Dolar

42,8502

Euro

50,6729

Altın

6.188,51

Bist

11.335,43

Elmalılı tefsirini Mustafa Kemal mi yaptırdı?

Yeni Şafak Yazarı Hayrettin Karaman, Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi cebinden para vererek, Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an'ı Kerim'i tefsir ettirdiği yönündeki iddiaları bugünkü köşesine taşıdı.

9 Yıl Önce Güncellendi

2017-09-21 11:04:32

Elmalılı tefsirini Mustafa Kemal mi yaptırdı?

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Atatürk kendi cebinden parasını vererek Kur'an-ı Kerim'i Elmalılı M. Hamdi Efendiye tercüme ettirmiş, böyle bir kişi Kur'an'ı yasaklar mı?” diyorlar" diye yazan Karaman, "Türkiye'de ise Mushaf (Kur'an-ı Kerim) bulundurmak yasaklanmadı, ancak Kur'an'ı okutmak ve öğretmek yasaklandı" diyerek anılarını anlattı. Arapça dersi almak için hoca ve kitap bulamadığını aktarak Karaman, "Peki genel durum böyle iken Elmalılı M. Hamdi Yazır'a Kur'an tefsiri, Mehmed Akif'e de Kur'an tercümesi vazifesini kim, niçin verdi?" sorusunu şöyle cevapladı:

İşte Karaman'ın yazısının ilgili kısmı:

ELMALILI HAMDİ YAZIR'A KUR'AN TEFSİR ETTİREN KİM?

Elmalılı Hamdi Yazır'ın Kur'an-ı Kerim Tefsiri, Buhari-i Şerif'in ve dini kitapların Türkçeye çevrilerek yayınlanması; 1. Meclis'in “sarıklıları” arasında sayılan Eskişehir Mebusu Abdullah Azmi Efendi'nin meclise verdiği 21.02.1341 tarihli takrir ile mümkün olabilmiştir.

PARAYI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK MÜ ÖDEDİ?

10 Ekim 1925 tarihini taşıyan orijinal belgeye göre Diyanet İşleri Başkanlığı'nca, Mehmed Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır'a, hizmetlerine karşılık biner lirası peşin olmak üzere 6 bin lira ödeme yapılacağına dair Beyoğlu 4. Noteri'nde yapılan, altında Mehmed Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır'ın yanı sıra Diyanet İşleri Riyaseti adına Aksekili Ahmed Hamdi Efendi'nin imzaları bulunan sözleşme vardır. Yani parayı Diyanet ödemiştir. (Kadir Çandarlıoğlu, Belgelerle Gerçek Tarih).

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK NEDEN KUR'AN TERCÜME ETTİRMEK İSTEDİ?

M. Kemal'in Kur'an'ı başkalarına tercüme ettirmek istemesinin asıl sebebini ise iki tanıktan dinleyelim:

1932-1933 yıllarında Ankara'da görev yapan ABD Büyükelçisi Charles H. Sherrill'in hazırladığı ve Atatürk'ün kendi ağzından dinle ilgili görüşlerini içeren rapor ilk kez Toplumsal Tarih dergisinde araştırmacı yazar Rıfat N. Bali'nin hazırladığı yazıda yayımlandı. Konumuzla ilgili kısım şöyle:

“Bu sözlerim Kur'an'ın Arapçadan Türkçeye tercüme edilmesi için nasıl ve neden telkinde bulunduğu konusunda konuşmasına sebep oldu ve bu mevzuda yepyeni bir ufuk açtı. Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kur'an'dan alınan bir Arapça bölüm okudu (Tebbet suresini okumuş). Bu duada (surede) Hz. Muhammed amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder. ‘Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?' dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kur'an'ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kur'an'ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum” (Radikal, 06/09/2006).

Kâzım Karabekir Paşa'dan:

“…Ziyafete M. Kemal Paşa da, ben de davet edilmiştik. Vekillerden kimse yoktu. Hayli geç gelen M. Kemal Paşa Heyet-i Ilmiye'nin şimdiye kadarki mesaisi ile ilgili görünmeyeni ‘Kur'ân'ı Türkçeye aynen tercüme ettirmek' arzusunu ortaya attı. Bu arzusunu ve hatta mücbir (zorlayıcı) olan sebebini başka muhitlerde (çevrelerde) de söylemiş olacaklar ki, o günlerde bana Şeriye Vekili Konya Mebusu Hoca Vehbi Efendi vesair sözüne inandığım bazı zatlar şu malûmatı vermişlerdi: “Gazi M. Kemal, Kur'an-ı Kerim'i bazı İslâmlık aleyhtarı züppelere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da Kur'an'ın Arapça okunmasını namazda dahi men ederek bu tercümeyi okutacak. O züppelerle de işi alaya boğarak aklınca Kur'ân'ı da İslâmlığı da kaldıracaktır. Etrafında böyle bir muhit kendisini bu tehlikeli yola sürüklüyor.”

