Dolar

32,5687

Euro

34,9965

Altın

2.460,92

Bist

9.897,75

Katar'ın Dış Politikası'nın dünü ve bugünü

Son zamanlarda yaşanan bölgesel olaylar, Katar’ın dış politikasını etkilese de temel itibari ile hala eski politikalarına devam etmektedirler.

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-12-05 14:32:30

Katar'ın Dış Politikası'nın dünü ve bugünü

TIMETURK / HABER MERKEZİ


Katar Dış Politikasının Dünü ve Bugünü


1971 yılında bağımsız olduktan sonra, Katar dış politikası çeşitli süreçlerden geçti. İki kırılma noktasını ise şu şekilde karşımıza çıkmaktadır: 1995 yılında kansız bir darbe ile Hamad bin Halife es-Sani babasını tahttan indirerek tahta geçti. 2013 yılında ise yeni neslin iktidarda yer alması gerektiğini düşünerek tahtı veliahtıTamim bin Hamad El Sami’ye devretti.

Tıpkı diğer körfez ülkelerinde de olduğu gibi, 1990’ların ortalarına kadar, Katar dış politikası genel olarak Suud hükümeti ile mutabık bir şekilde ilerlemekteydi. Bu, Hamad bin Halife es-Sani’nin liderliğine kadar böyle devam etse de, bundan sonra Doha, kendi yolunu çizdi.

Açık bir dış politikayı benimseyen Doha yönetimi, politikasını yumuşak güçler olarak tabir edilen medya, diplomasi, kültür, spor, turizm, ekonomi ve insani yardım ve benzeri üzerine geliştirdi. Komşularla iyi ilişkileri hedefleyen Katar, büyük ve orta güçlerle de stratejik ortaklıklar yoluna gitti.

Yeni emirin, 2013 yılında daha önce Arap dünyasında hiç görülmemiş bir şekilde babasının tahtı devretmesi ile görev başına geldiği sırada ise Arap dünyasında, bölgeyi, bölgenin jeopolitikasını ve güç dengelerini önemli derecede değiştirecek olaylar olmuştu. Libya’daki karışıklıklar, Mursi’nin darbe ile indirilmesi, IŞİD’in ortaya çıkması gibi örnekler çoğaltılabilir.
Bu olayların her biri, hiç şüphesiz Doha’nın dış politikasını önemli ölçüde etkiledi.

Arap Baharının Etkileri

Katar, uluslararası ilişkilerde de bölgedeki istikrarın ve barışın sağlanmasına odaklandı. Temel ilkeleri, uluslararası anlaşmazlıkların barışçıl çözümlerine önem verdi. Devletlerin ve insanların kendi kaderlerini tayin etmelerini ve barış yanlısı devletlerin işbirliğini desteklerken, diğer devletlerin iç işlerine karışılmasının da karşısında durdu.

1990’ların ortalarında başarıya ulaşmış olan Katar hükümetleri de bu ilkeleri benimsemiş ve uygulamıştı. Sözüm ona Arap Baharı’nın patlak vermesiyle birlikte, Emir Şeyh Hamad Bin Halife El-Sani arabuluculuk ile çatışma ve uyuşmazlıkların çözümü üzerine bir politika benimsedi. Doha yönetimi; Sudan-Eritre, Somali-Yemen, Lübnan-Filistin arasında olaylar da arabuluculuk ve uzlaştırıcı rolü üstlendi.

SeyhTamim Bin Hamad Es Sami göreve geldikten sonra, Katar’ın diplomasisi özellikle Mısır, Irak ve Suriye’de yaşanan son değişiklikler ile önemli ölçüde değişti.

Katar’ın bu üstlendiği arabuluculuk rolleri, ülkenin hem bölgesel hem de uluslararası ölçektekredisini artırmış ve tanındıktan sonra bu tanımanın yerini sağlamlaştırmıştır.

Geçen 15 yıllık sure zarfında, Katar dış politikadaki tarafsızlığı ile bir adım öne çıkmıştır. Bu durum ise 2010 yılının Aralık ayında patlak veren Arap Baharı’na kadar sürmüştür. Arap Baharı bölgenin politik yapısı üzerinde tarihi bir değişim olarak not düşülmüştür. Neticede ülkenin uluslararası imajı değişti. Katar artık uzlaştırıcı bir arabulucudan ziyade aktif bir destekçi olarak görülmeye başladı.

Libya Lideri Albay Muammer Kaddafi'ye karşı NATO öncülüğünde kurulan uluslararası koalisyon bünyesinde, Nisan 2011'deki askeri operasyonlara katılan Katar, Arap Birliği üyelerine Suriye'de akan kanın durdurulması için ülkeye asker gönderme çağrısında bulundu.

Arap Baharı ve Katar'ın buradaki istikrarlı duruşu, yanı sıra Körfez İşbirliği Konseyi gibi uluslararası ve bölgesel güçlerin tutumu, Katar dış politikasında, dönemin siyasi iktidarının sahip olduğu vizyon ile uyumlu, yeni bir aşamaya geçilmesi için fırsat sundu.
Bölgede Arap Baharı'nın etkisiyle değişen siyasi iklim ve bölünen jeopolitik yapılar, Katar'ın "etkile ve söz geçir" politikasının ciddi bir başarı elde etmesini sağladı. Öyle görünüyor ki, Doha'nın dış siyasetindeki bu kayda değer değişim, ülkenin bağımsız karar alma ve bölgedeki diğer ülkelerle aynı kulvarda performans gösterme kabiliyeti konusunda kendisine duyduğu güveni yansıtmakta.

