Dolar

34,8728

Euro

36,7563

Altın

3.040,75

Bist

10.058,47

'Büyük değişimler, büyük devrimler hep bir hayalle başlar'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Babalar Günü dolayısıyla video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen gençlerle buluşma programına katıldı. Erdoğan, 'Büyük değişimler, büyük devrimler, çağlar açıp çağlar kapatacak büyük fetihler, hep bir hayalle başlar' dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-06-20 15:03:19

'Büyük değişimler, büyük devrimler hep bir hayalle başlar'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Babalar Günü dolayısıyla video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen gençlerle buluşma programına katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Sevgili gençler, hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyor, gözlerinizden öpüyorum. Ülkemizin dört bir yanındaki gençlerimizle böyle bir canlı bağlantıyla birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bizleri bu güzel program vesilesiyle bir araya getiren Gençlik Kolları Başkanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum. Brüksel'deki NATO Toplantısı, Azerbaycan ziyareti ve Antalya'daki iki önemli uluslararası organizasyonun ardından siz gençlerimizle buluşmak, tüm yorgunluğumuzu aldı. "Büyük değişimler, büyük devrimler hep bir hayalle başlar"

Sizlerle her bir araya gelişimizde, kendi gençliğimizin heyecanları ve hatıraları gözümüzde canlanıyor, adeta enerjimiz tazeleniyor. Bizim neslimiz, gençliğinde ülkemizi ve dünyayı değiştirme idealiyle yaşamış, bu uğurda büyük mücadeleye girişmiştir. Hamdolsun pek çok alanda sadece kendimizin değil, bizden önceki nesillerin gençlik hedeflerini, hayallerini hayata geçirme şerefine nail olduk. Bu tecrübeyle sizlere de kendiniz, aileniz, şehriniz, ülkeniz ve tüm insanlık için büyük hayaller kurmanızı, onların peşinden azimle gitmenizi tavsiye ediyorum.

Büyük değişimler, büyük devrimler, çağlar açıp çağlar kapatacak büyük fetihler, hep bir hayalle başlar. Eğer hayalinizi gerçeğe dönüştürmekte kararlıysanız, kendinizi hayatın her alanında yetiştirmeniz gerekiyor. Aynı kulvarda yürüdüğünüz akranlarınıza, birikimlerinizle fark atacak seviyeye gelmeden hayallerinize de yaklaşamazsınız.

Bunları söylerken elbette bizi hayata ve davamıza sarılmak için motive eden unsurlar ile sizlerin motivasyon kaynakları arasındaki farkı da görüyoruz, biliyoruz. Dünya ile birlikte ülkemizin de sadece birkaç nesilde böylesine büyük bir değişimi yaşamış olması sizlerin de sorumluluğunu artırıyor. "Ülkemizi 2023 hedeflerinin eşiğine getirdik"

Ülkemize son 19 yılda kazandırdığımız güçlü yatırım ve hizmet altyapısı sayesinde gençlerimiz işte bu zorlu geleceğe hazır hale gelmiştir. Bizler Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını şöyle üçe, beşe, ona katlayarak ülkemizi 2023 hedeflerinin eşiğine getirdik. Sizlerden de ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye'nin sembolü olarak görmüş olduğumuz 2053 vizyonuyla ulaştırmanızı özellikle bekliyoruz. Rabbim yar ve yardımcınız olsun. SORU-CEVAP

-"Erkek çocuklar babalarına benzer" şeklinde bir inanış var. Siz buna katılıyor musunuz?

Her insan ayrı bir dünyadır. Bunu bir defa böyle görmemiz lazım. Dolayısıyla her çocuğun da ayrı bir karakteri vardır. Bununla da birlikte genlerden dolayı fiziki görüntü, fıtrattan dolayı da davranış olarak çocukların, babaların veya annelerine benzemeleri bunlar gayet tabiidir. Erken çocuklarının yaş ilerledikçe babaya benzedikleri kanaatini ise olgunlaşmanın getirdiği bir sonuç olduğuna inanıyorum. Çoğu aile gibi bizde de çocuklarımızı bana ve eşime benzetenler olmuştur. Bir insanın anne veya babasına benzetilmesini de gurur ve özellikle de bir yaklaşım olarak görüyorum.