(Yani M. Kemal'in bir meal -tefsir değil- yaptırmak istemesiyle, Meclisin de ondan bağımsız olarak bir tefsir/meal yapımı için takrir vermesi ayrı şeylerdir.)

“Bazı yeni simalardan da bahsettikleri gibi bu akşam da bu fikre mumaşaat eden (beraber olan) bazı kimseler görünce bu tehlikeli yolu önlemek için M. Kemal Paşa'ya şöyle cevap verdim:

“Devlet reisi sıfatıyla din işlerini kurcalamaklığınız içerde ve dışarıdaki tesirleri çok zararımıza olur. İşi alâkadar makamlara bırakmalı. Fakat rastgele, şunun bunun içinden çıkabileceği basit bir iş olmadığı gibi kötü politika zihniyetinin de işe karışabileceği göz önünde tutularak içlerinde Arapçaya ve dinî bilgilere de hakkıyla vakıf değerli şahsiyetlerin de bulunacağı yüksek ilim adamlarımızdan mürekkep bir heyet toplanmalı ve bunların kararına göre tefsir mi, tercüme mi yapmak muvafıktır, Ona göre bunları harekete geçirmelidir.

"DİN ADAMLARINA NE LUZÜM VAR?"

M. Kemal, “Din adamlarına ne lüzum var? Dinlerin tarihi malûmdur. Doğrudan doğruya tercüme edivermeli…” fikrini ortaya atınca buna karşı şöyle konuştum:

“Müstemlekeleri (sömürgeleri) İslâm halkıyla dolu olan bu milletler kendi siyasî çıkarlarına göre Kur'ân'ı dillerine tercüme ettirmişlerdir. İslam dinine ve Arap diline hakkıyla vakıf kimselerin bulunamayacağı herhangi bir heyet bu tercümeyi, meselâ Fransızcadan da yapabilir. Fakat bence burada Maarif (öğretim ve eğitim) programımızı tespit etmek için toplanmış bulunan bu yüksek heyetten vicdanî olan din bahsinden değil, ilim cephesinden istifade hayırlı olur. Kur'an'ın yapılmış tefsirleri var, lazımsa yenisini de yaparlar. Devlet otoritesini bu yolda yıpratmaktansa millî kalkınmaya hasretmek daha hayırlı olur.”

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK: EVET KARABEKİR... KUR'AN'I TERCÜME ETTİRECEĞİM

M. Kemal Paşa, beyanatıma karşı hiddetle bütün zamirlerini (içyüzünü) ortaya attı: “Evet Karabekir! Arap oğlunun (haşa Peygamberimizin) yavelerini (saçmalıklarını/ yalanlarını) Türk oğullarına öğretmek için Kur'ân'ı Türkçeye tercüme ettireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…”

Kaynaklar: Kâzım Karabekir, Kâzım Karabekir Anlatıyor, Yayına Hazırlayan: Uğur Mumcu, Tekin Yayınevi, Ankara 1993, sayfa 93, 94. M. Armağan, Karabekir'in Gözüyle Kurtuluş Yılları (1922-1933) Kızıl Pençe, İst. 2013, s. 101-103)

 

