Hiç olmayacak bir yerde, Yeni Zelanda'nın ismi İsaKilisesi anlamına gelen Christchurch isimli küçük bir kasabasında iki camiye Cuma vaktinde hunharca bir terör eylemi gerçekleştirildi, 49 masum Müslüman barbarca katledildi!
Teröristin, katliamı gerçekleştirirken kayda aldığı görüntüler, insanın kanını dondurucu görüntüler!
ALÇAKLIĞIN BİR TARİHİ VAR!
Savunmasız insanları katletmek, masum Müslümanlara camide kitlesel katliam yapmak sadece barbarca değil, alçakça, korkakça ve kalleşçe bir eylemdir.
Bu vahşet, emperyalist Batı'nın tarihinin ve karakterinin özeti gibidir.
Modern Batı uygarlığı tarihi yalnızca bilimsel devrimler, siyasî devrimler, iktisadî devrimler tarihinden ibaret değildir; sömürgecilik ve emperyalizm gibi barbarlıklar tarihidir aynı zamanda.
Modernlerin gerçekleştirdikleri anlamda bilimsel devrimler, aydınlanma devrimleri, siyasi ve iktisadî devrimler de bir tür barbarlık biçimidir: Bu devrimlerin hepsi, modernlerin doğaya hâkim olmalarıyla ama aynı zamanda da araçların amaçları yutmasıyla, insanın araçların kölesine dönüşmesiyle sonuçlandı.
Gelinen noktada, modern Batı uygarlığı Tanrı'ya bir saldırı, tabiata bir saldırı, insana bir saldırı ve medeniyetlere bir saldırı olarak tezahür etti. Bu saldırılar insanlığı ontolojik yokoluş felâketinin eşiğine sürükleyen felsefî bir barbarlaşmanın yaşandığını gösteriyor bize.
Tanrı'ya, tabiata, insana ve insanlığın medeniyet birikimine barbarca saldıranların, kitlesel katliamlara yol açacak barbarlıklara imza atmaları kaçınılmaz olacaktı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, yaşanan barbarlığın boyutlarını ele vermeye yetiyor.
Yeni Zelanda'da olmasa bile bu türden kitlesel katliamların gerçekleştirilebileceği terör eylemleri bekleniyordu. En azından ben bekliyordum, diyeyim. Hatta Batılı güçler arasında (ABD ile AB ülkeleri arasında) yaşanan güç savaşları, Çin-ABD güç savaşı gibi küresel gerginliklerin hem dünyayı ekonomik sorunların eşiğine fırlattığı hem de yeni kaosların beklendiği bir ortamda Müslümanlara karşı kitlesel katliamların artarak süreceğini düşünüyorum.
SİLAH, TÜRKİYE'YE NİÇİN DOĞRULTULDU?
Yeni Zelanda'daki terör eylemine gelecek olursak...
Bu terör eyleminin rastgele, münferit bir eylem değil, iyi planlanmış, istihbarat örgütlerinin işi bir eylem olduğu anlaşılıyor. O yüzden bu terör eyleminin Türkiye'yi hedef alan boyutları aslâ tesadüfî olamaz.
Yeni Zelanda'da kurşun masum Müslümanlara sıkıldı ama silah Türkiye'ye doğrultuldu!
Bunu göremeyen ya salaktır ya da asalak!
Teröristin silahlarına yazdığı mesajlara iyi bakın, göreceksiniz bunu!
Yeni Zelanda'daki katliamda Haçlı ruhu hortladı -kelimenin tam anlamıyla!
Teröristin yayınladığı bildiride yer alan bizimle ilgili şu cümleler bunun ürpertici göstergeleri:
“İstanbul yeniden Hıristiyan şehri olacak. Ayasofya minarelerden temizlenecek.”
Dahası, bildiride Erdoğan'dan ve Türkiye'den de tehditler savurarak sözediliyor olması çok manidar!
Silahın üzerinde “Türk Yiyici” (Turkofagos) yazıyor.
Şarjörlerden birinin üzerinde, II. Viyana Kuşatması'nın tarihi, 1683, var.
Diğerlerinde ise, Murad Hüdavendigâr'ı şehit eden Sırp Miloş Obiliç'in ismi yazıyor Kiril alfabesiyle.
Terörist, Sırpça şarkı dinliyor. Çetnik şarkısı bu. Şarkıda şöyle deniyor: Karaciç, Sırplarına yol göster, kimseden korkmadıkları görülsün. Dikkat edin Ustaşa'lar (Hırvatlar), dikkat edin Türkler!”
Teröristin yazdığı isimler şunlar: Miloş Obiliç, Marko Popoviç, Stefan Lazar, Bajo Pivljanin, Novak Vujosevic, Serban Kantakuzin, Edvard Kodrington, Marko Bragadin...
Hepsinin ortak yanı, Osmanlı'ya karşı mücadele etmiş olmaları.
İstanbul'un fethini unutmadılar!
Ayasofya'yı unutmadılar!
Osmanlı'yı unutmadılar!
Ya biz?
Kim olduğumuzu çoktan unuttuk bile!
Bütün dünyada İslâm düşmanları Müslüman'a “Türk” diyor ve intikamını böyle alıyor. Sen unutsan da Türk olduğunu düşman unutmaz.
Türkler, müslüman olduktan sonra hem İslâm tarihinin kaderini değiştirdiler hem de dünya tarihinin akışını değiştirdiler. Dünyaya adaletin, hakkaniyetin, hakkın, hukukun, barış içinde bir arada yaşamanın, medeniyetin ne demek olduğunu öğrettiler.
O yüzden Türkiye, dünyanın ruhu, mazlumların umudu, zorbaların kabusu oldu.
Bunu bizden de çok iyi biliyor Batılı emperyalistler ve barbar çocukları! O yüzden Türkiye'yi dize getiremedikleri (İslâm'dan, İslâmî medeniyet iddialarından uzaklaştıramadıkları) sürece, zorba düzenlerinin sürmeyeceğinin farkındalar.