-İlk çocuğunuzu kucağınıza aldığınızda ne hissetmiştiniz? Hayata bakış açınız değişti mi?

Bazı hissiyatlar vardır ki onları sözle ifade etmek mümkün değildir. Bizim de tabii yaş 67 oldu ama yaşlı sayılmam yani. Çocuk sahibi olmak da bu tarifi mümkün olmayan hislerden bir tanesidir. İnşallah ilerde sizler de çocuk sahibi olduğunuzda bunu anlayacaksınız. Rabbim bu güzelliği her aileye, her bireye yaşatsın diyorum.

-Sizin de baba olunca anladım dediğiniz bir hatıranız var mı?

Anne veya baba olma vakası, insanın hayatının daha önceki hiçbir devresinde karşılaşmadığı bir sorumluluk. Ataların her sözü gibi bu ifade de nesillere sari tecrübelerin süzülüp gelen bir aslında irfanın bir tezahürüdür. Bizim de kendi dünyamızda bunu hem babamıza hem evlatlarımıza karşı yaşamışlığımız elbette vardır.

-Rahmetli babanız Ahmet Erdoğan'ı kaybettikten sonra size yol gösteren, babalık yapan ikinci bir isim oldu mu?

Şu anda biz de Antalya'dayız biliyorsun. Tabii babam rahmetli olduktan sonra benim ağabeyim yoktu. İki tane anne ayrı baba bir ağabeyim vardı ama birlikte yaşamadık. Benim annem de babam da Allah rahmet etsin annem olur. Onun için de annem rahmetli olduğu zaman gerçekten dünyam adeta yıkılmıştı ve annemin varlığı benim için hem babalıktı hem annelikti. Kendisine olan sevgim çok çok farklıydı. İmkanlarımız, kendi kendimize yetiyordu ama annemin şefkati yaşım nereye gelirse gelsin o bir başkaydı. Onun için her zaman diyorum ya annenizin ayaklarının altını mutlaka öpün diye. Zaten bu bir yerden kaynaklanıyor. Peygamber efendimizin Hadis-i Şerif'inden kaynaklanıyor. Ben de annemin ayağının altını öpmeye kalktığım zaman anneciğim de bana ayağının altını öptürmeyi istemezdi. Ben de kendisine derdim ki, 'anne bana cennetin kokusunu çok mu görüyorsun?' İşte o benim hem annemdi hem babamdı.

Annelerinizin kıymetini bilin. Bir insanın hayatında sahip olabileceği en büyük zenginlik, en büyük mutluluk kaynağı, en büyük güçtür. Bunun için küçük yaşta annesini, babasını kaybetmiş insanların dünyalarındaki eksikliği tahayyül etmek çok zordur. Tabii biz babamızı erken yaşta kaybetmenin sıkıntısını çok çok yaşadık. Rabbim anneli babalı bir şekilde sizlere de bir hayatı yaşamayı sizlere nasip etsin.

-Baba olmanızın Türkiye'nin geleceğine dair hayallerinizdeki etkisi nedir?

Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak 84 milyon vatandaşın tamamına karşı sorumluluğumuz var. Sadece vatandaş olarak değil aynı zamanda 81 vilayetin de sorumluluğunu taşıyorsunuz. Bu vilayetin yolları nasıl, havaalanı var mı, hastaneler var mı, okulları ne durumda? Yola çıkarken biz bir söz verdik. Dedik ki, dört temel direk üstünde Türkiye'yi inşa edeceğiz. Eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, enerji, dış politika vesaire… Bunlar üzerinde yükselen bir Türkiye… Göreve geldiğimizde Türkiye'nin genelinde bizim biliyorsunuz 76 tane üniversite vardı. Şimdi 207 tane üniversitemiz var. Dikkat edin üniversitemizin olmadığı il yok. Ama geldiğimizde durum böyle değildi. Biz üniversiteye gireceğimiz zaman, çok ilginç üniversite imtihanına giriyorsunuz, on öğrenciden bir tanesi üniversiteye girebiliyordu. Ama biz iktidara geldikten sonra onda on. Bazıları diyor ki neden bu kadar üniversite? İşte bunun için.

