Özoğuz, yaptığı yazılı açıklamada, NSU cinayetlerinin aydınlatılması konusunda hala açık soruların bulunduğunu vurgulayarak, bunun herkese acı veren bir yara olduğunu ifade etti.
"Başbakan, NSU cinayetlerinin eksiksiz aydınlatılması sözünü verdi. İlgili tüm kurumların temsilcileri Başbakan'ın bu vaadini yerine getirmekle kendisini ölçmesi lazım." ifadesini kullanan Özoğuz, aşırı sağcı tehlikenin de küçümsenmemesi ve bunlarla mücadele edilmesi gerektiğini kaydetti.
İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) teşkilatı Genel Sekreteri Bekir Altaş da, NSU terör örgütü üyelerinin çocuk cinayetlerine de karıştığı gibi ortaya çıkan yeni skandalların terör örgütünce öldürülenlerin ailelerini kahrettiğini, hukuk devletine de zarar verdiğini belirtti.
Soruşturma makamlarının çalışmalarını daha sıkı denetlenmesini isteyen Altaş, "Cinayetlerin ortaya çıkmasının üzerinden beş yıl geçmiş olmasına rağmen hala yeni skandallar gün yüzüne çıkmaktadır. Bu sistematik beceriksizlik birçok insanın hayatına mal olmuştur." ifadesini kullandı.
NSU terör örgütünün gerçek boyutunun ve teröre kurban gidenlerin gerçek sayısının hala tam olarak bilinmediğine dikkat çeken Altaş "NSU terör örgütünü soruşturan makamlara duyulan güven tamamen kaybolmuştur. Emniyet birimleri, delilleri ciddiye almış ve izleri ciddiyetle takip etmiş olsalardı cinayetler önlenebilirdi. Ama maalesef böyle olmadı, hatta cinayete kurban gidenler ve yakınları suçlu muamelesi gördü. NSU denince artık akla gelen üç şey var: Skandal, aksilik ve beceriksizlik." değerlendirmesinde bulundu.
Yeşiller Partisi milletvekilleri Konstantin Notz ve Irene Mihalic de yaptıkları ortak açıklamada, Almanya'da NSU'ya ilişkin Federal Meclis ve eyalet meclislerinde 7 ayrı araştırma komisyonu kurulduğuna dikkati çekerek, zaten çetin olan bu aydınlatma çalışmalarının Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) tarafından daha da zorlaştırıldığını belirtildi.
Olaya ilişkin soruşturmalarda dosyaların imha edildiği veya eksiksiz bir şekilde araştırma komisyonuna ulaştırıldığı, önemli tanıkların dinlenmediği ve önemli bilgilerin gizli tutulduğuna işaret edilen açıklamada, "Bundan dolayı Federal Meclis Araştırma Komisyonunun çalışmalarını tatmin edici bir şekilde tamamlayacağı konusunda şüphelerimiz var. Merkel'in ailelere verdiği olayların eksiksiz aydınlatılacağı yönündeki sözden de çok uzağız." ifadesi kullanıldı.
- NSU terör örgütü 5 yıl önce tesadüfen ortaya çıkmıştı
Almanya'da, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren, çok sayıda soygun gerçekleştiren NSU terör örgütünün varlığı 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.
Cinayetleri işledikleri belirtilen NSU üyeleri Uwe Mundlos ve Uwe Bönhardt, 4 Kasım 2011'de Eisenach kentinde kundaklanan bir karavan içinde ölü bulunmuştu. Mundlos ve Bönhardt'ın intihar ettikleri açıklanırken, olaydan 3 saat sonra, karavana 200 kilometre uzaklıktaki Zwickau kentinde hücrenin sağ kalan tek üyesi Beate Zschaepe, kaldıkları evi ateşe vererek kaçmıştı. Olaydan 4 gün sonra Jena'da polise teslim olan Zschaepe, halen 2013'ün mayıs ayında başlayan davada Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde yargılanıyor.
NSU'yu kuran Neonazilerin, yıllarca hücre evlerde faaliyet göstermelerine rağmen Alman güvenlik birimleri tarafından tespit edilememiş olmaları, Almanya'da büyük bir skandala yol açmış, daha sonra NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurdukları ortaya çıkmıştı.
Güvenlik birimlerinde de söz konusu terör örgütü bağlantılı olan belgelerin NSU terör örgütünün ortaya çıktığı 4 Kasım 2011'den sonra da imha edilmesi kuşkulara yol açmıştı.
