Türkiye, en büyük tarihî dönüşümlerinden birini yaşıyor: Bir yandan ürpertici sefih bir sekülerleşme / dünyevîleşme süreci bütün kesimlere hızla sirayet ediyor... İslâmî duyarlıklarımızı aşındırıyor, aidiyet biçimlerimizi, değerlerimizi, anlam haritalarımızı buharlaştırıyor...
Özal'la birlikte başlayan ve sürgit tırmanan neo-liberalizm süreci, toplumun altını oyuyor...
Bu sefih sekülerleşme, dünyevîleşme sürecini ise, özellikle Amerika'da üretilen pespaye, ruhsuz, pagan popüler kültür ile hakikat fikrini yok eden, insanı insanaltı bir varlığa dönüştüren, dünyayı orman kanunlarının hükümfermâ olduğu yeni, ayartıcı barbarlık biçimlerinin eşiğine sürükleyen her şeyi izafileştirici, insanı korunaksız hâle getirici postmodern kültürün küre ölçeğinde hızla yaygınlaşması, dolayısıyla bütün insanlığın kültürü hâline gelmesi de tetikliyor süratle...
Öte yandan bu değerleri çözücü, her şeyi çürütücü sekülerleşme, oportünizm ve konformizm biçimlerine karşı, özelde Anadolu'da, genelde ülke genelinde gözle görülür bir tedirginlik ve direniş de gözlemleniyor.
ANADOLU DİRENİYOR... YOL FENERLERİ'Nİ ARIYOR...
Son bir hafta içinde mini bir Anadolu turu yaptım: Aksaray, Çankırı, Erzincan ve Konya'da art arda konferanslar verdim.
Gördüğüm manzara, bir kez daha umudumu tazeledi: Anadolu'da yetenekli gençler var. Bir şeyler yapmak için çırpınıp duruyorlar. Zaman zaman çok güzel işler yapıyorlar ama çoğu zaman bocalıyorlar.
Bir şeyler yapmak istiyorlar ama ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını, ülkenin eşiğine sürüklendiği sefih sekülerleşme sürecinin İslâmî duyarlıkları hızla aşındırma tehlikesinin önüne nasıl geçilebileceğini bilemiyorlar; yol fenerlerini arıyorlar.
Ama yol feneri olabilecek insanları bulamıyorlar...
Buna rağmen direniyorlar; dalga-kırmak için mücadele ediyorlar...
AKSARAY'DAN ÇANKIRI'YA, ERZİNCAN'DAN KONYA'YA GAYRETLİ GENÇLERİN DİRENİŞİ VE GELİŞİ...
Sözgelişi Aksaray'da “irfan mektebi” gençliği olarak isimlendirilen güzel bir oluşum başlatan bir grup genç arkadaşla muhabbet ettik; her kesimden, her cemaatten, her siyasî oluşumdan gençler var bu oluşumun içinde; kendilerine göre programlar yapıyorlar; bendenizin geçen yıl yayımlamaya başladığım 100 Okuma Listesi'ni okuyor ve kendi aralarında mütalaa ediyorlar...
Aksaray'a Kitap Fuarı'nda gitmiştim; böylesine dertli gençlerle karşılaşınca sevindim.
Aksaray'dan sonra Çankırı'ya geçtim.
Çankırı'da, dertli, yürekli, gençlerin elinden tutan, önlerini açan, her tür desteği sağlayan Çankırı Belediye Başkanı İrfan Bey'in yüreklendirmesi ve GençMemursen Başkanı Mehmet Akif Demirelli kardeşimin öncülüğünde, harıl harıl okumalar yapıyor genç arkadaşlar.
Okuyor, yazıyor, oluş ve fikir çilesi çekiyorlar...
Dergiler çıkarıyor, ortak okuma programları düzenliyor, müşterek bir rüyayı birlikte büyütüyorlar coşkuyla...
Çankırı'dan sonra Erzincan'da aldım soluğu. İlahiyat Dekanı Mustafa Alıcı Hoca, gençlerle ilgileniyor, heyecanı, birikimi ve dinamizmiyle onların ellerinden tutuyor. Erzincan'da, üniversitenin girişimiyle dikkatle dinlenen, bitmesin istenen bir konferans verdim. Erzincan'da üniversitedeki genç arkadaşları sevdim.
Erzincan'da bir de Yakup Mete kardeşimin “Ucuz Roman Kitabevi”nin açılışını yaptık: Erzincan'da ilk kez bu kadar zengin içerikli bir kitabevi açılmış oldu. Üniversitedeki hoca ve öğrenci arkadaşlar başta olmak üzere, bütün genç arkadaşlara, bu kitabevini gerçek üniversite olarak görmelerini, kitabevinden hakkıyla beslenmelerini tavsiye ediyorum.
Son olarak Konya'daydım. Konya'nın çalışkan ve özgün projelere imza atan İl Kültür Müdürü Abdüssettar Bey, güzel bir festivale imza attı bu yıl da: Sufisinema başlığıyla paneller, film gösterimleri, konferanslar düzenledi: Festivale ülkemizden ve dünyanın belli başlı ülkelerinden film yönetmenleri, eleştirmenleri ve fikir adamları katıldı.
Bendeniz de, Sadık Yalsızuçanlar kardeşimin başkanlık ettiği, Nazif Tunç, Nurullah Koltaş ve Enver Gülşen kardeşimin katıldığı bir panelde bir medeniyet meselesi olarak sinemayı ve nasıl özgün bir film dili geliştirebileceğimiz meselesini anlattım.
Konya'ya yaraşır bir festival oldu. Bir ilkti. Her yıl devam ettirileceğini söyledi Abdüssettar Bey.
ANADOLU, UMUDUMU TAZELEDİ...
Anadolu, popüler kültürün sığlığına ve yüzeyselliğine teslim bayrağı çekmeyecek, direnecek: Fokur fokur kaynıyor çünkü... Kozasını örüyor çileyle ve yılmadan...
Eğer önümüzdeki süreçte eğitim, kültür, sanat, fikir, gençlik, şehircilik ve medyada devrim yapamazsak, bu sefih seküler popüler kültür ve nihilizmin yapıtaşlarını döşeyen pagan postmodern kültür bizi yutabilir...
Ama Anadolu yüreğiyle ve beyniyle direniyor...
Anadolu'ya her açılışımda taze heyecan devşiriyorum, umudumu yeniliyorum.