Habertürk Yazarı Murat Bardakçı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin düzenlediği Eğitim Çalıştayı'nda yaptığı konuşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İşte Murat Bardakçı'nınn kaleme aldığı o yazı:
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin dün düzenlediği Eğitim Çalıştayı'nın açılışında önemli, çok önemli bir konuşma yaptı ve Türkiye'ye mükemmel bir tarih dersi verdi!
Kemal Bey, Osmanlı döneminde nasıl bir taassup, cehalet ve karanlık içerisinde olduğumuzu uzun uzun anlattı, 16. asır İslam dünyasının meşhur astronomu ve İstanbul'un ilk rasathanesinin kurucusu Takiyüddin'den bahsetti; Fatih'in İstanbul'a çağırdığı Takiyüddin'i Üçüncü Selim'in müneccimbaşılığa getirdiğini, sinüs, kosinüs ve tanjantı Kopernik'ten önce Takiyüddin'in kullandığını, Galata Kulesi'nde gözlemler yaptığını, sonra bir rasathane kurduğunu ama rasathanenin fetva ile yıkıldığını anlattı...
Kılıçdaroğlu'nun milleti irşadı bu kadarla kalmadı, Osmanlı dönemindeki cehaletimizi de hatırlattı ve 1800'lü senelerde okuma-yazma oranının erkeklerde yüzde beş ile altı, kadınlarda da “binde sekiz” olduğunu söyledi!
Ne kadar dopdolu, önemli, heyecan verici ve âlimâne ifadeler gibi geliyor değil mi? Ama siz siz olun, Kemal Bey'in bu söylediklerine sakın inanmayın, anlattıklarını doğru zannedip de itimad ettiğiniz takdirde bildiğinizden şaşarsınız, zira ne dedi ise tamamı yanlıştır!
PADİŞAHIN ZAMAN MAKİNESİ!
Kemal Bey'in bahsettiği Takiyüddin 1520'lerde dünyaya geliyor, hayattan 1585'te ayrılıyor, Üçüncü Selim ise 1789 ile 1807 arasında hüküm sürüyor, yani Takiyüddin'den nerede ise iki asır sonra yaşıyor ama ne yapıyor, ediyor bilinmez, belki bir çeşit zaman makinesi kullanıp yahut tayy-ı zaman yapıp iki asır geriye gidiyor ve Takiyüddün'i müneccimbaşı tayin ediyor!
CHP liderinin hataları bu kadarla kalmış olsa oturup şükredin!
Kılıçdaroğlu konuşmasında Kopernik'ten de sözediyor, büyük bir âlim olan Takiyüddin'in sinüs, kosinüs ve tanjantı Kopernik'ten önce kullandığını anlatıyordu...
Ama o da ne? Kopernik bizim Takiyüddin'den sonra değil, önce yaşıyor; Takiyüddin'in dünyaya gelmesinden elli sene önce, 1473'te doğuyor ve 1543'te öldüğünde de Takiyüddin henüz yirmili yaşlarında bulunuyor... Ama bu Kopernik dedikleri âdem kâhin değil matematikçi ve astronom olduğu için seneler sonra Takiyüddin diye birinin çıkacağını ve sinüs, kosinüs yahut tanjant bahislerinde kendisine nal toplatacağını göremiyor!
“Aman da nasıl cahil bir toplumuz” demeye bayılan zevâtın Osmanlı'da okur-yazarlık konusunda senelerdir söylediklerine cevap vermekten dilimde tüy bittiği için, Kılıçdaroğlu'nun bu güruhun iddialarının tekrarı olan sözleri hakkında sadece bir-iki hususu hatırlatmakla yetineceğim: 19. asır Osmanlı İmparatorluğu'nda erkeklerin okur-yazarlık oranı yüzde beş olabilir de, ama olmayabilir de! Zira bu konuda Kemal Bey'in iddia ettiği gibi bir istatistik yoktur! Hele bu oranın kadınlarda “binde sekiz” olduğunu ortaya çıkartacak, yani çok geniş bir alan araştırmasına ihtiyaç gösterecek bir çalışma hiç yapılmamıştır!
HÂŞÂ, ATATÜRK BİLMİYOR MU?
Bu istatistiklerin, kaynakların ve bilgilerin o dönemde mevcut olduğunu iddia edenler bu kayıtları ortaya koyarlar ise, “O devirde böyle sayılar mevcut değildir” diyen bizleri aydınlatır, taassuptan ve cehaletten kurtulmamızı sağlayıp sevaba girerler!
“Yüzde beş” ve “binde sekiz” oranlarını uzun müddetten buyana bıkmadan ve usanmadan terennüm eden zevâta ve Kemal Bey'e küçük bir hatırlatma yapayım:
Mustafa Kemal'in 1928'in 9 Ağustos gecesi Sarayburnu'nda verdiği ve hem harf hem de musiki inkılâbının başlangıcı olan meşhur nutkunu herhalde işitmişlerdir...
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa, nutkunda “Türkiye'nin yüzde sekseninin okuma yazma bilmediğini” söyler ve dedikleri “halkın yüzde yirmisinin okuyup yazmayı bildiği” mânâsına gelir.
Kılıçdaroğlu “yüzde beş-altı”dan bahsediyor ama Mustafa Kemal “yüzde yirmi” diyor! Estağfirullaaaah, hâşââââ, sümme hâşâââ ama sormadan edemeyeceğim: Türkiye'nin okuma yazma oranını Mustafa Kemal bilmiyor da Kemal Beyefendi mi biliyor dersiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu'nun hemen her tarafı hatâlarla mâlûl olan, üstelik “Eğitim Çalıştayı” dedikleri yerde yapılan bu konuşmasını hangi tarih ve kültür fukarası danışmanının yazıp verdiğini bilmiyorum. Ama kabahati sadece o danışmanın üzerine yıkmak doğru olmaz, zira cehaletten, taassuptan ve aydınlanmadan bahseden bir lider Türkiye'de aydınlanma tarihinde çok önemli yeri olan Üçüncü Selim'in ne zaman yaşadığından bîhaber ise danışmanın kabahati yoktur ve ortada tencere ile kapak misâli mükemmel bir uyum mevcuttur!