Dolar

32,5748

Euro

34,9587

Altın

2.444,52

Bist

9.716,77

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi: (3)

'Türkiye ne Oruç Reis gemimizin ne ona refakat eden donanma unsurlarımızın faaliyetlerinden en küçük bir geri adım atmayacaktır' - '(Yunanistan'ın Navtex ilanı) Uluslararası hukuka, iyi niyete, komşuluk ilişkilerine aykırı bu tutumuyla Yunanistan, kendisini içinden çıkamayacağı bir kaosun içine atmıştır' - 'Bundan sonra bölgede yaşanabilecek her olumsuzluğun tek müsebbibi Yunanistan, tek zar

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-08-24 21:44:29

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi: (3)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye ne Oruç Reis gemimizin ne ona refakat eden donanma unsurlarımızın faaliyetlerinden en küçük bir geri adım atmayacaktır." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, Türkiye'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı en başarılı mücadele yürüten ülkelerden biri olduğunu söyledi.

Buna rağmen Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlarının Türkiye'yi en kötüler arasına sokma çabasında olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Aynı şekilde tüm dünyanın takdirini kazanan bir doğal gaz rezervi keşfinin ardından ekonomi notumuzu olumsuza çevirenlerin de bu aklı nereden aldığını, ülkemizdeki kimi manşetlerden ve beyanatlardan görebiliyoruz. Tüm dünyanın borç batağına sürüklendiği, sürekli para basarak ayakta kalmaya çalıştığı bir dönemde Türkiye kendi değerleri üzerinde kararlılıkla yoluna devam ediyor. Özellikle gelişmiş ülkeler milli gelirlerine göre yüzde 90,7 ortalamayı bulan borçluluk oranlarıyla ekonomilerini çevirmeye çalışıyor. Türkiye bu bakımdan kamu borcunun milli gelire oranında yüzde 35,6 ile gerçekten çok iyi bir yerde duruyor. Faiz ödemelerimizin toplam harcamalara oranı da yüzde 10'u aşmıyor. Bunlar gerçekten çok önemli ve ülkemizin güçlü duruşunu gösteren rakamlardır."

Erdoğan, Türkiye'nin maruz kaldığı onca saldırıya rağmen dimdik ayakta kalmasını hazmedemeyenlerin yeni oyun, tuzak ve senaryolar peşinde koşmalarının şaşırtıcı olmayacağını dile getirerek, "Dışarıda yazılan senaryolara içeride figüranlık yaparak sürekli ülkesi aleyhine malzeme üretenler, gerçekleri ters yüz edip anlatarak önümüze engeller dizenler istedikleri kadar uğrasınlar başaramayacaklar. Herkesin bir hesabı vardır ama hiç şüphesiz en büyük hesap sahibi Allah'tır. Biz Rabbimizin hesabına ram olmuşuz. Onun dışındaki her şeyin üstesinden Allah'ın izni ve milletimizin desteğiyle geliriz. Ülkemizin son 7 yılı bunun sayısız örneğiyle doludur." dedi.

- "Oruç Reis çok daha kararlı hareket edecektir"

Oruç Reis gemisiyle yürütülen sismik araştırmalarla ilgili Navtex adı verilen duyurunun süresinin 27 Ağustos'a kadar uzatıldığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Nokta mı, virgül mü? Buraya ben şimdi bir virgül koyayım. Çünkü bundan sonrası da bunun var. Türkiye'nin Uluslararası Denizcilik Örgütü kurallarına uygun şekilde yürüttüğü bu faaliyetlere karşılık Yunanistan yetkisiz şekilde ve şımarıkça bir edayla kendi Navtex mesajını yayınlamıştır. Her şeyden önce Yunanistan'ın bölgede böyle bir Navtex ilanına hakkı yoktur. Yapılan bu açıklama bölgede bulunan tüm gemilerin kıyı ve seyir emniyetini tehlikeye atan bir şımarıklıktır. Uluslararası hukukta, iyi niyete, komşuluk ilişkilerine aykırı bu tutumuyla Yunanistan kendi kendini içinden çıkamayacağı bir kaosun içine atmıştır. Bundan sonra bölgede yaşanabilecek her olumsuzluğun tek müsebbibi Yunanistan, tek zarar gören de yine bu ülkenin kendisi olacaktır. Yunanistan'ı Türk donanmasının önüne atanların, yarın yaşanacak bir sıkıntıda asla ortada gözükmeyeceklerini bizim kadar Yunanlı komşularımızın da bilmesinde fayda mülahaza ediyorum. Türkiye, ne Oruç Reis gemimizin ne ona refakat eden donanma unsurlarımızın faaliyetlerinden en küçük bir geri adım atmayacaktır. Tam tersine bu bölgede hakkını ve hukukunu koruma konusunda çok daha kararlı hareket edecektir. Bundan sonrasını düşünecek ve ortaya çıkacak sonuçlara katlanacaklar, Navtex ilan ettiğimiz bölgede karşımıza çıkacak olanlardır."