Tüm bunları yaparken bir diğer taraftan da akademisyenlerimizi artırdık. Önce yardımcı doçent diye gidiyordu biz onu kaldırdık, şimdi doktora, doçent, profesör… Böylece üniversitelerimiz öğretim üyesi noktasında da sıkıntıyı aşmış vaziyette. Bunları biz başardık. Ama biz diyoruz ki bu altyapı bile yeterli değil. İnşallah bunları da aşacağız. Türkiye genelinde okullarımızın sayısına baktığımız zaman anaokulundan alıyorsunuz, üniversiteye kadar bir gücümüz var.

Sağlık hizmetlerinde malum muhalefetin aklına bile gelmeyen şehir hastanelerini kurduk. Sorduğu soruya bakın, "şehir hastanelerine ne gerek var?" Salgın döneminde Allah göstermesin bizim şu şehir hastanelerimiz olmamış olsaydı ne olacaktı halimiz? Bizim şu anda Türkiye'nin genelinde hastanemizin olmadığı il yok. Biz bu hale geldik. Şu anda dünyada küresel ölçekte baktığımızda bizim şehir hastanelerimizi görenler şaşırıyor.

-Gelecekte birer baba adayı olan bizlere bir baba ve dede olarak tavsiyeleriniz nelerdir?

Önce kendini ihmal etme, sen de tabii çocuk sahibi olacaksın, çocuklarını ihmal etme. Şimdi şöyle bir moda başladı. 30 yaşından önce ne erkekler evleniyor ne kızlar evleniyor. Geleceğin anne ve baba adaylarına ilk ve en önemli tavsiyem bir defa birbirinizi sevin, birbirinize saygı duyun, birbirinizi sahiplenin, daima yan yana, omuz omuza olun. Ailesine sahip çıkamayan hayatına da sahip çıkamaz. Böyle bir insanın da ülkesine ve dünyasına hayırlı işler yapabilmesi aslında mümkün değildir. Ben inanıyorum ki sizin özellikle evlilikte yaş sürecini çok fazla ilerletmeden, gecikmeden evlenmek, bunu hem gençlerimiz hem kızlarımız için söylüyorum. Bir de tabii nikah törenlerinde hep söylerim, 'en az 3 çocuk.' Çünkü buna ihtiyacımız var.

-Baba olmak mı daha güzel bir duygu, dede olmak mı güzel bir duygu?

Bunların her ikisi de birbirine göre çok farklı ve güzel. Baba olmak da güzel, dede olmak da güzel. Bu aynen meyvenin farklı farklı tatları vardır ya burada da babalıkta öyle bir tat alıyorsun ki, kızda farklı, erkekte farklı. Sayılar arttıkça orada da farklar artıyor. Benim 8 tane torunum var. Bu 8 tanenin hepsinin de tadı bambaşka. Büyüğüne bakıyorsun farklı, en küçüğüne doğru gittikçe fark daha da değişiyor. Ara segmentler, onlar daha da değişik. Tabii bunların sana ‘dedeciğim' diye sarılması, bu sevgi bambaşka oluyor. Sayı ne kadar artarsa bu işin zevki o kadar da değişiyor, artıyor. Hanım hafta sonlarını zor getiriyor. İllaki torunları gidip görecek. Bu parti faaliyetleri, uluslararası toplantılar vesaire bundan dolayı da zor. Ama şimdi şöyle bir şey de var torunların sevgisi bedava. Çünkü daha çok bunlara malum anneler, babalar daha çok ilgileniyor. Ben daha çok onlardan koparmaya çalışıyorum. Görmeniz lazım. Sağ olsun bize de bu noktada çok sorun yaşatmıyorlar. Hakikaten o tadı almak bir başka güzel. Allah bütün şu anda annesi, babası yanlarında olanlara, torunlarının da çocuklarının da bu yaşamını nasip etsin. Onlarla beraber bir ömür sürdürmeyi nasip etsin.

