Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin 7'ncisi 3-9 Kasım günleri arasında ‘Adalet' temasıyla gerçekleştirilecek. Festival ‘Yarışma', ‘Panaroma ve ‘İz Bırakanlar' başlıklarıyla sinemaseverlerle buluşacak. Uzun metraj 30 filmin gösterileceği festivalde uzun ve kısa film yarışmalarıyla paneller ve atölye çalışmaları da olacak.
Karar'da yer alan habere göre, Beyoğlu Atlas ve Nişantaşı City's sinemalarında seyirciyle buluşacak festivalin İstanbul Üniversitesi'nde gerçekleştirilecek akademik bölümünde, 20 oturumda 75 katılımcı, “Hukuk Devletinin Terör ve Darbelere Karşı Korunması” üzerine sunumlar yapacak. Başladığından beri festivalin direktörlüğünü yürüten psikiyatr Prof. Dr. Bengi Semerci ile konuştuk...
Festivalin teması olan adalet altındaki ‘alt başlıklar' neye göre belirlendi?
Özellikle akademik kısımda tartışmaları yönlendirebilmek için bir alt başlık seçiliyor. Bu sene ‘Hukuk Devletinin Terör ve Darbelere Karşı Korunması' seçildi. Film seçkisinin içinde hukuka çok özgü ve spesifik bir başlık olduğu için daha geniş perspektifte adalet olarak belirlendi. Ama terör ve darbelerle ilgili filmlerimiz de olacak.
Sanat ve adalet arasındaki bağı nasıl açıklarsınız?
Sanat ve adalet aslında birbirinden kopamaz. Zaten adalet olmadan hiçbirinin olmayacağı kesin. Dolayısıyla sanat adaleti zaman zaman besleyen bazen de sarsıp kendine getirmeye yarayan bir kavram. Bana göre özellikle sinema toplumun bir çeşit aynası ve toplumu yansıtan bir ayna. O aynaya herkesin buna hukuk ve adalet de dahil, zaman zaman dönüp bakması gerekiyor. Gerçekle yüzleşmesi için.
Bu yıl festivalde geçmiş senelere göre bir fark var mı?
Bazı 2016-2017 yapımı filmler Türkiye'de ilk prömiyerini yapacak. Örneğin Berlin'de En İyi Yönetmen Ödülü'nü alan ‘The Other Side Of Hope' (Umudun Öteki Yanı) bu sene Türkiye'de ilk kez gösterilecek. Yine Khan'da özel ödül kazanmış olan İran filmi ‘A Man Of Integrity' (Dürüst Bir Adam) yine ilk kez gösterilecek. Dolayısıyla bu sene Khan, Berlin başta olmak üzere dünyadaki bir çok dünyadaki film festivalinde çok ilgi çeken ve ödül kazanan filmler ilk kez gösterilecek.
Bu festival Türkiye ve dünya için ne amaçlıyor?
Filmlerdeki o toplumsal aynaya bir daha bakmak ve yanlışları doğruları, nelerin düzelebileceğini, nelerin daha iyiye gidebileceğini tartışmak.
40 YAŞ ALTI İLK KEZ TANIŞACAK
Festivalde konusuyla öne çıkan bir film var mı?
Her yıl olduğu gibi bu sene bir küçük ‘Unutulmayanlar' filmimiz var. Orada da festivalin genel temasına uygun çok eski ve gerçekten unutulmayan filmleri koyuyoruz. Bu yıl beş filmimiz var. Bunlardan üçü yurt dışından, ikisi Türkiye'den. Bu filmlerin birçoğunu zannediyorum ki 40 yaş altı beyazperdede seyretme fırsatı bulamadı. Bunlardan biri ‘In The Name Of Father', ‘Missing' ve ‘Just is Carol' olacak. Türkiye'den ise ‘Uçurtmayı Vurmasınlar' ve ‘Bereketli Topraklar Üzerinde'. Genç sinema seyircisi, bu unutulmaz filmleri beyazperdede izleme fırsatı bulacak.
SORUNLARA HUKUK ÇEVRESİNDE ÇÖZÜM
Bu yıl festivalin konusu ‘Terör ve darbelere karşı hukuk devletinin korunması'. Darbe ve terörle ilgili farklı bir bakış açısıyla işlenecek mi?
Akademik kısımda 15 farklı ülkeden 15 akademisyen var. Bu akademisyenlerin bir kısmı son yıllarda darbe ve terörle yüzyüze gelmiş ya da darbe ve terörün kaynağı olarak suçlanmış ülkelerden gelenler. Eminim çok ciddi tartışmalar olacaktır. Onlar kendi ülkeleri bazında bu soruna nasıl baktıklarını ve nasıl bir hukuk çerçevesi içinde nasıl bir dünyanın çözüm bulması gerektiğini tartışacak.