Cirit, Yargıtay Başkanlığı Konferans Salonu'nda İnsan Hakları Komisyonunca düzenlenen "İfade Özgürlüğü" konulu seminerin açılışında konuştu.
İnsanı diğer varlıklardan farklı, etkin ve üstün kılan en önemli özelliğin düşünme yeteneği olduğuna işaret eden Cirit, düşünme faaliyeti ve üretiminin ancak düşünce ve ifade hürriyetinin tam manada sağlanmasıyla mümkün olduğunu vurguladı.
Bireysel veya toplumsal gelişmelerin ancak özgürlükler ışığında gerçekleşeceğinden, insanın maddi ve manevi alanında en değerli unsurun özgürlük olduğunu vurgulayan Cirit, "Düşünme, bunun ifade edilmesi olan fikir hürriyeti, tüm temel hak ve hürriyetlerin olmazsa olmaz unsuru ve ön şartı olarak kabul edilmiştir. Çünkü insanlığın, bireysel ve toplumsal gelişimin temel dinamiğini fikir hürriyeti oluşturmaktadır. İnsanlığın katettiği her türlü bireysel ve teknolojik gelişimi ve olgunlaşması fikir hürriyetinin mevcudiyetine bağlı olarak kabul edilmişlerdir" diye konuştu.
Cirit, her ne kadar batılılar ifade hürriyeti düşüncesinin kaynağını kendilerine atfetmişlerse de gerçekte fikir özgürlüğünün tefekkür düşüncesinden ilham alan bir kavram olduğunu dile getirdi.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasanın ifade özgürlüğünü güvenceye aldığını, aynı zamanda sınırlanabileceği durumları da belirttiğini anlatan Cirit, meşru kısıtlama sebeplerinden birisinin kişilerin hak ve şöhretlerinin korunması olduğunu bildirdi.
AİHM kararlarında bu konuda hedef alınan kişinin kimliğinin önemsendiğini anlatan Cirit, bununla birlikte alenen küfür içeren ifadelerin suç teşkil ettiğinde tereddüt bulunmadığını söyledi. Cirit, AİHM kararlarına göre, kamuya mal olmuş kişiler ve siyasetçilerin eleştiriye daha fazla katlanması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin yargı yetkisini tanıdığı AİHM'in ihlal kararı verdiği ülkelere ciddi yaptırımlar uyguladığını belirten Cirit, "Yargıtay Başkanlığı olarak AİHM tarafından ortaya konulan uluslararası kabul görmüş insan hakları standartlarına uyum konusuna büyük önem vermekteyiz. İnsan Hakları Komisyonumuzun yapacağı çalışmalar sonucunda Yargıtay tarafından verilecek kararların temel hak ve özgürlüklere daha fazla vurgu yapan ve sözleşmeye daha uyum gösteren bir hale geleceğini ümit etmekteyiz" değerlendirmesinde bulundu.
