Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

Bakan Özlü: 'Teknoloji üreten bir Türkiye ancak Türkiye'nin açığını kapatabilir'

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, dış ticaret ve teknoloji açığını kapatmanın tek yolunun teknoloji üretmekten geçtiğini belirterek, 'Teknoloji üreten bir Türkiye ancak Türkiye'nin açığını kapatabilir. Teknoloji üretimini önemsiyoruz' dedi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-02-08 16:54:41

Bakan Özlü: 'Teknoloji üreten bir Türkiye ancak Türkiye'nin açığını kapatabilir'
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, dış ticaret ve teknoloji açığını kapatmanın tek yolunun teknoloji üretmekten geçtiğini belirterek, "Teknoloji üreten bir Türkiye ancak Türkiye'nin açığını kapatabilir. Teknoloji üretimini önemsiyoruz" dedi.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Bilkent YÖK Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen 'Üniversitelerdeki Eğitim, Bilim ve Teknoloji Odaklı Strateji ve Politikaların Değerlendirmesi Toplantısı'na katıldı.

"Bizim üniversitelerle ilgimiz sadece üniversite-sanayi işbirliği ve teknoloji geliştirme üzerinden kurulmuş bir ilişki değildir" diyen Bakan Özlü, "Üniversitelerimizin tamamını, bilim dallarımızın her birini çok önemsiyoruz. Özellikle TÜBİTAK programlarında, bilim dallarının hepsine yönelik desteklerimiz bulunuyor. Fizik tercih eden bir öğrenciye burs verdiğimiz gibi, tarih tercih eden bir öğrenciye de burs veriyoruz. Mühendislik alanında çalışan bir akademisyene destek verdiğimiz gibi psikoloji alanında çalışan bir akademisyene de destek veriyoruz. Böyle yapıyoruz, çünkü hayatı bir bütün olarak telakki etmek zorundayız. Tıp, mühendislik, doğal bilimler, beşeri bilimler. Bütün bunları senkronize ve eş zamanlı olarak geliştirebiliriz. İyi fizikçilere, kimyacılara, matematikçilere, mühendislere ne kadar ihtiyacımız varsa, iyi iktisatçılara, tarihçilere, sosyologlara da o kadar ihtiyacımız var. Hangi alanda olursa olsun, yetişmiş, kalifiye, nitelikli insan gücüne ihtiyacımız var. En ücra bir ilçede, en küçük bir belediyede dahi iyi yetişmiş peyzaj mimarlarına, şehir plancılarına ihtiyacımız var" açıklamasında bulundu.

Bakan Özlü, referandum sürecine değinerek, "Her birimizin kaderini doğrudan etkileyecek bir referanduma doğru ilerliyoruz. Bu debdebe ortasına, bilim ve teknoloji gibi konular ıskalanabilir. Çünkü böyle dönemlerde zihinler, ister istemez kısa vadeye odaklanabilir. Biz buna asla izin vermiyoruz" ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin gerçek açığı teknoloji açığıdır"

Türkiye açısından bir değerlendirmede bulunan Bakan Özlü, "Petrol kuyularımız yok. Doğalgaz yataklarımız yok. Sattığımız bellii aldığımız belli yani ihracatımız ve ithalatımız belli" ifadelerine yer vererek, "Arada ciddi bir dış ticaret ve cari açık var. Bu açığı kapatmanın tek yolu teknoloji üretmektir. Teknoloji üretmeyen bir Türkiye'nin geleceğinin olmadığını söylemek çok yanlış olmaz. Teknoloji üretmek zorundayız. Türkiye'nin gerçek açığı teknoloji açığıdır. Türkiye'nin gerçek açığı ne dış ticaret ne cari açıktır. Türkiye'nin gerçek açığı teknoloji açığıdır. Teknoloji açığını ne zaman kapatabilirsek, eş zamanlı olarak cari ve ticaret açıkları kapanacaktır" şeklinde konuştu.