Haydar Baş'ı bilmem, kimdir o? Kuran; yoksulu, fakiri, mazlumu, kadını korumak ve kollamak için tebliğ edildi. Evet, Atatürk dinimizi biz geri verdi. Dini ulemanın, uydurma hadislerin tekelinden kurtardı. Kuran'ı başkasının aklı ile anlamayın, kendi aklınız ile anlayın diye Türkçeye çevirdi. Kadına mal-mülk hakkı, oy hakkı, okuma hakkı verdi. Kısacası Büyük Kuran'ı Müslümanlara açtı. Ulemanın ve hadislerin elinden Müslümanları kurtardı. Hadislerin Hz. Muhammed'i değil, Kuran'ın Hz. Muhammed'inin peşinden gidin dedi.
kur'anı anlayan ve yaşayan osmanlı dünyaya hükmetti,anlam kısırlaşınca ve kaba safta ham yobazlar ortalığı sarınca dağıldık yenildik ve esir edildik,cephede son kez savaşı kazanan osmalı evladlarının zaferini adı geçen sahte kahraman masada ingilizlere sattı,gidin batıya bir tek ingiliz ya da alman kendi kutsallarına ve geçmişine bu kadar düşman ve hain olmaz,bu topraklardan ne kemal ne de onu takip edenler islamın izlerini silemeyecekler ve islam yeniden genç nesillerin hayatında ilk dönemlerdeki gibi yaşanacaktır,bu milletin tek bir kutsalı var islam ve kur'an gerisi martaval...
Siz de onun peşinden gittiniz öyle mi??Siz İslamı yeryüzünden silmek için programı yazıp uygulaması için Atanızın önüne koyan ingilizin peşinden gittiniz...Hangi mazlumdan, hangi fakirden bahsediyorsun..O zihniyet köylüyü vergilere mahkum edip perişan etti..Zülmun her türlüsünü CHP zihniyeti yaşattı. Merhum Menderes zamanında vatandaş biraz nefes aldı; onu da Atatürk dininin dindarları zalimce ipe çekti..Demek kadınlara mal-mülk verdi..Bu arada erkekleri de öşür vergisi ödemek için zorunla çalışma kamplarında bulunuyordu. Hadi git işine kardeşim ya.
'Yoksa rakı masalarından başını kaldırıp kainatı mı okuyordu?' açıklaman çok anlamsız. Yemek masaları, dünyaların kurulduğu yerlerdir. Orada rakı da alınır; doğrudur... Çevrene bir bak hele, ne görüyorsun: Uçak, araba, bilgisayar, cep telefonu, klima, gemi vs. Bunların tümünü içki kültürü olan medeniyetler yaratmıştır. Allah, içki içene 'iman edenler' derken siz kim oluyorsunuz; 'Nisa Sur.43) Ey iman edenler! sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar,...' İçki zararlıdır ama sizin düşündüğünüz gibi 'imanın' turnusolu da değildir. İsteyen günahını göze alır,içer. Kuran bunu diyor.
Cennete girmenin ana temel şartı= önce Allah cc ve Hz Muhammed sav gelir, her şeyde. Atatürk Türk milletini önce vatan diyerek kandırdı! Sonuç: fakirlik- idamlar- ihtilal- terör- cehalet. Cehennem için yarışanın aklı neye ve kime bağlı. Yaratan O cc!!!
Atatürk'ü en çok bana dinimi geri verdiği için seviyorum. Bir konuşmasında söyle diyor: “…Tereddütsüz diyebilirim ki, bugünkü İslam dini başka, Peygamberin zamanındaki İslam dini başkadır. Gerçek İslamiyet, yaratılıştan gelen mantıklı bir dindir. Hayalleri, yanlış düşünceleri, boş inançları hiç sevmez, özellikle nefret eder…”T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, VII, 3.3.1340 (1924), s.58-60; Geniş bilgi için bkz. , Hazırlayan ve Sadeleştiren Prof.Dr. Reşat Genç, Türkiye’yi Laikleştiren Yasalar, Ankara-1998, s. 147-151.
