Cumhuriyet'in ilanından sonra 3 Mart 1924'te yeni bir eğitim sisteminin kurulması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'n tarafından kabul edilen Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanununun yürürlüğe girmesiyle medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Ardından 2 Mart 1926'da maarif teşkilâtı hakkındaki kanun kabul edildi. Bu kanun ile lâik eğitim için ilk ve ortaöğretim programları belirlendi.
Fakat 'sistem' bugün halen tartışılıyor. Sınav sistemleri ve uygulamalar kapsamında sıklıkla eleştirilen eğitime; laiklik adına, dinin olmadığı ve tamamen materyalist (maddeci) felseye uygun bir çerçevede devam ettiği eleştirileri de yöneltiliyor.
YENİDEN MEDRESE
Milli Eğitim bakanlığı ve sınav sistemlerinin gündemde olduğu bu günlerde, eğitim çevrelerinde medreselerin yeniden açılması da gündemde. Tartışmalarda Türk-İslam tarihinde önemli bir yeri olan ve binlerce âlim yetiştiren medreselerin, hem hukuki ve yasal zemini oluşması gerektiği hem de tanınarak "eğitim" kapsamına alınması gerektği öne çıkıyor.
15 TEMMUZ DİRENİŞİ
Söz konusu medreseler SOMA faciasının ardından 15 TEMMUZ darbe girişiminde akıllara kazınmıştı. Her iki facia sonrası ruhen çöken topluma moral vermek ve destek olmak için sahaya inen medrese öğrenci ve görevlilileri ile bazı dini cemaat ve topluluklar, 15 Temmuz gecesinde de direnen isimler arasındaydı. Fakat bu yönde faaliyetler yürüten vakıf ve derneklerin son zamanlarda 'operasyonlara' maruz kaldığı aktarılıyor.
BASKILAR ARTIYOR
Bu kapsamda Zeytinburnu'nda faaliyet gösteren bir vakfa baskın yapıldığı ve 65 Bin TL ceza kesildiği belirtildi. İlk etapta 4-5 kursun da kapatıldığı ve ilerleyen günlerde İslami STK'lara yönelik baskının arttıralacağı iddialar arasında.
MEDRESLERİN TARİHİ
İlk müstakil medresenin 10. yüzyılda Abbâsî halifesi Memun zamanında Nişabur'da açıldığı ve adının “Dârussünne” olduğu bilinirlen, 11. yüzyıldan itibaren de meşhur Nizamiye medreselerinin kurulmaya başladığı da biliniyor. Selçuklular'ın da Anadolu'ya geldikten sonra çeşitli şehirlerde çok sayıda medrese inşa ettiği kaydedilirken, Osmanlılar devrinde ilk medresenin Orhan Bey zamanında İznik'te, daha sonra devletin sınırlarının genişlemesiyle beraber Bursa ve Edirne başta olmak üzere pek çok şehirde açıldığı biliniyor.
İstanbul'un fethinden sonra ise üst seviyedeki eğitim kurumları başkentte yoğunlaştığı aktarılırken, Tanzimat Döneminde yeni mesleki okulların açılması ile medreseler sadece din eğitimi verilen okullar haline geldi. Osmanlı devletinin son döneminde ise medreselerin ders programında ve teşkilat yapısında yeni düzenlemeler yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti tarafından çıkarılan bir nizamnâme ile Anadolu'nun pek çok yerinde hatta büyük köylerde bile imam ve hatip ihtiyacını karşılamak için açılan medreselerin sayısı 465, öğrenci sayısı ise 16.000 civarında idi.
Cumhuriyet'in ilânından dört ay sonra 3 Mart 1924 tarihinde Siirt mebusu Halil Hulki Efendi ve 50 arkadaşının teklifi üzerine Şer'iyye ve ve Evkaf Vekâleti lağvedildi. Aynı tarihte Saruhan mebusu Vâsif Bey ile 50 arkadaşının takriri üzerine görüşmesiz kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu sonrasında bütün medreseler Maarif Vekâleti'ne devredildi. O zamana kadar bu medreselerde egitimine devam eden ögrenciler, Dâru'l-fünûn bünyesinde açılan İlahiyat Fakültesi'ne nakledildi.