-Sizce virüsle savaş ne zaman bitecek? Virüs ne zaman ortadan kalkacak?

Türkiye, salgının başladığı dönemden beri sağlık hizmetlerinden kamu güvenliğine kadar her konuda diğer ülkelerin önünde şu anda yer almış vaziyette. Aynı durum aşı çalışmalarında da geçerli. Aşı tedarikinin bir hayli güç olduğu bir dönemde, vakitlice yaptığımız bağlantılar sayesinde hızlı bir aşılama takvimi yürütüyoruz. Elbette bir takım aksaklıklarımız var. Ama bu gecikmeleri de aşıyoruz. Şu anda gayet iyi durumdayız. İnşallah bu musibetin üstesinden yakında geleceğiz. Tabii bu arada yerli aşı olayımız söz konusu. Bu konuda da hedefimiz, eylül-ekim gibi kendi aşımızı üretebilmek.

Biz şimdi yaşı 30'a çektik. 30 yaşa kadar çekmek önemli bir merhaleydi. Bu yaşa kadar çekmek suretiyle önceleri 65 yaş üstü konuşulurken, şimdi 65 yaş üstü çok çok altına indik. Bir de meslek gruplarında değişikliklere gitmek suretiyle, gerek güvenlikte gerek öğretmenlerimizde bütün bunlarda bu tür sıkıntıları aşarak şimdi artık dedik ki yaş konusunu halledelim. Bunlarda da tabii aşılama hızlandıkça bu bize güvenli süreci getirecek. Böylece de inşallah COVID var mı yok mu olayını aşacağız. Şu anda COVID'de ciddi manada oran zaten düştü. Ama bu oranı daha da düşürmemiz lazım.

Vaka sayısı günde 5 bin civarında. Biz bunu bile fazla görüyoruz. Vefat 50 civarında, bunu da tabii arzu etmiyoruz. Önce vaka sayısını bizim artık çift haneliye falan düşürmemiz gerekiyor. Bunun çalışmalarını sürdürüyoruz. Temennimiz odur ki hem vaka sayısında çift haneliye inelim hem de vefatta artık tek haneliye falan inmiş olalım. Bunda da en büyük müjde olarak biz aşıyı görüyoruz. Aşı konusunda da ithal noktasında iyiyiz, bunu da hızla devam ettireceğiz.

-Toplumuzda anneannem gibi aşı karşıtı olan bir kesim olmaya devam ediyor. Anneannem gibi insanlara nasıl bir çağrıda bulunursunuz?

Şu anda biliyorsun rakam bizim 40 milyona ulaşıyor. Bu tabii iyi bir yükseliş. 30 yaş sınırıyla alakalı olduğu için bundan sonra bu daha da artacak. Biz bir taraftan çalışıyoruz, siz de bir taraftan çalışacaksınız. Hep birlikte bir defa bu oranı artırmamız lazım. Annelerimiz, anneannelerimiz, baba, babaanne, bunları da bizim ikna etmemiz lazım.

Bunlar tabii bugünün sorunu değil, geçmişin sorunu. Geçmişten bu yana maalesef bu tür kampanyalar hep oldu. Bu kampanyalar da tabii bazı sıkıntılar da olmadı değil, yaşandı. Temennim odur ki bu aşı süreci içerisinde elde edilecek başarı, bu tür olumsuz kampanyaları da ortadan kaldırsın. Milletimizin her bir ferdi erişim konusunda, dünyada milyarlarca insanın peşinde koşup da ulaşamadığı bir imkana sahip olduğunu bilmelidir.

