696 sayılı OHAL KHK'sının 121. maddesiyle, 8 Kasım 2016'da çıkarılan yasanın 37. maddesine ek yapıldı. Bu maddeye bir fıkra eklenerek, “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır” denildi. 37. maddenin birinci fıkrası, olayların bastırılmasında rol oynayanların hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu olmadığını düzenliyor. Bu nedenlme 121. maddedeki, “15 Temmuz darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler” ifadesi, büyük tartışmalara yol açtı.
Milliyet'te yer alan habere göre AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, “Bu düzenleme, 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe teşebbüsü yani sadece o gece ve o gecenin devamı niteliğindeki 16 Temmuz sabahı ile ilgili” derken düzenlemenin bugünü de kapsadığını iddia eden isimler ise bu açıklamaya tepki gösterdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Tezcan, “Bu madde iktidar eliyle sivil silahlı çete kurma maddesidir. Sivil çetelere altyapı hazırlama maddesidir. Niyet bu değilse niyetinizi doğru ifade edin” diyerek, KHK'lerle ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını açıkladı. Siyasiler ayrıca “iç savaş” uyarıları yaptı.
"DEVLET TARTIŞMAYA AÇILIR"
NTV'ye katılan Prof. Dr. Ersan Şen ise, tartışma yaratan 121. maddenin 15 Temmuz'la ilgili olduğu görüşüne katılırken, diğer hukukçuların medyaya da yansıyan görüşleri özetle şöyle:
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan: Tehlikeli bir karar. Güvenlik ve asayişi sağlama görevi devletin tekelinden çıktığı andan itibaren ‘devlet' aygıtının gerekliliği/yeterliliği tartışmaya açılır.
"HER TÜRK KEYFİLİĞE AÇIK"
Prof. Dr. Adem Sözüer: İşlenmiş suçlardan dolayı af çıkarılabilir. Ama, gelecekte işlenecek suçlardan dolayı sorumluluk doğmayacağı yönünde hukuki düzenleme yapılamaz. Kimse böyle düzenlemeye dayanıp işlediği suçun sorumluluğundan kurtulamaz. Her tür yorum/keyfiliğe açık KHK düzenlemesi acil kaldırılmalı!
Prof. Dr. Metin Feyzioğlu: Dehşete düştüm. Çok ama çok tehlikeli. Vahim. 15 Temmuz'un devamı niteliğindeki eylemler ne demek? Kim karar verecek buna? Darbeye karşı direnmek TCK'ya göre zaten meşru savunma şartları varsa bir hak. KHK ile getirilen bu düzenleme, örtülü bir genel affın da ötesinde. İleride gerçekleşebilecek adam öldürme, linç etme, ev basma eylemlerinin darbeyi bastırmak gerekçesiyle yapılmış olmaları halinde suç teşkil etmeyeceğini söylüyor. KHK ile genel af olmaz. İleriye yönelik suç işleme özgürlüğü kanunla bile getirilemez. Bunca yıllık hukukçuyum, hukuk hocasıyım, ne yaşamımda gördüm böylesini ne de tarihimizde okudum. Kabile devletlerinde bile olmaz. Karşılaştığımız en vahim düzenlemedir bu. Halkın birbirini kırmasını teşvik edicidir. Ya derhal geri çekilmelidir ya Meclis derhal toplanmalı ve ortadan kaldırılmalıdır ya da Anayasa Mahkemesi bu kadar da olmaz diyerek iptal etmelidir. Kaybedecek günümüz yoktur.
"LİNCİN ÖNÜNÜ AÇAR"
Hakan Canduran: 695 ve 696 sayılı KHK'lar ile ‘hukuk devletinin sonu' gelmekte, paramiliter güçler ortaya çıkarılmakta, halkın birbirini linç etmesinin önü açılmakta, savunma hakkı tamamen yok edilmekte, lekelenmeme hakkı ve masumiyet ilkesi ayaklar altına alınmaktadır.
"HUKUK DEVLETİ BİTER"
Turgut Kazan: Hukuk devleti açısından çok tehlikeli bir gidişin son halkası sayılabilir. Bu madde ile Türkiye hukuk devleti olmaktan çıkıyor. Gelecekte işlenecek bu tür eylemlere yönelik korkunç bir cezasızlık kuralı getiriliyor. Cezasızlık zaten Türkiye'nin anlı şanlı karakteriydi. Bu ayrı bir korumaya alınıyor.
"NEREDEYSE HER ŞEY TERÖR SUÇU OLABİLİR"
İnsan hakları savunucusu Kerem Altıparmak, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasası'nda terör suçu kategorisinde tarif edilen maddelerin sayıldığını, diğer yandan bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde terör suçu sayılan maddelerin de bulunduğunu belirterek, “neredeyse her şey terör suçu olabilir” dedi. Altıparmak, şunları söyledi:
"Şimdi ‘terör eylemi' kavramı bunların tamamını kapsayacak mı? Ben terör eylemi sanmıştım, o yüzden bastırdım derse yanıldın mı diyeceğiz faile? Esas düzenlemenin Boğaz Köprüsü'ndeki linç eylemi için çıkarıldığı düşünülecek olursa abarttığım söylenemez herhalde. Bu koşullarda ancak bu şekilde durdurulabilirdi bu vatan hainleri derse ne olacak fail? Bir siyasi toplantıda söylenenleri savcılar terör suçu diye soruşturuyorsa, orayı basıp bu toplantıyı durdurmak isteyenlerin ‘terör eylemini bastırma' nedeniyle cezasız kalmasını hangi gerekçeyle savunacağız? Gerçekleşebilecek her türlü vahşet hukuka uygun bir eylem olarak değerlendirilebilir bundan sonra."