O beğenmediğin Mustafa Kemal 15 yılda yeni bir devlet kurdu. İğnesini de üretti uçağını da... Kaynak göstermeden 'söyle dedi, böyle dedi' demenin karşılığı, argo da, 'sallamak'tır. Büyük Kuran, Kuran da yazıyor; biraz kendinizi zorlasanız anlarsınız. Örneğin: Fussilet Suresi 37: Gece ve gündüz, güneş ve Ay onun ayetlerindendir. O ayetleri; Fiziği, kimyayı, sosyolojiyi, biyolojiyi, matematiği vs. anlamadan Kuran'ı anlayacağınızı mı zannediyorsanız. FETO kime yakın iyi bilisiniz; Başarılı olsaydı, Kemalist-laik düzen mi kuracaktı? Biraz düşünün bir hele...
(3) Türkiye kendi yolunda ilerlemiyor. Rusya-ABD'nin çizdiği yolda ilerliyor. Çünkü Büyük Kuran'a karşı olan ve Kuran'ı uydurma hadislere mahkum eden zihniyetler yüzünde bu halk bilim ve teknolojide geride kaldı. Atatürk Cumhuriyeti kurarken toplu iğne bile üretemiyorduk.
(2) Mustafa Kemal, Kuran'a inanmanın yanında Büyük Kuran'a da inanmıştır. O, Allah'ın Kuran'da söylediği 'tüm yaratılanlar benim ayetimdir' imanı gereği Büyük Kuran'a da inanmıştır. O, Kuran'ı mollalardan alıp gerçek sahibi olan Allah'ın kullarına vermiştir. Doğrusunu da yapmıştır. Eğer dinden anlayanlar sadece mollalar olsaydı Allah Kuran'ı sadece onlara indirirdi. İnsanlığa hizmet etmiş o yüce insanın heykellerini-timsallerini korumak, kadınların giysilerini beklemekten daha hayırlıdır. O heykeller ki kurtuluşumuzu, bağımsızlığımızı biz hatırlatıyor...
Alıntı söyle:“Evet Karabekir! Arap oğlunun (haşa Peygamberimizin) yavelerini (saçmalıklarını/ yalanlarını) Türk oğullarına öğretmek için Kur'ân'ı Türkçeye tercüme ettireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…”Kahraman Bey kendini fetva makamı olarak görüyor da, parantez içlerinin Atatürk'e ait olmadığını bilmiyor mu? Ya da biliyor da işine geldiği için mi yazmıyor. Ya da Atatürk 'parantez aç-parantez kapa diye mi konuştu. Bu adamlara görünce insan, İslam dininin içine düştüğü çıkmazları daha iyi anlıyor.
at yalanı seveyim inananı... Kur-an ın tercümesi mevzusu o dönemin dış mihrakları tarafından Kur-an ayetlerinin kendi din anlayışlarına göre uyduruk anlatımlarla vatandaşları ve bir takım grupları yanlış bilgilendirmesi sonucu mecburen ortaya çıkmıştır.Yabancı bir şey anlatıyor, bizimkiler bilmediği için yanlış biliyorsun diyemiyor. Dahası bunlara itimat edip memlekette karışıklık çıkarıyor. Örnek Şeyh Sait isyanı.Atatürk ü bu yola iten en büyük neden bu sorunu çözebilmektir.
Bay Kahraman'a su soruyu sormak gerekmez mi? Osmanlı 600 yıl niye Kuran'ı tercüme ettirmedi? Bunun çok basit bir cevabı var: Halk, ulemanın her dediğini-yaptığını Kuran emri zannetsin diye değil mi? Halkın ettiği salatın anlamını bilmesi bay Kahraman'ın niye zoruna gidiyorki. Bay Kahraman, Kuran'a güvenmiyor galiba ki 'insanlar okudukça soğur' korkusunu yaşıyor. Kısacası Atatürk doğru olanı yapmıştır. Halk Kuran'ın anlamını bilmelidir ki iman etsin. İkna olmamın, yani inanmanın, olmadığı yerde iman olur mu?
Eğitim seviyesini ne yapacaksın? 'Arap oğlu' kimlerdir? Tüm Araplar 'Arap Oğlu' değiller mi? Bu deyimi götürüp Hz. Muhammed'e mal etmek üçkağıtçılık olmaz mı? İslam'ı rotasından saptıran Emeviler de 'Arap Oğlu' değiller mi? Hz. Muhammed'in soyunu tümüyle öldürenler de Arap oğlu değiller miydi? İşte bu nedenlerle o parantezler yalan söylüyor, anladın mı arkadaşım? Atatürk İslam'ı yolundan saptıranları eleştiriyor; Tabii K. Karabekir doğru söylüyorsa...
23.09.2017 09:51:07 tarihinde yapilan yoruma istinaden: Senin eğitim seviyeni hakikaten merak ediyorum. Ilk parantezden sen parantezin haricinde baska ne anliyorsun. Ikinci parantezde de onceki kelimenin anlami yazilmis. Her bir seyi de siz biliyorsunuz, hepimiz cahiliz ve sizler evrenin sirlarini cozdunuz öyle mi? Rabbim hepimize hakikati goren bilen duyan gozler kulaklar ve akil versin.
