Dolar

34,8761

Euro

36,7523

Altın

3.038,06

Bist

10.140,82

Sağlıklı bir uyku atmosferi oluşturmanın pratik püf noktaları

İyi yaşamın yollarından biri de sağlıklı uyku ortamı oluşturmaktan geçiyor. Peki, yatak odasında sağlıklı bir yaşam için uygulanabilir pratik püf noktalarını biliyor musunuz?

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-10-10 09:42:16

Sağlıklı bir uyku atmosferi oluşturmanın pratik püf noktaları

Geçtiğimiz yıldan beri hayatımıza dahil olan pandemi kavramıyla birlikte uyku alışkanlıklarımız da büyük oranda değişim göstermeye başladı. Ve pek çoğu da olumsuz yönde… Çünkü stres ve anksiyete düzeyleri yükseldikçe uykuya dalma sorunu da büyük oranda artıyor. Bu konuda yapılan pek çok araştırma da aslında kişilerin büyük bir kısmının gece yatağa yattıktan sonra hemen uykuya geçemediğini gösteriyor. Bazı araştırmalar kişilerin bu uyku sorunları ya da yetersizliği yüzünden gündelik hayatına uyum sağlamak, iş kaybı ve uyumsuzluk yaşadığını da gözler önüne seriyor.

DİKKAT DAĞITICILARA DİKKAT!

Yatak odasının ilk işlevi bir uyku odası olmasıdır. Dolayısıyla burada kişisel bir koza yaratmanız çok önemli. Öncelikle elektronik eşyalar kesinlikle bu odadan çıkarılmalı. Hatta eğer hobi köşeniz ya da çalışma alanınız burada bulunuyorsa mümkünse bu planı değiştirmelisiniz. Bilinçaltınızda devamlı işi ve çalışmayı hatırlatan bir köşe, uyku sorunları yaşamanıza sebep olabilir.

EŞYALARIN YERLEŞİMİ

Yatak odasında akışkan bir atmosfer olmalıdır. Yani trafiği sıkıştıracak çok sayıda mobilya, rahatça hareket etmenizi engelleyecek bir yerleşim planı varsa bunu değiştirerek işe başlayabilirsiniz. Yatak ile kapı arasında da yeterli bir mesafe olmalı. Ama komodin, abajur gibi tamamlayıcılar yatağınıza yattığınızda elinizle ulaşabileceğiniz mesafede bulunmalı.

ELEKTRONİKLER DIŞARI

Kulağa ne kadar zor gelirse gelsin uyuduğunuz odadan telefonunuzu uzak tutun. Telefonların yaydığı mavi ışık vücudumuzun dolaşım sistemi üzerinde negatif etkilere sahip. Üstelik beyin dalgalarını da uyardığı için uyku bozukluklarına yol açabiliyor. Işık uyku üzerinde hayati öneme sahip. Bu sebeple telefon ışıkları kesinlikle olmamalı. Peki iyileştirmek için ne yapılabilir? Beynin dalgalarını yavaşlatan renkler yayan aydınlatmalar kullanılabilir. Hatta eğer, işiniz dolayısıyla çok erken uyanmanız gerekiyorsa, gün ışığını taklit eden aydınlatmalar da tercih edebilirsiniz.

Yatak odasında ses de bir o kadar önemli bir nokta. Eğer işlek bir caddede, otoyol kenarında eviniz varsa yalıtım konusunu düşünmelisiniz. Aslında sadece sesten kastımız bu da değil. Bazen dışarıdan gelen en ufak ses bile bazen uykuyu bölebiliyor. Bu noktada yalıtım panelleri en etkili çözüm. Yüzeylerin de sesle olan bağlantısını göz önünde bulundurun. Örneğin duvarlar, seramik yüzeyler sesi yansıtır. Çok boş bir odada ses yankılanır. Halı ve perde gibi tekstiller ise yalıtım özelliği göstererek sesi yutar.

HAVANIN KALİTESİ

Soluduğumuz hava saf bir bileşik değil. İçinde gazlar, su buharı, tozlar ve pek çok kimyasal bileşik bulunuyor. Solunumla beraber tüm bu bileşikler hücrelerimize nüfuz eder. İnsan vücudu harika bir sistemdir. Kendi filtre sistemimiz bu bileşikleri süzebilir. Ancak hepsini değil! 2.5 mikrona kadar olan partiküller süzülerek akciğere ulaşamıyor. Ancak egzoz dumanı, petrol yakıtları gibi ince partikülleri soluduğumuzda ne yazık ki filtre sistemimizi aşarak kana karışabiliyor.

Toz, polen, küf gibi 10 mikron ve daha küçük parçacıklar PM10 (partiküler madde) olarak ve yanma sonucu oluşan parçacıkları, organik bileşikler gibi 2,5 mikron ve daha küçük parçacıklar ise PM2.5 olarak adlandırılıyor. PM2.5 bir insan saç telinin yaklaşık % 3'ü büyüklüğündedir ve bir elektron mikroskopuyla tespit edilebilir.
Araştırmacılar, ince partiküllerin kan damarlarında birikebileceğini bunun da pek çok kalp ve damar hastalığının sorumlusu olabileceğini düşünüyor. İşte bu ve bunun gibi sebeplerden ötürü yatak odasında havayı ölçümleyen cihazlar kullanmak her zaman akıllıca bir fikir.

Kimyasal temizleyicilerin yaydığı VOC denilen maddeler, yataklarda kullanılan petrokimyasal kumaş bileşikler, yanmaya karşı geliştiren tekstiller, oda parfümleri ve mumlar da çoğu kez havaya kimyasal bileşikler saçabiliyor. Bu sebeple aromatik ürünler satın alırken etiketlerini okumayı ihmal etmeyin. Benzer biçimde yatağınızı alırken kumaş bileşiklerine dair detaylı bilgi talep edin.

Yine yapılan bir araştırmaya göre son dönelerde alerjilerde % 50'ye varan bir artış gözlemleniyor. Bunun ana sorumlularından biri de tozların içinde gizlenen maytlar olarak gösteriliyor. Tozları yok etmek için yatağınızı düzenli olarak elektrik süpürgesiyle süpürmeli, yorgan ve nevresimleri güneşlendirmeli, yıkamada ise en az 60 derecelik bir ısı tercih etmelisiniz. Aslında her zaman bir ritüeliniz olmalı. Yatak örtünüzü sermeden önce en az 20 dakika yatağın neminin buharlaşmasını beklemelisiniz.
Havanın kalitesinin en düşük olduğu zaman ise kış ayları. Tüm kapı ve pencereler kapalı olduğu için maytların gidebileceği bir yer kalmıyor. Çamaşırları kaloriferlere yakın bir alanda ve iç mekanda kurutmaksa havadaki nem miktarını yükseltiyor, bu da nem sporlarının çoğalmasına sebep oluyor. Eğer nem miktarını % 50 altında tutabilirseniz alerjenleri ve maytları da kontrol altında tutmayı başarabilirsiniz. Evdeki iklimlendirme sistemleri, akıllı ev otomasyon sitemleri de bu kontrolü sağlamada size çok yardımcı olabilir.

Kaynak: Evim Dergisi

Haber Ara