Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

Erik Hazretleri

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-05 20:18:11

Erik Hazretleri
Erik Hazretleri

                     ERHAN GENÇ
 
İlkin gündemin yoğunluğuna eğlence olsun kabilinden yapılan haberlerle aklımıza gelir aylardır unuttuğumuz erik. Kışın ortasıdır, kameranın önünde sadece muhabir vardır. Şeffaf bir pakette üç tane eriği bir araya getirir ve beylik cümlesini söylemeden edemez: “Erik altınla yarışıyor!”
Bu sırada tezgâhı daha geniş açıdan alan kameraman kadraja bir kişinin daha girmesiyle sabitler kamerasını. Bu kişi bir erkektir. Hem de baba adayı bir erkek. Bir kurban gibi boynunu mikrofona uzatır ve aşeren eşine aldığı bir avuç eriğe aylık maaşının bilemem kaçta kaçını verdiğini söyler. Biraz gurur biraz da buruklukla. İşte o gün başlar erik hazretlerinin kısa süren saltanatı.
Erik hazretleri nisan başlarına kadar burnundan kıl aldırmaz, astığı astık kestiği kestik bir padişahtır. Değil alıp tadına bakmak, yanına yaklaşamazsınız. Yakınında bulunmak şöyle dursun kendine dokundurtmaz bile; ateş pahasıdır. Dedikleri kadar vardır hani, altınla yarışıyordur.
Yeşili de tam oturmamış, tonunu henüz bulamamıştır sanki. Çekirdeği sertleşmemiş erik hazretleri, ısıranı erkenden toplandığına pişman eder. Siz ne kadar ortasındaki acı kısma dokunmadan çevresini ısırmaya çalışsanız da mutlaka patlatırsınız olmamış çekirdeğini. O zaman bir acı tat verir ki ağza, ne erik tadını alırsınız ne de ağzınızın tadı kalır. Acılığı değme ebucehil kavunlarına taş çıkartır.
Eriğin rengini de, tadını da, hacmini de derleyip toparlayan zaman, fiyatını da peyderpey düşürür. Borsada olsa yatırımcısı için “bile bile lades” deyimi rahatlıkla kullanılabilir. Zira herkes bilir bu düşüşü ve herkes bunu bekler aslında. Günden güne, eriyip azalan buz gibi, önce üç yüzlerden, yüzlere; sonra yüzlerden otuzlara yirmilere kadar düşer. Eriğin kilosu beş liraya düştü mü bilin ki artık bahar gelmiştir. Bahar cemrelerin birbiri ardınca düşmesiyle, martı kapıdan uğurlamakla değil, eriğin beş liraya inmesiyle gelir aslında.
Çoluk çocuk erik yemeğe işte bu zaman başlar zira. Çocukların cepleri avuç avuç yemyeşil eriklerle dolup taşmadıkça bahar gelmiş mi sayılır Allah aşkına. Ceplerinde cephane misali taşıdıkları eriklerden birinin çekirdeğini üfürürken diğerini ağzına atmadıktan, çok yedikleri için mideleri bozulmadıktan sonra çocuklar için bahar gelmiş sayılmaz a dostlar.
Yalnızca minikler için mi? Büyükler için de vaziyet çok başka değildir. Yeşilini izlemeye doyum olmayan can eriklerini kütürdetmeden, ekşiliğine tuz banmadan bahar mı gelir Allahınınızı severseniz. Bahar geldiği atletli mangalcılardan değil tezgahları şenlendiren rengiyle erikten ve ağzının suyu akan erikçilerden anlaşılır biraz da.
Erik, makamına el etek öpülerek girilen padişahlıktan, seçim kaybedip halkına arasına mecburen karışan belediye başkanı durumuna düşer kısa zamanda. Bu vakitlerde eriği yediniz yediniz, yemediniz intikamını almakta gecikmez. Halk arasına karışan sabık belediye başkanına benzettiğimiz eriğin düşüşü aynı hızla devam edecek, pazarlardaki dilenciler mesabesine düşünce de pazarcı tezgâhlarındaki eriklere bir yahut iki liralık etiketler takılacaktır. Bu etiketleri gördüğünüzde artık erikten uzaklaşmalısınız. Eriğin rengini sarartıp kızartan mevsim, tadını da şekerlendirmiştir. Ne ekşiliği kalmıştır ne kütürtüsü. Bundan sonra tuzlara da bulasanız can erik tadını alamazsınız. Erik efendinin bu seneki salâsıdır bu.
Şu günlerde eriğin, değerli taşlarla müzeyyen padişah kaftanını çıkarıp halkın arasına karışması yakındır. Hatta kesekâğıdına zarflanmış erikleri birkaç seyyar satıcıda gördüm bile. Alıp yenecek kadar değildi ama el de yakmıyordu en azından, uzaktan bakılacak kadar olmuşlardı. Biraz daha beklemek faydadan uzak değildir.
Siz siz olun erik dilenciliğe düşmeden ne kadar yiyorsanız yiyin. Yoksa erikşinaslar için bir dahaki seneyi beklemek pek de kolay olmayacaktır. 

Haber Ara