Biz onu ya sinirli bir üvey baba olarak izledik ya da acımasız bir düşman... Beyaz ekranda göz göze geldiğimiz bakışları hep sertti, kötü adam Erol Taş'ın. Oysa onun hiç bilinmeyen bir yönü vardı. İlk eşini kaybettikten sonra bir süre üç çocuğu Güler, Gönül ve Metin'e hep annelik hem babalık yaptı. 1/6 Birlikte kahveden iki sokak ilerde olan, “Şadırvan Çıkmazı”ndaki Erol Taş'ın evine doğru yürüyorduk. İşte o zaman Erol Taş birdenbire durdu. Üstü başı kir-pas içinde, durmadan ağlayan bir çocuğa gözü ilişmişti. “Neden ağlıyorsun yavrum?” derken çocuğun kirli yanaklarını iri elleri ile okşuyordu. 2/6 Erol Taş çocukları eskiden de severdi. Fakat o kara gününden sonra, bütün çocuklar onun kendi öz çocuğu olmuştu sanki... Evin kapısından içeri girdiğimizde, çocuk sesleri kulaklarımızı doldurdu... Erol, “Çocuklar daha hiç bir şey bilmiyorlar. Annelerini hastanede sanıyorlar.” dedi. Erol Taş'ın üç çocuğu var: Güler, Gönül ve Metin. Güler ile Gönül 6 yaşında ikiz kardeş. Bu yıl okula başladılar. Metin ise 3 yaşının içinde. 3/6 Çocuklar babalarını görünce sevindiler. Fakat, bizleri tanıyamamışlardı. Erol Taş “Bir dakika, benim çamaşır suyu kaynamış olmalı.” diyerek yanımızdan ayrıldı. 18 Ağustos 1965, Erol Taş için unutamayacağı kara günlerden biri olmuştu. Vakit akşam üzeri... Odadan çıkan hemşire, hastane koridorlarında dolaşan adama başıyla işaret ediyor “Erol Bey gelir misiniz?” Erol Taş odadan içeri giriyor. Uzun seneler aynı yastığa baş koyduğu karısı, kurtulamadığı amansız hastalığın pençesinde hayata gözlerini kapıyor... Ve artık Erol, çocuklarının hem babası, hem de annesi oluyor. 4/6 Küçük Metin ağlamaya başlamıştı. “Baba karnım acıktı.” diye sesini duyurmaya çalışıyordu. Erol Taş bir taraftan masayı hazırlarken, “Çamaşır ve banyo günleri hep böyle oluyor. Yemek saati gecikiyor.” diyordu. Masa hazırdı. Çocuklar masanın etrafında yerlerini aldılar. Erol çocukların tabaklarını hazırladı. Hep beraber oturup yemeye koyuldular. Gönül: “Babacığım makarna çok güzel olmuş. Hep bize bundan pişir emi?” diyordu. Erol da “Her gün makarna olur mu kızım. Sonra bıkarsın. Bugün kolayıma geldi. Onun için makarna pişirdim.” diyordu. Yemekten kalktılar. Erol çabucak bulaşıkları yıkadı. “Hadi bakalım şimdi uykuya.” dedi. Çocuklar, önce nazlandılar. Fakat Erol kalktıkları zaman onları otomobille çocuk bahçesine götürmeyi vaat edince itiraz etmediler. Erol Taş'ın çamaşır yıkaması da uzun sürmedi. Bir taraftan yıkadığı çamaşırları sıkarken, “Ben de kirlilerin çok fazla olduğunu sanıyordum.” diyordu. Bu arada öğlen uykusundan uyanan Metin'in sesi duyuldu. Gönül ve Güler de uyanmışlardı. Artık parktaki çocuk bahçesine gidebilirlerdi. Dört kişilik “Taş” ailesi Mercedes arabalarındaki yerlerini aldılar. Ve çocuklar gözlerini açıp kapayıncaya kadar kendilerini Gülhane Parkı'nda buldular. Önce hayvanat bahçesi gezildi, sonra çocuk bahçesindeki salıncakta sallandılar, kaydılar, eğlendiler, eğlendiler... 5/6 Taş duvarın önündeki ağlayan çocuğa üzülen Erol, çocuklarının yanında daima neşeli olmaya çalışıyordu Bugüne kadar çeşitli yarışmalarda 7 defa mükafatalmıştı. Ve en iyi karakter oyuncusu olarak gösteriliyordu... Fakat onun şöhretle parada pulda gözü yoktu... Çocuklarından başka hiç bir şeye aldırış etmiyordu. Zaman zaman boşluğa dalan gözlerinde üzüntü bulutlarını görmek mümkündü. 6/6