Dolar

32,5750

Euro

34,8856

Altın

2.439,08

Bist

9.645,02

“FETÖ’nün siyasi ayağı yok, kullandığı siyasetçi var”

Hazine ve Maliye Bakanlığına Nureddin Nebati’nin atanmasının ardından yeni bakan Nebati hakkında bazı medya organlarında öne çıkan fotoğraf ve FETÖ iddialarına temas eden Nedim Şener, dikkat çeken tespit ve gözlemlerini paylaştı

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-12-03 20:38:41

“FETÖ’nün siyasi ayağı yok, kullandığı siyasetçi var”

Şener'in “FETÖ'nün siyasi ayağı yoktur, kullandığı siyasetçi vardır” başlıklı son yazısı:

Nureddin Nebati, Maliye Bakanlığı'na atanınca bir kısım zevatın aklına yine “FETÖ” geliverdi, ne hoş... Eski AKP Milletvekili Nureddin Nebati'nin, 2013 yılında bir grup AKP ve CHP milletvekili ile FETÖ'cülerin Amerika daveti sırasında, Pensilvanya'da ziyaret ettikleri FETÖ elebaşı Gülen ile grup halinde çekilmiş fotoğrafları sosyal medyada gündem oldu.

dpyiyitxgaa4dgk

Nureddin Nebati üzerinden de olsa tartışma bir anda tekrar “FETÖ'nün siyasi ayağı” konusuna geri döndü.

SİYASİ AYAĞI FETÖ'CÜLER AÇIKLASIN!

FETÖ'nün siyasi ayağı konusunda yeri göğü inletenlerin, nedense yargıda 1000 dolayında hâkim ve savcının, 20 bin dolayında TSK'daki FETÖ mensubu var denildiğinde ağızlarını açmıyorlar. Çünkü somut olguları konuşmak için bilgi gerekir ama sığ bir tartışmanın bilgiye ihtiyacı yoktur; saplantı ve inat yeter...

Gözlemim şu: “FETÖ'nün siyasi ayağı” tartışması; hayata siyaset gözüyle bakan, iktidar olmak isteyen, iktidarını korumak isteyen, makam, mevki maddi güç peşinde olanlar açısından birbirini yıpratmanın en kestirme yolu oldu. Oysa FETÖ ile mücadele, bunu aşan önemli bir konudur.

Belki de, yönetimi ve tetikçileri sosyal medyada bol olan FETÖ'cüler örgütün siyasi ayağı konusunda açıklama yapsalar, bu tartışma bitecek. Kimsenin birbirini yemesine gerek yok; FETÖ'cüler örgütün siyasi ayağını açıklasın, en başa da en nefret ettiklerini koysunlar. Peki neden yapmıyorlar? Çünkü FETÖ'nün siyasi ayağı yoktur, dönemden döneme değişen kullandığı siyasetçi vardır.

FETÖ VE SİYASETÇİLER

FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmasını AKP ile sınırlarsak hükümetin 2013'te FETÖ ile açıktan savaşa başlamasından sonra el konulan gazete ve televizyonlarının önüne giden, bankasına para yatıran, televizyonlarına çıkıp devleti tehdit eden bugün CHP ve İP'nin başındaki siyasetçilerin durumunu nasıl izah edeceğiz?

O günler geride kaldı diyelim, bu siyasetçilerin devletin içinde olan FETÖ'cülerle mücadele için herhangi bir program açıkladıklarını duydunuz mu? Elbette hayır...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dışında, hükümetten FETÖ ile mücadeleden söz eden kaç isim aklınıza geliyor? Muhalefetten FETÖ ile mücadele konusunda herhangi bir açıklama ya da plan duyan, gören var mı? MİT ve Emniyet dışında, yargı içinde savcı ve hâkimlerden kaçı FETÖ ile mücadele ediyor?

‘PARALEL DEVLET' OLDUĞU DÖNEM

Dolayısıyla somut ve mücadele edilmesi gerekirken, bir kesim “FETÖ'nün siyasi ayağı” diye asla sonuçlanmayacak bir konuyu tartışıyor.

