Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ANALİZ: İran'ın derdi İsrail değil ama bu kriz en çok İsrail'e yarıyor

İran’ın Azerbaycan’a yönelik çıkışlarını değerlendiren gazeteci Taha Dağlı, Güney Kafkasya’daki krizi bölgesel açıdan değerlendirdi

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-10-08 00:45:28

ANALİZ: İran'ın derdi İsrail değil ama bu kriz en çok İsrail'e yarıyor

Dağlı'nın “İran'ın derdi İsrail değil ama bu kriz en çok İsrail'e yarıyor” başlıklı yazısı;

İran, Azerbaycan-İsrail ilişkileri üzerine bir gerginlik inşa etti. “Yanı başımızda Siyonist üslenmeye izin vermeyiz” diyerek sınıra asker yığdı, Azerbaycan'ı hedef alan agresif bir politika başlattı.

İran'ın asıl derdi Azerbaycan-İsrail yakınlığı değil. Söylem olarak bunu kullansalar da temel meseleleri Karabağ'daki 30 yıllık statükonun değişmesiyle ortaya çıkan yeni tablo. Bu tablonun kazananı Türkiye ile Azerbaycan. Karabağ zaferiyle Zengezur koridoru gibi İran'ın tek taraflı ticari kaynaklarını boşa çıkaran yeni denklemler kuruluyor.

İran Türk koridorundan ve yanı başında İsrail'den değil de Türklerin güçlenmesinden rahatsız. İran-Azerbaycan gerginliği günlerdir devam ediyor. Ve tüm bu kriz, İsrail söylemi üzerine kuruldu. Peki İsrail bu krizin neresinde ve tam olarak ne düşünüyor? Aslında sorulması gereken soru bu.

Olur da bu kriz sıcak bir çatışmaya dönerse, ne olur? Bundan kim kazançlı, kim kayıpla çıkar? Hiç kuşkusuz çatışma ortamı İran'a da Azerbaycan'a da zarar verecektir. Krizin sebebi olarak ortaya atılan İsrail ise böyle bir gerginlikten zerre kadar zarar görmeyeceği gibi kazançlı da çıkacaktır.

İran-Azerbaycan krizini İsrail derin bir sessizlikle takip ediyor. Şimdiye kadar sadece bir büyükelçileri aracılığıyla “bizim Azerbaycan'da askeri üssümüz yok” demekle yetindiler. Evet doğru, Azerbaycan'da İsrail'in her hangi bir askeri üssü yok. Bunu zaten bu iddiayı üreten İran da biliyor aslında.

İran, bölgesinde Türk devletlerinin güçlenmesi bu gücün kendi çıkarlarını zedeliyor olmasından endişeli. İsrail bahanesiyle, Kasım Süleymani ve Fahrizade suikastlarıyla oluşan güvenlik paranoyalarını açığa vurdu.

Ve ortaya ciddi bir kriz çıkarmış oldu. İsrail daha önce İran'a yönelik Suriye sahasında hava saldırıları gerçekleştiriyor. Bu sayede İran güçlerini, kendi sınırlarına yaklaştırmadan izole edebiliyor. Bunu sınırlı sayıda olsa da Irak sahasındaki İran destekli gruplara yönelik eylemlerle de yaptılar.

İsrail'in asıl hedefi ise İran'a karşı daha derin bir darbe indirebilmek. İsrail başbakanı Naftali Bennett'in BM Genel Kurul'undaki konuşmasını hatırlayacak olursak, “İran'a karşı harekete geçme zamanı geldi” demişti.

Aslında İsrailli liderler İran karşıtı operasyonel söylemleri her defasında yüksek sesle dillendirirler. Ama bu kez Bennett'in o sözlerinin hemen ardından Azerbaycan ile İran arasında İsrail bahanesiyle üretilen bir krizin patlak vermesi, İsrail açısından oldukça hoş bir sürpriz olarak görülüyor.

İran'daki Türk nüfusun İsrail-Azerbaycan istihbaratları vasıtasıyla İran'a karşı harekete geçirilmesi gibi çok fazla üzerinde durulmaması gereken komplo teorilerine prim vermemek gerekse de İsrail'in ABD desteğiyle İran'a yönelik her türlü vekalet savaşını doğrudan ve seve seve destekleyecek olduğunu da görmezden gelmemeliyiz.

Güney Kafkasya'da bir kriz var. Krizi çıkaran İran. Krizin bahanesi İsrail. Krizin hedefi Azerbaycan. Şimdiden saflar belirlendi bile. Türkiye Azerbaycan'ın yanında, Gürcistan da öyle, iş uzarsa bu kampa Pakistan da dahil olabilir. İran ise Ermenistan'ı destekliyor ve Rusya'dan kendi lehine tavır takınmasını talep ediyor.

Dediğimiz gibi bu manzarayı dışardan keyifle izleyen ve manzarada bir kavga çıkması halinde izlemekle yetinmeyip, uzaktan kumandayla sahayı yönlendirmeye çalışacak olan İsrail'in, İran-Azerbaycan krizindeki tutumunu dikkatle takip etmekte fayda var.

Haber Ara