Dolar

32,2674

Euro

34,7978

Altın

2.407,19

Bist

10.367,36

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (1)

'Şu ana kadar Türkiye'nin yaptığı insani yardımlar çerçevesinde Suriye genelinde, sadece bizim kontrolümüzde olan bölgelerde değil, Türk ve uluslararası STK'lara ait insani yardımlar Kızılay üzerinden ulaştırılan yardımların toplam yekunu 30 bini aşkın tır ile 630 milyon ABD doları değerinde olmuştur'- 'PYD/YPG ile yapılan mücadele DEAŞ'la mücadeleye bir engel değildir, bir dikkat dağıtma de

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-04-05 13:58:30

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (1)
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, "Şu ana kadar Türkiye'nin yaptığı insani yardımlar çerçevesinde Suriye genelinde, sadece bizim kontrolümüzde olan bölgelerde değil, Türk ve uluslararası STK'lara ait insanı yardımlar ile Kızılay üzerinden ulaştırılan yardımların toplam yekunu 30 bini aşkın tır ile 630 milyon ABD doları değerinde olmuştur." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, son iki gün içerisinde iki devlet başkanının ağırlandığını ve önemli bir zirveye ev sahipliği yapıldığını belirtti.

İlk ziyaretin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Üst Düzey Stratejik Konsey Toplantısı bağlamında gerçekleştiğini aktaran Kalın, bu mekanizma çerçevesinde iki ülke arasındaki ilişkilerin kapsamlı bir şekilde ele alındığını bildirdi.

Türk-Rus ilişkilerinde son yıllarda önemli bir ivme yakalandığına işaret eden Kalın, özellikle Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin temel atma töreniyle de bu ilişkinin ekonomik, ticari ve enerji boyutunda bir dönüm noktasının da yaşandığını kaydetti.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin 20 milyar dolarlık değeriyle Türkiye'de tek kalemde yapılan en büyük yatırım olduğunu, tamamlandığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacağını belirten Kalın, projenin tamamı hizmete alındığında yaklaşık 3 bin 500 kişiye istihdam sağlanacağını ifade etti.

Türkiye ve Rusya arasındaki 100 milyar dolar hedefli ticaret hacminin 22 milyar dolar civarında seyrettiğini bildiren Kalın, "Bu hedef doğrultusunda da vize rejiminden nakliyat meselesine, sebze meyve ticaretinden turizme kadar çok farklı alanlarda ilişkileri geliştirmeye çalışıyoruz." dedi.

Kalın, bir önceki yıl Türkiye'ye gelen Rus turist sayısının 4,7 milyon olduğunu, bu yıl 6 milyona ulaşmasının beklendiğini aktardı.

İki ülke arasındaki ilişkilerin kültürel ve insani boyutu bulunduğunu ve 2019'un karşılıklı olarak Türkiye ve Rusya'da kültür yılı ilan edilerek kutlanacağını anlatan İbrahim Kalın, bu vesileyle Türk-Rus ilişkilerinin tarihi, sosyal, kültürel boyutlarının farklı etkinliklere gündeme getirmeyi planladıklarını vurguladı.

- S-400'lerle ilgili süreç

Kalın, ikili ilişkilerin önemli bir ayağının da savunma sanayisi alanındaki iş birliği olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

"S-400'le ilgili süreç hızlı bir şekilde ilerliyor ve 2019 yılı içerisinde temmuz ayında S-400 bataryalarının Türkiye'ye teslimiyle ilgili çalışmalar tamamlanmış durumda. Bu, özellikle Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarını karşılama noktasında atılmış çok önemli tarihi bir adımdır. Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade ettiğimiz gibi S-400 sisteminin bizim NATO üyesi olmamızla herhangi bir ihtilaf teşkil etmesi söz konusu değil. Biz bu sistemi Türkiye'nin kendi ulusal güvenliğini sağlamak amacıyla aldığımızı zaten daha önce de ifade etmiştik. Bu konuda NATO Genel Sekreteri'nin de 'Bu, Türkiye'nin kendi egemen kararıdır şeklindeki açıklamasını memnuniyetle karşıladığımızı bir kez daha ifade etmek isterim."

S-400 meselesiyle ilgili zaman zaman özellikle Avrupa ve Amerika'da bazı itirazların bulunduğunu anımsatan Kalın, "Teknik açıdan da askeri açıdan da bu itirazların bir geçerliliğinin olmadığını ifade etmeliyiz. Ayrıca S-400'ler Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla alınan bir sistemdir. Dolayısıyla burada herhangi başka ülkeye tehdit oluşturması zaten söz konusu değil." dedi.

- Ankara'da yapılan üçlü zirve

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ziyaretine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kalın, İran ile ilişkilerin de bu görüşmelerde kapsamlı bir şekilde ele alındığını belirtti.

Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mevkidaşına özellikle Türk-İran ticari ilişkilerinin geliştirilmesi, sınır güvenliğinin sağlanması, yasa dışı göçün önlenmesi, terörle mücadele, milli paraların kullanılması, enerji iş birliği alanlarında Türkiye'nin hem beklentilerini hem taleplerini ilettiğini aktardı.