"Teknoloji üreten bir Türkiye, ancak açığını kapatabilir"

Bakan Özlü, ihracatın arttığı dönemlerde ithalatın da artığına vurgu yaparak, ihracatın ithalata dayalı olduğunu kaydetti. Özlü, Türkiye'deki teknoloji açığına ilişkin konuyu bir örnekle özetleyerek, "10 dolara bir araba alıyoruz. veya 10 dolara bir mal alıyoruz. Türkiye'de bir işlem gerçekleştiriyoruz ve bu malı biz 11 dolara satıyoruz. Bizim kattığımız değer 1 dolar. Ne zaman ki biz 10 dolara aldığımız bir malzemeyi, ürünü 20 dolara satabilirsek, 10 dolarda biz katabilirsek o zaman bizim cari açığımız kapanacak. Bunu yapmanın da tek yolu teknoloji üretmekten geçiyor. Teknoloji üreten bir Türkiye, ancak Türkiye'nin açığını kapatabilir. Teknoloji üretimini önemsiyoruz" açıklamasında bulundu.

Özlü, Türkiye'nin teknoloji üretimi ile birlikte dış ticaret ve cari açıklarının da kapanacağını da sözlerine ekledi.

Antarktika'da bilim üssü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, Antarktika'da bir bilim üssü oluşturmak için çalışma başlattıklarını kaydeden Bakan Özlü, "Siyasi iradenin ortaya bu kararı koyması elbette çok önemlidir. Ancak bundan daha önemli olanı, sizlerin, üniversitelerimizin, bilim camiamızın bu siyasi iradeyi destekleyebilmeleridir. Yoksa her ülke böyle bir konuda hak iddiasında bulunabilir. Ancak iddianızın arkasında duracak insan kaynağınız yoksa, bu iddia kuru bir davadan öteye gitmez. Oraya bir araştırma gemisi göndermek kolay bir iş. Esas mühim olan ise o araştırma gemisinin içinde yer alacak olan bilim insanlarınızın niteliğidir. Türkiye, bundan sonra bu tür projelere daha fazla ağırlık verecektir. Çünkü biz, üniversitelerimize, bilim insanlarımıza, sizlere fazlasıyla güveniyoruz" dedi.

"Üniversitelerin sadece bilgiyi üretmesi de yeterli değil"

Bakan Özlü, üniversitelerin eğitim ve öğretim fonksiyonlarının çok önemli olduğunu ancak yeterli olmadıklarına dikkat çekerek, "Batı ülkelerinde üretilen bilgiyi, burada gençlerimize öğretmek, bize yeterli katkıyı sağlamaz. Üniversitelerin özgün ama aynı zamanda evrensel bilgiyi üreten merkezlere de dönüşmesi gerekiyor. Üniversitelerin sadece bilgiyi üretmesi de yeterli değil. Bu bilginin hayata tatbik edilmesinde de güçlü bir rol oynamalarını istiyoruz. Özellikle üniversite-sanayi işbirliğine, teori ile pratiğin buluşmasına büyük önem veriyoruz. Yine gençlerimizin girişimci ve yenilikçi bireyler olarak yetişmeleri bizim için büyük önem taşıyor. Ben, gelecek adına çok umutlu olduğumu ifade etmek isterim. Bilim ve teknoloji ekosistemimiz, her geçen gün gelişiyor, güçleniyor. Bugün ülkemizde 52'si faal olmak üzere 64 Teknoloji Geliştirme Bölgesi bulunuyor" ifadelerini kullandı.

2002-2015 döneminde, Türkiye kaynaklı bilimsel yayın sayısının 3 katına çıkarıldığına vurgu yapan Bakan Özlü, aynı dönemde, tam zaman Ar-Ge personeli sayının ise 29 binden 122 bine, tam zaman araştırmacı sayının da 23 binden 95 bine yükseldiğini söyledi.

Toplantıda konuşan YÖK Başkanı Yekta Saraç, "Nitelikli araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde, Türk üniversiteleri olarak daha fazla gayret göstermemiz gerekiyor. Örneğin, bir Avrupa Birliği araştırma programı olan UFUK 2020 programına ülke olarak 451 milyon avro vererek dahil olduk ancak 5 üniversitemiz, TÜBİTAK, 2 sanayi kuruluşumuz ve bir ilçe belediyemizle 70 milyon avroya ulaşabildik" dedi.

Saraç, 100/2000 projesinde de yeni alanlarda 'kümülatif kritik kitlelerin' oluşmasını, bu grupların disiplinler arası çalışmalar üretmesini ve böylece Türk yükseköğretiminde araştırmacı, araştırma ekibi gibi kavramların önemle artarak ön plana taşınmasını teşvik ettiklerini ve projenin bu ay aktif olarak başlayacağını vurguladı.

Toplantının soru cevap kısmı basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

Haber Ara