- "AB'nin bizi tam üye yapmaya en başından beri niyeti yokmuş"

Türkiye'nin yaklaşık 200 yıldır demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi Batı merkezli doğup gelişen ve fakat evrensel değerler haline dönüşen bir çizginin takipçisi olduğunu ifade eden Erdoğan, bu değerlerin önemli bir kısmının ve çok daha ilerisinin milletin medeniyet ve kültür tarihinde mevcut olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin, yaşanılan kayıplara ve acılara rağmen bu değerleri sonuna kadar korumayı yaşatmayı başardığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:

"Öyle ki Batı toplumlarının tamamının sömürge peşinde koştuğu bir dönemde biz dost ve kardeş olarak gördüğümüz halkların güvenliği ve esenliği için kendi canımızı vermeye devam ediyorduk. Petrol kaynakları için insan canının hiçe sayıldığı dönemlerde, biz önceliğimizi daima yaşamaya ve yaşatmaya vermiş bir milletiz. Bu erdemli duruş Batı'nın kurduğu demokratik ve ekonomik sistemin dünya çapında egemen olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Nitekim biz de Osmanlı'dan itibaren aşama aşama bu sistem içinde yerimizi almanın gayreti içinde olduk. Cumhuriyetin ilanıyla bu doğrultuda çok daha keskin ve geri dönüşü olmayan bir tercihte bulunduk. Gerçi biz bu tercihi yaptık ama Batı'nın bize hiçbir zaman aynı niyetle yaklaşmadığını da kabul etmek durumundayız."

"Hangi reformu yaparsak yapalım, hangi adımı atarsak atalım, hangi değerlerimizden taviz verirsek verelim Batı bizi hiçbir zaman kendisi gibi görmedi." diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu gerçeği Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde bizzat yaşamış bir kişiyim. Avrupa Birliği ile olan görüşmelerin hep içindeydim. Ama Avrupa Birliği liderlerinin hep tutarsızlıklarıyla karşı karşıya olduk. Hiçbir zaman dürüst olmadılar. Hiçbir zaman sözlerinin arkasında durmadılar. Ülkemizin tam üyeliği için hangi şartları önümüze getirdilerse 'tamam' dedik, ne dedilerse yaptık, ne istedilerse taahhüt ettik. Fakat sonuçta ortaya çıktı ki Avrupa Birliği'nin bizi tam üye yapmaya en başından beri niyeti yokmuş. O güne kadar önümüze getirilen her şey oyalama taktiğinden ibaretmiş."

- "Fırat Kalkanı Harekatımıza bile bu ülke destek vermedi"

Söz konusu süreçte Avrupa Birliği'nin bir değerler ve ilkeler bütünü değil, bir grup ülkenin saplantılarının esiri bir yapı olduğunu gördüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hala da aynı saplantıyla bize yaklaşıyorlar. Ülkemize karşı teröristleri destekliyorlar. İşte Yunanistan'dan teröristler giriyor, FETÖ'sü giriyor, PKK'sı giriyor. Gittiği yer neresi Almanya. Almanya'da bunlara oturum da veriyorlar. Bir diğer kısmı da bakıyorsunuz Fransa'ya gidiyor. Bir diğer kısmı bakıyorsun bir başka yere gidiyor ve onlara buralarda ev sahipliği yapıyorlar. Dostluk bu mu? Bunlarla baş başa oturup konuştuğumuz zaman maalesef bunları inkar da ediyorlar. Her türlü marjinal grubu destekliyorlar, her türlü sapkınlığı destekliyorlar. Bir tek bu ülkenin istiklali ve istikbali uğrunda gerektiğinde hayatını feda etmeyi göze alan milletine saygı duymuyor, onun yanında yer almıyorlar. Türkiye'ye karşı sergilediği iki yüzlü tavır Avrupa Birliği'nin sonunda ilanı olmuştur. Artık dünyada hiç kimse bu birliğe bir değerler ve ilkeler manzumesi olarak bakmıyor."

Erdoğan, Amerika'daki kimi çevrelerden de benzer bir yaklaşıma maruz kaldıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bu ülke yıllarca NATO ittifakının doğu kanadının en önemli üyesi olan Türkiye'yi terör örgütleri ile mücadelesinde yalnız bırakmıştır. DEAŞ'a karşı Suriye'de başlattığımız ve bugün dördüncü yıl dönümü olan Fırat Kalkanı Harekatımıza bile bu ülke destek vermedi. Ne yazık ki bir terör devleti kurulmasını da önünü açtılar. Bu terör devletinin kurulması ile ilgili olarak da her türlü silah desteğini binlerce kamyonlarla, evet Fırat'ın doğusuna yığdılar. Bunları konuştuğumuz zaman kendileriyle 'yok böyle bir şey' dediler. Hepsi var. Kayıtlarımızda var, istihbari bilgilerimiz de var, var oğlu var. Hatta bununla kalmamış PKK/YPG terör örgütüyle bir olup ülkemize karşı pozisyon almışlardır. Demokratik hukuk devleti yerine terör örgütleriyle hareket etmeyi tercih eden bu hastalıkta zihniyet Amerikan siyasetini esir almıştır. Ülkemiz, terör örgütlerinin saldırılarına uğradığında kafasını çeviren, darbeye maruz kaldığında heyecanla neticeyi bekleyen, darbeciler yenilince hepsine kucak açan bu zihniyet demokrasinin yüz karasıdır. Daha acısı, Amerika'daki politikacıların Türkiye'yle ilgili faşist planlarını, niyetlerini, hesaplarını gizleme gereği dahi duymadan ifşa edebilmesidir."

(Sürecek)

Haber Ara