Üçlü liderler zirvesinin tüm dünyanın yakından takip ettiği bir toplantı olduğunu kaydeden İbrahim Kalın, şöyle devam etti:

"Sonuç bildirgesinde de basın toplantısında da Sayın Devlet Başkanlarının ifade ettiği gibi Astana süreci Suriye meselesine, krizine çözüm bulmak için kurulmuş sahadaki en önemli mekanizma şu anda. Bunu biz hiçbir zaman Cenevre'de devam eden sürece bir alternatif olarak değerlendirmedik, onun tamamlayıcısı olarak gördük. Fakat geçtiğimiz 6-8 aylık süreçte bildiğiniz gibi Cenevre Süreci adeta nefesini tüketti. BM Daimi temsilcisi De Mistura'nın da bütün gayretlerine rağmen Cenevre Sürecinde yaşanan tıkanıklıklar Astana Sürecini daha önemli daha kritik hale getirdi."

Astana Süreci'nin Cenevre Süreci ile bir bütünlük içerisinde devam etmesi yönündeki kararlılıklarını sürdürdüklerini anlatan Kalın, "Nitekim son Soçi ve Astana toplantılarına BM Daimi Temsilcisi Sayın De Mistura'nın katılmış olması da bu açıdan memnuniyet vericidir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Sonuç bildirgesine ve zirvede yapılan değerlendirmelere baktığımız zaman öncelikli amacın Suriye'deki savaşın sona erdirilmesi olduğunu, bunu yaparken de Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması amacı çerçevesinde adım atılması gerektiği net bir şekilde ifade edildi." dedi.

- Suriye'ye yönelik insani yardımlar

Suriye'ye insani yardımların ulaştırılması konusunda Türkiye'nin üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getiren bir ülke olduğunu belirten Kalın, "Sadece kendi kontrolümüzde olan bölgeler, yani Fırat Kalkanı Harekatı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerinde değil Suriye'nin diğer bölgelerinde de Türkiye insani ve tıbbi yardımları ulaştırmaya devam ediyor. Şu ana kadar Türkiye'nin yaptığı insani yardımlar çerçevesinde Suriye genelinde, sadece bizim kontrolümüzde olan bölgelerde değil, Türk ve uluslararası STK'lara ait insanı yardımlar ile Kızılay üzerinden ulaştırılan yardımların toplam yekunu 30 bini aşkın tır ile 630 milyon ABD doları değerinde olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

Bu yardımların Türkiye'nin kendi inisiyatifiyle gerçekleştirdiği insani yardımlar olduğuna değinen Kalın, şunları söyledi:

"Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın bir teklifi daha oldu zirvede, belli yerlerde ihtiyaç olan yerlerde sahra hastanesi kurulması... Bu konuda çalışmalarımız da devam ediyor. Hem tıbbi ihtiyaçların karşılanması hem insani yardımların ulaştırılması noktasında biz hem uluslararası koalisyonla hem de Astana'daki garantör ülkelerle yani Rusya ve İran'la her tür işbirliğine hazırız. Bunun şu anda lojistik detayları da ilgili arkadaşlarımız tarafından çalışılıyor. Bu konuda yakın bir zamanda somut bazı adımların atılmasını da umut ediyoruz."

Cenevre Süreci'ne atıfta bulunduğunu aktaran Kalın, "Birleşmiş Milletler 2254 sayılı karar çerçevesinde siyasi geçiş sürecinin sağlanması, yeni anayasanın yazılması ve bağımsız, şeffaf, adil seçimlerin yapılması noktasında da kararlılığımız aynen devam ediyor." dedi.

Kalın, şu görüşlerini paylaştı:

"Bizim diğer koalisyon ortaklarıyla ve Astana'daki diğer garantör ülkelerle üzerinde mutabık kaldığımız noktalardan bir tanesi Suriye topraklarının tamamının bütün terör unsurlarından temizlenmesidir. Bunun içinde DEAŞ vardır, El Kaide vardır, Nusra Cephesi vardır ama aynı zamanda PKK'nın Suriye kolu olan PYD/YPG gibi örgütler de vardır. PYD/YPG ile yapılan mücadele DEAŞ'la mücadeleye bir engel değildir, bir dikkat dağıtma değildir. Tam tersine terörle mücadelede tutarlı duruşun bir yansımasıdır. O yüzden bizim de hem Batı'lı müttefiklerimizden hem diğer aktörlerden beklentimiz Türkiye'nin Suriye sahasında PYD ve YPG'ye karşı yürüttüğü terörle mücadeleye tam destek vermesidir. Bu, Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından da önem arz etmektedir. Çünkü bu örgütün Suriye'nin belli bölgelerinde kendisine fiili durum yaratmak suretiyle birtakım kantonlar, devletçikler vesaire arayışı içerisinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla Amerikalı müttefiklerimizin bu örgütle iş birliği yaparken bir taraftan da Suriye'nin toprak bütünlüğü üzerine vurgu yapmasının bir çelişki olduğunu bu vesileyle tekrar ifade etmemiz gerekiyor."

(Sürecek)




Haber Ara