“Akıllı Güç” Kavramına Evriliş

SeyhTamim Bin Hamad Es Sami göreve geldikten sonra, Katar’ın diplomasisi özellikle Mısır, Irak ve Suriye’de yaşanan son değişiklikler ile önemli ölçüde değişti. Ülkenin dış siyaset araçları, yumuşak güç yanında akıllı gücün kavramsallaştırılması bağlamında dikkate değer bir gelişim gösterdi. Katar yönetimi, bu gelişmeler çerçevesinde ülke politikalarını değişen öncüllere de göz önünde bulundurarak tekrar gözden geçirdi.

Katar'ın diplomatik adımları, ülkenin eski duruşuna kıyasla biraz daha sessizdi ki, bunun sebeplerini da genç Emir'in bir yandan ülkenin dış politikasını hem yumuşak hem de sert güç yaklaşımlarını bir araya getirecek biçimde stratejik olarak şekillendirirken, diğer yandan da Katar dış siyasetine zemin oluşturan anayasal ilkeleri korumaya devam etme arzusunda bulabiliriz.

Yeni Katar yönetiminin, özellikle de yaptığı işlerden çok da hoşnut olmayan batının ve batı medyasının hedefi haline gelmişken, iç işlerine daha çok önem verdiğini kolayca söyleyebiliriz.

Bu noktada Katarlı yetkililerin, ülkede çalışan yabancıların haklarına dair sorun ve eksiklikler olduğunu inkar etmediğinin altını çizmekte fayda var. Devletin ilgili birimleri, bu sorunların çözümüne yönelik yasa çalışmalarına başladı. Zira Katar, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini 2030 yılına kadar hayata geçirmeyi amaçlıyor. Öte yandan, ülke, 2015 Dünya Hentbol Şampiyonası ve 2022 FIFA Dünya Kupası başta olmak üzere, önemli uluslararası spor turnuvalarına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad El Tani, son dönemde katıldığı uluslararası forumlarda, savaşa değil, barışçıl yöntemlere dayalı "önleyici diplomasi" ve diyalog kültürü çağrısında bulundu.”

Katarlı karar mercileri, mümkün olduğunca tüm taraflarla diyalog içinde olunması ve hiçbir grubun siyaset sahnesi dışında bırakılmamasını öngören bir politika benimsemiş durumda. Bu tutum, siyasal İslamcı hareketlere cephe almayı tercih eden bazı komşu ülkelerin yaklaşımıyla çelişince, KİK içinde anlaşmazlıklar çıktı ve Mart 2014'te üç üye ülke (Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri) Doha Büyükelçilerini geri çekti.

Şüphesiz ki, bu, Şeyh Tamim’ in görevdeki ilk yıllarında karşı karşıya kaldığı en büyük sorundu. KİK içi ilişkiler tarihinde benzeri görülmemiş bu kriz, Katar'ın müstakil siyasi kararlar alma ve diğer bölge ülkelerine karşı düşmanca bir tutum içine girmeden bağımsız stratejisini sürdürme becerisini öne çıkardı.

Katar tarafının tepkisi, Doha'nın esnekliği ve krizin üstesinden gelme konusundaki istekliliğini gösteriyordu ki, Emir'in Eylül 2014'te Almanya ve BM’de yaptığı konuşmalar ve CNN'e verdiği röportaj da bunu iyice pekiştirir nitelikteydi. Yaşanan bu olayları incelediğimizde, Katar dış politikasının eski ve yeni özelliklerini görebiliyor; Doha diplomasisinin, anayasada belirtilen temel ilkelerden ödün verilmeden koşullara uyumlu hale getirildiğini anlıyoruz.

Arabuluculuk ilkesi, bu politikanın en önemli özelliklerinden biri olarak yerini korurken, Doha da bölgesel ve uluslararası çatışmaların çözümünde bir modele dönüşerek adeta "Maşrık'ınCenevresi" olmaya aday duruma geliyor.

Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad Es Sami, son dönemde katıldığı uluslararası forumlarda, savaşa değil, barışçıl yöntemlere dayalı "önleyici diplomasi" ve diyalog kültürü çağrısında bulunarak, aşamalı bir reform sürecini hayata geçirmeye çalışan hükümetlere yönelik desteğini ifade etti. Eldeki tüm işaretler, Doha'nın, dış politikasının temel unsurlarını değiştirmeden, Arap Baharı sonrasına kıyasla daha esnek yaklaşımlar üzerinde durmak istediğini gösteriyor.

Bu noktada, Katarlı karar mercilerinin, Arap uluslarının özgürlük ve onurlu bir yaşam talep etme ve otoriter rejimlerin despotluğu ile bu despotluğun doğurduğu cihatçı örgüt terörü arasında bir seçim yapmaya mecbur kalmadan iyi bir hayat sürme hakkını aynı kararlılıkla desteklediğini de aklımızın bir köşesine not etmemiz gerekiyor



ALJAZEERA'DE YER ALAN BU MAKALE SELMAN YALVAÇ TARINDAN TİMETURK İÇİN TERCÜME EDİLMİŞTİR



Haber Ara