Yine de, “FETÖ'nün siyasi ayağı” tartışması hakkındaki gözlemimi paylaşayım:

Hemen AKP ile başlayayım. TBMM 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu raporuna göre de, 40 yılı bulan FETÖ'nün, “Paralel Devlet Yapılanması”na dönüştüğü süreç; 2002'den 2009'a kadar AKP ile kesintisiz devam eden işbirliği dönemidir.

2009 yılında “One minute” ve 2010 yılında “Mavi Marmara olayı” ile fikir ayrılığına dönüşen işbirliği, daha sonra devlet içinde çatışma ve savaşa dönüştü.

İKTİDARLA MÜCADELE İÇİN MUHALEFETİ DİZAYN ETTİ

AKP hükümetiyle çatışmaya hazırlanan FETÖ, işe muhalefeti dizayn ederek başladı. 2010 yılı Mayıs ayında Deniz Baykal'a kaset kumpası kurarak, Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık yolunu açtı. Ardından, MHP'ye yönelik kaset kumpasını devreye soktu. Aynı süreçte 2011 seçimlerinde AKP'yi içeriden ele geçirmek için kolları sıvadı. Erdoğan'dan 100 milletvekilliği istedi. Ama Erdoğan iki kişi haricinde bu talebi reddetti. FETÖ, siyaset üzerinden yapamadığını, devlet içindeki savcı ve polislerini harekete geçirerek denedi.

7 Şubat 2012'de, devletin en tepesindeki gücün arkasında olduğunu düşünerek, temel hedefi Başbakan Erdoğan'ı tutuklamak olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve yardımcılarına yönelik kumpası hayata geçirdi. Bu, AKP-FETÖ savaşının açığa çıktığı tarihti. Ama FETÖ amacına ulaşamadı. Ardından muhalefet ile ilişkisine ağırlık verdi.

CHP'nin önünden bile geçemeyecek FETÖ'nün Amerika'daki en üst düzey siyaset imamları Parti Genel Merkezi'ne ziyaretlere geldiler. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve adamlarını Amerika'ya, yurtdışındaki okullarına götürdüler. FETÖ'cü danışmanlar partiye girdi.

1980'LERDEN BUGÜNE

FETÖ'nün kullandığı siyasetçiler, AKP ve CHP ile sınırlı değil elbette. Örneğin, 1980 darbesinden sonra hakkında arama kararı varken zamanın askeri yönetimi tarafından kollandığı için uzun süre tutuklanmaktan kurtuldu.

1983'ten sonra eğitim ve Emniyet içinde yapılanırken Özal, FETÖ'nün siyasi ayağı olduğu için mi buna göz yumdu?

1993'ten sonra, yurtdışında okullar açarken yabancı ülke devlet adalarına referans mektupları yazan Süleyman Demirel, FETÖ'nün siyasi ayağı mıydı?

1996'da Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Bank Asya'nın açılış kurdelesini, “FETÖ ablası” olduğu için mi kesiyordu?

28 Şubat'ın post-modern darbeci askerleri, FETÖ mensubu olduğu için mi FETÖ'cülere bir şey yapmadı?

1999'da, okullarını ve faaliyetlerini övdüğü FETÖ elebaşına, “Yurtdışına çıkın” diyerek, kaçmasını sağlayan Bülent Ecevit, “FETÖ'nün siyasi ayağı mı?”

70'lerin sonundan başlayarak, 1980 ve 1990'lar boyunca “devletin kılcal” damarlarına kadar sızmış, AKP dönemiyle daha da büyüyüp görünür olmuş FETÖ, AKP ve başındaki Erdoğan'a saldırırken, asıl Türk milletine ve devletine ihanet etti.

Ve hâlâ devlet ve millet için en büyük tehlike FETÖ'dür. Siyasetin gözlerini kör ettiği tipler birbirini “FETÖ'nün siyasi ayağı” olmakla suçluyor.

Hürriyet

Haber Ara