Dolar

42,4911

Euro

49,5358

Altın

5.735,31

Bist

10.918,51

Türkiye ve Doğu Akdeniz: Deniz Yetki Çatışmaları ve Diplomasi

6 Saat Önce Güncellendi

2025-12-05 00:00:18

Anıl Uğur

Doğu Akdeniz, uluslararası hukukun normatif sınırları ile enerji jeopolitiği ve bölgesel güç rekabetinin iç içe geçtiği bir alan olarak öne çıkmaktadır. Bölgede deniz yetki uyuşmazlıkları, yalnızca teknik sınırlandırma taleplerinden ibaret olmayıp, enerji güvenliği, tarihsel hak iddiaları ve askeri caydırıcılık ekseninde şekillenmektedir diyebiliriz. Türkiye'nin 2019'da Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanları Mutabakatı, bölgedeki statükoyu hem hukuki hem diplomatik olarak yeniden tanımlayan stratejik bir girişim olarak görülmektedir.

Bölgedeki ada yoğunluğu ve kıyı uzantılarının karmaşık yapısı, deniz hukukunun klasik normlarının sınırlarını ortaya koymaktadır. Uluslararası Adalet Divanı, ada yoğunluğu yüksek havzalarda hakkaniyet ve oransallık ilkelerinin uygulanmasını öngörmektedir. Türkiye, Anadolu kıyılarının uzunluğu ve adaların konumsal asimetrisinin yarattığı orantısız etki nedeniyle, hakkaniyet temelli bir yaklaşımı savunuyor.

Yunanistan ve GKRY'nin adalara dayalı maksimalist Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) talepleri, hem hukuki hem de stratejik açıdan Türkiye'nin argümanlarıyla çelişmektedir. Hidrokarbon rezervlerinin varlığı, bölgeyi kıyıdaş aktörlerin de ötesinde AB ve NATO gibi aktörlerin de ilgilendiği bir jeopolitik alan hâline getirmektedir. Nitekim bu bağlamda Türkiye'nin savunma ve enerji stratejileri, hukuki argümanlarla desteklenmediği takdirde sürdürülebilir sonuç üretememektedir.

Türkiye–Libya Mutabakatı ve Diplomatik Denge

Bu mutabakat, karşılıklı kıyılara dayalı sınırlandırmanın olağan bir uygulaması olmasıyla birlikte, BM'ye bildirilmesi Türkiye'nin elzem nitelikte olan tezlerini uluslararası platforma taşımıştır. Dolayısıyla bu adım, Yunanistan–GKRY ekseninin maksimalist MEB haritalarını sorgulanabilir hâle getirmiş ve bir negatif sonuç olarak bölgedeki bloklaşmaları da yoğunlaştırmıştır. Yunanistan'ın Mısır ve İtalya ile hızlı MEB anlaşmaları ve AB'nin Türkiye'ye yönelik politik tepkileri, Ankara'nın diplomatik manevra alanını daraltan unsurlar olarak kendini göstermiştir.

Bir diğer yandan Türkiye'nin Mısır, İsrail ve Körfez ülkeleriyle yürüttüğü normalleşme süreci, bölgesel işbirliği ve diplomatik esnekliği artırma yönünde atılmış ciddi adımlardır. Çok taraflı diplomasi ve işbirliği hamlelerinin, Türkiye'nin hukuki ve stratejik kazanımlarını sürdürülebilir kılacağı çok açık bir sonuçtur. Bu nedenle, Türkiye'nin bölgesel ilişkilerinde maksimalist söylemleri dengelemesi gerekmektedir. Nitekim bu tutum enerji işbirliği ve diplomatik müzakerelerle desteklenmeli ve normalleşme sürecini hem kendisi kıyıdaki aktörler için daha güvenli bir zemine taşımalıdır.

Doğu Akdeniz'de deniz yetki uyuşmazlıkları; hukukun, jeopolitiğin ve enerji stratejilerinin kesişiminde şekillenen çok katmanlı bir çatışma alanıdır. Türkiye'nin Libya Mutabakatı üzerinden elde ettiği normatif avantaj, ancak hukuki meşruiyet, diplomatik esneklik ve bölgesel işbirliği kanallarının eşgüdümü ile sürdürülebilir hâle getirilebilir. Hukuki argümanların uluslararası literatürdeki desteklerle güçlendirilmesi, Ankara'nın hakkaniyet temelli pozisyonunu pekiştirirmekle kalmaz aynı zamanda maksimalist MEB haritalarının etkisini azaltacak bir sonuç inşa eder.

Türkiye'nin uzun vadeli stratejisi, çok taraflı diplomasi ve işbirliği mekanizmalarıyla donanma ve deniz araştırmalarını dengeli kullanmayı içermelidir. Bu süreçte edinilecek olan enerji işbirliği platformları, Türkiye'nin diplomatik esnekliğini artırırken bölgesel izolasyonu da büyük ölçüde önleyici bir rol üstlenir. Maksimalist söylemlerden kaçınarak diplomatik kanalları etkin kullanmak ve karşılıklı bağımlılık yaratan projelere öncelik vermek, Ankara'nın Doğu Akdeniz'de sürdürülebilir bir deniz politikası oluşturmasında büyük oranda fayda sağlayacaktır. Sonuç olarak, Türkiye'nin çıkarlarını koruması ve güçlendirmesi, sert güç unsurlarının hukuki ve diplomatik araçlarla entegre edildiği ince ve çok boyutlu bir strateji ile mümkündür.

Anıl Uğur \ Timeturk

Tüm Yazıları

SON VİDEO HABER

Endonezya'daki büyük sel felaketinde 753 kişi hayatını kaybetti

Haber Ara