Hint askerlerinin Keşmir halkının iradesini yok sayarak, Cammu Keşmir'i işgal ettiği 27 Ekim, Keşmirliler tarafından "kara gün" olarak adlandırılıyor. Gün dolayısıyla dünyada çeşitli ülkelerde ve Keşmir'in her iki tarafında çeşitli gösteriler düzenleniyor. Ayrıca Cammu Keşmir'de Müslüman dükkan sahipleri kepenk indirerek tepkisini ortaya koyuyor.
"İNSANLIK TARİHİNİN EN TRAJİK ANLARINDAN BİRİ"
Konuya ilişkin açıklama yapan Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin, ülkesinin Keşmir halkına desteğini yineleyerek, bugünü "insanlık tarihinin en trajik" anlarından biri olarak nitelendirdi.
Hüseyin, "Uluslararası toplumla beraber, Keşmirli kardeşlerimizle tam olarak birlik halinde olduğumuzu ifade ediyorum. Kardeşlerimiz, acımasız işgal altında acı çekmeye devam ediyor. Milyonlarca Keşmirlinin merhametsiz Hint işgalinden kurtulup, özgürlük hayali gerçek olana kadar, desteğimiz devam edecek." dedi.
"DESTEĞİMİZ DEVAM EDECEK"
Pakistan Başbakanı Şahid Hakan Abbasi de "Keşmirli kardeşlerimizin gösterdiği fedakarlığa saygı duyuyoruz. Cammu Keşmir halkının haklı davasında manevi, diplomatik ve siyasi desteğimizi yineliyoruz." diye konuştu.
HİNT İŞGALİ VE 'KARA GÜN'
Hint işgalinin başladığı 27 Ekim için ilk kez "kara gün" ifadesini kullanan kişinin ise 2013'te hayatını kaybeden Eski Pakistan Cemaat-i İslami Lideri Gazi Hüseyin Ahmet olduğu biliniyor.
Eski İngiliz sömürgesi olan Hindistan ikiye bölünmeden önce, sömürgeci İngiliz yönetimi 3 Haziran 1947 tarihli bir "Bölünme Planı" hazırladı.
Buna göre, Hinduların çoğunluk olduğu prenslikler Hindistan'ı oluşturacak, Müslümanların çoğunluk olduğu prenslikler ve günümüzdeki Bangladeş (Doğu Bengal) Pakistan'a dahil edilecekti.
Nüfusunun yüzde 87'si Müslümanlardan oluşan Cammu Keşmir'in de bu şartlara göre Pakistan toprağı sayılması gerekirken bölgenin Hindu prensi ve Hindistan Ulusal Kongresi'nin buna karşı çıkmasıyla günümüzde kangren halini alan Keşmir sorunu doğmuş oldu.
Pakistan ile Hindistan'ın İngiltere'den 1947 yılında bağımsızlığını kazanmasıyla halkı Müslüman olan Cammu Keşmir bölgesinde Pakistan hak talep etmiş ancak dönemin Keşmir Prensi Mihracesi, Hindistan ile anlaşma imzalayarak bölgeyi Hindistan'a vermişti.
Cammu Keşmir Müslümanları, 1947'de Pakistan'a katılmaya yönelik istekleri nedeniyle ağır bir bedel ödemek zorunda kaldı. Hindistan askerleri ve aşırıcı Hinduların, Cammu bölgesinde iki aylık bir sure içerisinde 300 binden fazla Keşmirli Müslümanı katlettiği belirtiliyor.
Bazı tarihçilerin "soykırım" olarak nitelendirdiği bu katliam, bölgedeki demografik avantajı Hindular lehine çevirmeyi hedefliyordu. Böylece olası bir referandumda Cammu Keşmir Hindistan'da kalması planlanmıştı.
Söz konusu katliam aynı zamanda, ilk Pakistan-Hindistan savaşının doğmasına yol açtı.
BM'NİN PLEBİSİT KARARI
Keşmirliler, konunun çözüme kavuşturulması için konuyu 1 Ocak 1948'de Birleşmiş Milletler'e (BM) taşıdı.
BM Güvenlik Konseyi (BMGK), 5 Ocak 1948'de "Keşmir halkının kendi kaderini tayin hakkı bulunduğunu ve tarafsız bir plebisit yapılmasını" kararı aldı. Ancak, bu plebisit günümüze halen yapılamadı.
Hindistan-Pakistan arasındaki 1948 savaşı sonrasında oluşan ve bugünde varlığını koruyan ateşkes hattına (Line of Control-LoC) göre, Keşmir bölgesinin üçte birlik kesimi Pakistan kontrolünde, üçte ikilik kesimi ise Hindistan kontrolünde kaldı.
Pakistan kontrolünde bulunan bölge, Pakistan tarafından Azad Keşmir olarak adlandırılıyor ve özel bir statü ile yönetilirken Hindistan kontrolündeki bölge ise Cammu Keşmir olarak biliniyor.
Keşmir, Hindistan'da Müslümanların çoğunlukta olduğu tek eyalet özelliğini koruyor. Bölgede bağımsızlık ya da Pakistan'a katılma talebinde olan ve bunun için referanduma gidilmesini isteyen pek çok siyasal ve silahlı hareket mevcut.
Hindistan ise 1948'de olduğu gibi günümüzde de referandum taleplerine karşı çıkıyor.
Cammu Keşmir'deki Müslüman direniş grupları, 1989'dan bu yana bağımsızlık ya da Pakistan'a bağlanmak için eylem yapıyor. Bölgedeki şiddet olaylarında bugüne kadar yaklaşık 70 bin kişi yaşamını yitirdi.