"ANAYASAYA AYKIRI"
Prof. Dr. Osman Can: FETÖ ile mücadele gereklidir, buna şüphe yok. Ancak OHAL KHK'ları Anayasanın 12, 13, 15, 91. ve 121. maddelerine, dolayısıyla uluslararası hukukun temel ilkelerine aykırılık içermektedir. Bu ülke için tek yol, hukukun üstünlüğüdür.
Karar'dan Kenan Butakın ve Hilal Öztürk'ün haberine göre diğer uzmanların görüşü ise şu şekilde:
ÇOK TEHLİKELİ SONUÇLARI OLABİLİR
Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız: “Yapılan düzenlemenin ucu açık ve bu çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Zaten mevzuatımızda darbe teşebbüsüne karşı savunma eylemlerinde kişilerin davranışlarını hukuka uygun kılacak yasalar mevcut. Dolayısıyla ek olarak kişilerin kötüye kullanımına açık ve nasıl yorumlanacağı belli olmayan düzenlemeler yapılması ve kanunun suç saydığı eylemleri adeta başka bir kanun maddesiyle suç olmaktan çıkartmaya yönelik söz konusu ek fıkranın doğru olmadığı kanısındayım. Üzerinde çok düşünülmeden aceleyle yapılmış bir düzenleme olduğunu düşünüyorum. Yakın zamanda bu yanlışlığın anlaşılarak bu düzenlemenin değişeceği görüşündeyim.”
YAŞAM HAKKINI KORUMUYOR
AİHM Uzmanı Prof. Dr. Osman Doğru: “Bu hüküm, o gün öldürme veya yaralama kim tarafından yapılırsa yapılsın çeşitli olayları soruşturma dışında tutuyor, böylece cezasızlık getiriyor. Aslında bir af hükmü. Açıkca o gecede meydana gelen olayların savcılıklar ve mahkemeler tarafından aydınlatılmasını engelliyor. Bu durumda siviller de mağdur olabilir. Aslında Türkiye cezasızlık ve soruşturmazlık konusu ile ilk kez karşılaşmıyor. 12 Eylül döneminde de 1961 Anayasasında da vardı. Daha sonra 2010 Anayasa değişikliği ile kaldırıldı. AİHM içtihatlarına göre ortada yaşama ve beden bütünlüğüne karşı bir suç varsa, olayları aydınlatan etkili bir soruştuma yapılmalıdır. Bu düzenleme ile olaylar soruşturmanın dışına çıkartılıyor. Toplumsal barışı sağlamak için bir uzlaşmayla gerçekleşmezse bu haliyle AİHM içtihatlarına aykırı. Buradaki soru, düzenleme yaşama hakkını koruyor mu korumuyor mu. Bana göre korumuyor. Etkili bir soruşturma yolunu ortadan kaldırıyor.”
ACİLEN KALDIRILMALI
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Adem Sözüer: “İşlenmiş suçlardan dolayı af çıkarılabilir. Ama, gelecekte işlenecek suçlardan dolayı sorumluluk doğmayacağı yönünde hukuki düzenleme yapılamaz. Kimse böyle düzenlemeye dayanıp işlediği suçun sorumluluğundan kurtulamaz. Her tür yorum/keyfiliğe açık KHK düzenlemesi acil kaldırılmalı.”
DÜZENLEME ANAYASA'YA AYKIRI
Ceza Hukukçusu Doç.Dr.Yılmaz Yazıcıoğlu: “12 Eylül darbesinden sonra yapılan Anayasa'ya bir hüküm konmuştu. O dönemde yapılan icralarda ve ondan önce gerçekleştirilen darbeden dolayı o zamanki kuvvet komutanlarının yargıdan muaf olduklarına ilişkin bir düzenlemeydi. Daha sonra ise olağanüstü durumda alınmış kararlar geçerli değildir dendi ve hepsi yargılandı. İster olağanüstü olsun ister olmasın, bir kere böyle bir düzenleme Anayasa'nın 2'nci maddesine aykırıdır. 15 Temmuz gecesi Anayasal düzeni korumak bakımından meşru müdafaa ve hakkın korunması gibi durumlarda sınır aşılmadığı müddetçe belirli hareketler kanunen uygundur. “
TARTIŞMA YARATAN EK MADDE
Olağanüstü hal uygulamalarının uygulanmasına ilişkin 8 Kasım 2016'da çıkarılan yasanın 37. maddesine ek yapan fıkrada “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın, 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır” düzenlemesi yapıldı. Bu şekilde darbe girişimi gecesi ve devamındaki eylemlere katılanlara yargı dokunulmazlığı getirildi.