Aşının geliştirilmesi ve insana uygulanabilir hale getirilmesi bilim insanlarının sorumluluğudur. Bize düşen, bilime saygı duyarak, her biri kendi alanlarının en iyi uzmanlarının geliştirdiği aşıyı kullanmaktır. Kendimizi dünya nüfusunun tamamını kapsayan bir sürecin dışında tutamayız. Onun için de bununla ilgili olarak Sağlık Bakanımız her gün Bilim Kurulunun da verdiği bilgiler ışığında açıklama yapıyor. Bilimi inkar etmek mümkün değildir. Bütün mesele bu bilimi, ilimi aynı zamanda irfanla bütünleştirmektir. Onunla zaten bütünleştirdiğimiz anda birçok sıkıntıyı ortadan kaldırmış olacağız.

Zaman zaman bilim insanlarımız da bu tür açıklamaları yapıyorlar fakat ben inanıyorum ki yerli milli üretimi yaptığımız anda halkımızın bu noktadaki güveni daha artacaktır. Şu andaki gelişmeler de zaten olumlu. Ben zaten Cumhurbaşkanı olarak ilk anda aşımı oldum. Birinci fazı, ikinci fazı oldum. Daha sonra bir de antikor için oldum. Alınan neticeler de olumlu istikamette gerçekleşti. Halkımıza da birçoğu sadece birinci fazda kalmadı, ikinci faza geçenler de var. Şu anda bu sayı da çok ciddi rakamlara ulaştı. Bundan sonra da bunu rahat rahat 30 yaş sınırı ile birlikte artıracağız. Elimizde nasıl olsa aşımız da var. Bu daha alt seviyelere, hatta ve hatta 18'e kadar da bunu hedefliyoruz.

-Yoğun iş temposuna rağmen vakit ayırabildiğiniz bir aile Whatsapp grubunuz var mı? Torunlarınıza, çocuklarınıza mesaj attığınız oluyor mu?

Ben şahsen cep telefonunu aktif olarak kullanıyorum. Aile fertlerimizle de özellikle mesajlar yoluyla haberleştiğimiz oluyor. Fakat çeşitli mesaj grupları telefonumda mevcut, Whatsapp'la aram yok. Çünkü bunları kullanmaya zaman itibarıyla fırsatım da yok. Bizim neslimiz için hala en güzel iletişim yolu yüz yüze görüşme. En azından sesli konuşma yöntemlerini seçiyorum, onu daha çok garanti buluyorum. Bu vesileyle siz gençlerimizi de tüm vatandaşlarımızı, yabancı uygulamalar yerine yerli mesajlaşma uygulamalarını kullanmaya davet ediyorum. Ama en güzeli böyle yüz yüze görüşme. Bundan daha güzeli olmaz.

-Yoğun iş temposuna rağmen vakit ayırabildiğiniz bir aile Whatsapp grubunuz var mı? Torunlarınıza, çocuklarınıza mesaj attığınız oluyor mu?

Ben şahsen cep telefonunu aktif olarak kullanıyorum. Aile fertlerimizle de özellikle mesajlar yoluyla haberleştiğimiz oluyor. Fakat çeşitli mesaj grupları telefonumda mevcut, Whatsapp'la aram yok. Çünkü bunları kullanmaya zaman itibarıyla fırsatım da yok. Bizim neslimiz için hala en güzel iletişim yolu yüz yüze görüşme. En azından sesli konuşma yöntemlerini seçiyorum, onu daha çok garanti buluyorum. Bu vesileyle siz gençlerimizi de tüm vatandaşlarımızı, yabancı uygulamalar yerine yerli mesajlaşma uygulamalarını kullanmaya davet ediyorum. Ama en güzeli böyle yüz yüze görüşme. Bundan daha güzeli olmaz.

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara