Dolar

32,5764

Euro

34,9989

Altın

2.451,68

Bist

9.716,77

Büyük Cihadi ıskalayan Müslümanlık

Adıyaman Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Mustafa Çevik, Cihad'ın mealini ve Büyük Cihad ile Küçük Cihad'ın ne oluduğunu TİMETURK için yazdı

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-03-13 11:46:43

Büyük Cihadi ıskalayan Müslümanlık
 
Doç.Dr. Mustafa Çevik* | TİMETÜRK | @mustafacevikMC

Meşhur rivayettir. Hz. Peygamberin Tebük savaşından dönüşte ashabına şöyle dediği rivayet edilir: " Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz"
 
Bu hadisin senet bakımından sahihliğini tartışmaya gerek yok. Çünkü anlamı İslam’ın ruhuna tam uymaktadır.
Küçük Cihad İslam için savaşmaktır. Büyük Cihad ise kişinin kendi iç yaşantısını ve ahlakını inşa etmesidir.
Cihadın savaş mealinde alınmasından rahatsız olanların kaygısı imajdır. Oysa asıl sorun imaj değil imandır.
İman bir kabul ve ret denkleminden ibaret değil bir kişilik inşasıdır, bir yaşam tarzıdır.
 
İman dünyaya bakış açısıdır, insan, varlık, bilgi ve evren anlayışıdır
 
Asıl sorun kişinin İslam ve iman yoluyla iç dünyasını inşa etmesidir. İslam’ı ve imanı bir kültüre ve medeniyete dönüştürüme mücadelesidir Büyük Cihad.
 
Bu gün Müslümanların yaşantı, bilim, aile, eğitim, devlet ve bunun gibi hayatın her alanında gayri müslim dünyadan bir farkı kalmamıştır.
 
Sanat zevkinden felsefesine, ahlakından ekonomisine her alanda bize kapitalist dünyanın dayattıklarını kayıtsız şartsız kabul etmiş durumdayız.
 
Farklı bir insan tasavvurumuz yok. Farklı bir varlık anlayışı, farklı bir bilgi anlayışı yok. Sanki insan için tek yaşam tarzı ve hayat felsefesi modern cahiliyenin dayattığı yaşam tarzıymış gibi bir yaygın kabul vardır.
 
İnsanı bir taraftan yücelten bu anlayışın asıl amacı Yaratıcıya meydan okumak ve insanı tanrılaştırmaktır. Bu yaklaşımın sonucunda bu gün insanı yücelten değil  araçsallaştıran bir devlet, eğitim, bilim ve kültür anlayışı vardır dünyada.
 
İnsanın ne olduğunu ve ne yapması gerektiğini yine insanın kendisi söyleyecektir anlayışı dünyayı acımasız bir rekabete sürüklemiştir.
 
İnsana öğretilen tek şey “rakibinden daha iyi olma” kültürüdür. İnsanı “sınırsız ihtiyaçları olan bir varlık” olarak tanımlayan medeniyetin insanlığı savaştan başka bir şey getirmesi beklenemez.
 
Barış, huzur ve selamet anlamındaki “islam” insanlık için şanstı aslında.
 
İnsanın insana kurt olmasını, insanın insana rakip olmasını değil insanın insana “güvenvegaranti” olmasını temele alan bir medeniyet kurulabilirdi.
 
Ama vahşi dünyanın mücadele ilkesiyle İslamı yorumlayanlar cihad kelimesini savaş ve fetih anlayışıyla yorumladılar.
Böylece bu dünyayı bir “ahseni takvim” makamına çıkmak için sınav alanı olarak görmeyi ıskaladık.
 
Böylece hayatın “olgunlaşmak”, egomuzla mücadele etmek ve içimizdeki şeytanı yenerek Yaratıcıya kul olmak olduğunu düşünemedik.
 
Yaratıcıya kul olmak yerine kula kul olmayı öngören eski ve modern dönem cahiliyenin çukuruna düştük.
 
Bu çukurdan çıkmak için merdiven olarak kullandığımız araç yine modern Batı düşüncesinin “cahiliye” merdiveniydi. Eğitimimizi, bilgi anlayışımızı, varlık anlayışımızı, ahlak anlayışımızı onlara göre şekillendiriyoruz.
Bu bizim insan olma çabası olan büyük cihadı vahşi dünyanın mücadele alanı olan küçük cihadın içinde kaybettiğimizin resmidir.
 
Bütün dünyayı fethetsek de insan olmamücadelesini kaybetmişsek asıl cihadı kaybetmişiz demektir.

Haber Ara