Dolar

32,5766

Euro

35,0001

Altın

2.459,65

Bist

9.897,85

İsrail özür dilerse ne değişir?

Şahin Alpay bugünkü yazısında 'İsrail, Mavi Marmara'da öldürülenlerle ilgili olarak özür dilese, ailelere tazminat ödese ve Gazze'nin ablukasına son verse, ne değişir?' sorusuna cevap arıyor...

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-05 08:12:50

İsrail özür dilerse ne değişir?
Ya İsrail şartları kabul ederse?

Son günlerde gerek dünyada, gerekse Türkiye'de o kadar öğretici, ibret verici olaylara ve beyanlara tanık oluyoruz ki, bunlar üzerine bir yazı yazmaktan kendimi alamıyorum. Unutamayacağım bir olay şu: Britanya'nın bütün dünyada okunan, ciddiye alınan The Economist dergisi 22 Ekim günü bir "Özür" yayımladı. Özetle şöyle deniyordu:

"Geçen hafta yayımladığımız bir haberde, Tunus'un Nahda partisi lideri Raşit Gannuşi'nin çokeşliliği yasaklayan kanuna karşı çıktığını; bütün yasaların Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'ne dayanmasını savunduğu için ülkenin önde gelen bir feministi olan Raca bin Salama'yı idamla tehdit ettiğini yazdık. Bunların hiçbiri doğru değildir. Gannuşi'ye sonsuz özür diliyoruz..." Burada öğretici olan şu: Batı'da İslam ülkeleri ve özellikle de İslami akımlarla ilgili önyargıların maalesef ne büyük yalanlara kadar uzanabildiği... Ve derginin yalan yazdığında hiç değilse özür dilemeyi bildiği.

Geçen hafta yapılan uluslararası "İstanbul Forum" toplantısını kısmen, "Türkiye ve İsrail nereye?" başlıklı paneli ise tümüyle izleme fırsatı buldum. Panelin İsrailli konuşmacısı Oded Eran, şu (cevabı içinde gizli) çok zekice soruyu sordu: "İsrail, Mavi Marmara'da öldürülenlerle ilgili olarak özür dilese, ailelere tazminat ödese ve Gazze'nin ablukasına son verse, Türkiye-İsrail ilişkileri normalleşir mi?" Şunu demek istiyordu: Hiçbir şey değişmez... İsrail'de Filistinlilerle barış yapmaya kararlı bir yönetim işbaşına gelmedikçe Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi mümkün görünmüyor; İsrail'de böyle bir yönetimin işbaşına gelmesi ise söz konusu değil.

Yorgo Papandreu başkanlığındaki PASOK hükümeti savunma bakanının, hükümete kafa tutan ordu komutanlarını azletmesi ibretlik bir davranıştı. Aynı hükümetin AB'nin Yunanistan'ı borç batağından kurtarmak için, ülkenin borçlarının yarısını silmeyi de içeren paketini referanduma götürme kararı çok şaşırttı. Papandreu, sonradan vazgeçtiyse de bence çok haklıydı. Paketin "Yunanistan'ın bağımsızlığına indirilmiş bir darbe" olduğunu söyleyen muhaliflerine şunu diyordu: Hep birlikte karar verelim, AB ile yola para birliği içinde mi, yoksa dışında mı devam edeceğiz. AB Komisyonu'nun Papandreu'ya "para birliğinden çıkan, AB'den de çıkar" demesini anlamak mümkün değil.

Unesco teşkilatı 31 Ekim'de aldığı kararla Filistin'i 195. üye kabul etti. Teşkilatın 107 üyesi lehte, 52 üyesi çekimser, 14 üyesi aleyhte oy kullandı. Avrupa Birliği'nin birlik olmaktan ne denli uzak olduğu bir kez daha görüldü: Fransa ve Belçika hariç (maalesef İsveç dahil) AB üyeleri ABD ve İsrail'in kuyruğuna takılarak Filistin'in üyeliğine destek vermediler. ABD ve İsrail Unesco'ya yaptıkları (bütçenin dörtte birine varan) mali katkıyı kesti; İsrail de, işgal altında tuttuğu Filistin topraklarındaki yerleşimlere hız verme, Filistin Yönetimi adına topladığı vergilere el koyma kararı aldı.

Geçen hafta Nepal'de hükümet, 1996-2006 yılları arasında silahlı bir ayaklanma yürüten, sonra silah bırakıp meşru siyaset yapmaya karar veren Nepal Birleşik Komünist Partisi'nin gerillalarının orduya dahil edilmesi kararı aldı. ("Darısı başımıza!" demekten kendimi alamadım.) Bilindiği gibi geçen 29 Ağustos'tan bu yana Nepal'in başbakanı söz konusu Maoist partinin lideri.

Sayın Başbakan son Almanya ziyaretinde "asimilasyon (kültürel eritme) insanlık suçudur" görüşünü tekrarladı. Ben bunu asimilasyonun Türkiye'de de insanlık suçu olarak kabul edilmesine bir hazırlık olarak anlıyorum. Acaba çok mu iyi niyetliyim?.. Sayın Başbakan, Fransa yolunda da gazetecilere "KCK'ya sahip çıkan, kendisini gözden geçirsin" demiş. Benim kanaatim, asıl KCK'lı olanla olmayanı birbirine karıştıranlar kendilerini gözden geçirmeli.

NOT: Okurlarımın Kurban Bayramı'nı kutluyorum. 15 Kasım'da yeniden buluşmak umuduyla yazılarıma bir hafta ara veriyorum.

Haber Ara