Ayrıca, Atatürk'ün dine yaklaşımı ile ilgili çok kaynak var..Bunların bir kısmı en yakınındakilerin anılarından, bir kısmı kendi el yazması ve notlarından ve dahası uygulamalarından...Bunlar ortada duruyor..Asıl olduğundan farklı bir Atatürk yaratmaya çalışanlar sizsiniz...Hatta ona seyyidlik, şeriflik yakıştırması yapacak kadar Sallayanlar da var.Yani Atatürk'ün Arap soyundan geldiğini iddia ediyor ama Peygamberimiz dahil Arapları hiç sevmiyorlar?.Yoksa siz de onlardan mısınız??
Haydar Baş'la mı konuşuyorum acaba...Hayır o değil de, eğer Mustafa Kemal'in kendi olsa, kendisini bu kadar 'kainat kitabını okuyan' maneviyatı yüksek insan olarak gösterdiğiniz için muhtemelen seni ipe çekerdi...Bunun için İstiklal Mahkemelerine bir ıslık çalması yeterliydi..Demek Atatürk size dininizi geri verdi...Peki Atatürk'ten önce sizin dininiz neydi?..Zaten Peygamberimiz zamanını bugünden ayrı tutarak, Yeni Bir Din icat etmişsin..Hayır o da sorun değil de, bari bu Yeni Dine İslam demeyin...Kabe yerine Çankaya'yı koyan kafa zaten Kuran yerine de Nutuk'u koymuştu;ordan devam edin.
Atatürk Cumhuriyeti kurarken toplu iğne üretemiyordunuz ama ondan sonra füze ürettiniz öyle mi?.Atatürk'ün partisi CHP'nin zulüm yıllarını unutmuşa benziyorsun Kemalist Arkadaş(aslında bildiğimiz Kemalistlerden farklı olarak bayağı bir dinci'sin)..Yani M.Kemal Kuran için, gökten indiği iddia edilen,demedi mi.Yada Arap uşağı(haşa)nın yaveleri dememiş mi?.Kuran'a bunları söyleyip Büyük Kuranı okuyor ha.Bu büyük Kuran nerde yazıyor acaba...Yoksa rakı masalarından başını kaldırıp kainatı mı okuyordu?..Sen ne tür bir fetö'sün argadeş..Atatürk'ü seveceksen bence dini,Kuranı karıştırmadan sev..
(1) Osmanlı'da Kuran tercümesi yoktu arkadaşım. Tefsir; tercüme değil açıklamadır. Yani aslı ile ilgisi yoktur. Tefsiri yapan kişi, o konuda kendi görüşlerini yazar. Atatürk Kuran'ı olduğu gibi çevirtti. Elmamlılı, bazı küçük hataları dışında, tercümeye, kendiliğinden tek kelime eklememiştir. Doğru olan da buydu. Bazılarının, Allah'a akıl verir gibi, kullandığı parantezleri kullanmamıştır.
Osmanlı'da tercümeler vardı isimsiz arkadaşım,Tıbyan Tefsiri gibi...Ama esas olan şu ki, eğitimli kesim Arapça öğrendiği için Kuran'ı ve yorumlarını anlayabiliyordu. Mustafa Kemal'in yapmak istediği, kendi kafasına göre bir İslam (Yeni Din) oluşturmaktı. Allaha hamdolsun ki öyle olmadı...Ama tabii bu zaman zarfında Atatürke inanan bir 'Kemalist Müminler' kesimi de oluştu...Az da olsa!..Onlar şimdi heykellerinin akibetini takip etmekle meşgullar...Türkiyenin neresinde hangi heykele nasıl bir 'hakaret' yapılmış onun peşindeler...Türkiye ise, kendi yolunda ilerliyor...
Demagoglukta ve işin ticaretini yapmakta üstüne olmıyan ATATÜRK düşmanı zat.yeniden yumurtlamış.ne yaparsanız yapın bu ülkeyi karanlığa götüremiyeceksiniz.ülkeyi bölmeyi bırakın.biz sizin gibi din tüccarlarını kaale almadan ,namazımızıda ,orucumuzuda sizin gibilere rağmen.ülkemizi hıristiyanlaşmaktan kurtaran .ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARININ sayesinde özgürce yapabiliyoruz

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Sadettin Saran özel laboratuvardan çıkarken görüntülendi

Haber Ara