Allah'a inanmakla beraber Hz. Muhammed'in O'nun peygamberi olduğuna ilâhi emir ve yasakların insanlar arasında uygulanmasının lüzumuna inanmak gerekiyor. Yine, âmentü esasları dediğimiz imanın şartlarına, yani Allah'ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kadere, hayır ve şer her şeyin Allah'ın dilemesi ve yaratmasıyla olduğuna inanmak icab ediyor. Hatta bunlar da yeterli olmayıp; bunlarla beraber Kur'an ve mütevâtir hadislerle bildirilen ve halkın, derin bir tefekkür ve muhâkemeye ihtiyaç duymadan bilebileceği dînî hükümlere de inanmak ve uygulanmasını istemek zarûreti vardır. Meselâ, 5 vakit namazın farz olduğuna, rekatlarının belli sayıda olduğuna, Ramazan orucunun, zekâtın, gücü yetene hac etmenin farz olduğuna; haksız yere insan öldürmenin, şarap içmenin, anne ve babaya asî olmanın, hırsızlık ve zina etmenin faiz ve yetim malı yemenin vb. haram olduğuna inanmak şarttır...
İman bir bütün olup bölünme kabul etmediğinden, Mü'min sayılabilmek için bütün bu saydıklarımıza topluca ve her birine ayrı ayrı inanma ve yeryüzünde bu hükümlerle hükmetmenin gereğini kabul etme mecburiyeti vardır. Bu, inanılması zarûrî hususlardan birinin inkârı, tamamını inkâr sayılmaktadır ve kâfir olmaya sebeptir. Hiç kimseye, imân konuları arasında bazılarına inanmak ve bazılarını reddetmek hakkı tanınmamıştır. ‘Biz bazılarına inanırız, bazılarına inanmayız' demek küfürdür. (el-Bakara, 2/85; en-Nisâ, 4/150-151).
Âmentü esaslarının mânâ ve mahiyeti hakkında özetle şunları söylememiz mümkündür:
1) Allah'a inanmanın mânâsı şudur; Allah'ın var olduğuna, birliğine, eşi, dengi, benzeri olmadığına; yegâne yaratıcı olduğuna; O'ndan başka bir ilâh bulunmadığına; Allah'ın Kur'ân'da bildirilen yüce sıfatlarına, her türlü kemâl sıfatlarla muttasıf her türlü eksikliklerden uzak olduğuna; oğlu, kızı bulunmadığına; hiçbir şeye muhtaç olmadığına vb. inanmak.
2) Allah'ın gözle görülmeyen nurânî ve ruhânî yaratıkları olan meleklerin varlığına inanmak.
3) Allah'ın, insanlar arasından, kendisiyle kulları arasında elçilik yapan peygamberler seçtiğine ve bunlardan ismi Kur'an'da bildirilenlerin tek tek peygamberliğine inanmak.
4) Allah'ın, peygamberlerden bazılarına kitaplar indirdiğine, bunlardan özellikle Hz. Muhammed (s.a.v)'e indirilen Kur'an'a ve Kur'an'da zikredildiği üzere Hz. Musâ'ya indirilen Tevrat'a, Hz. Dâvûd'a indirilen Zebur'a, Hz. İsâ'ya indirilen İncil'e inanmak.
5) Ahiret gününe, kıyametin kopacağına, dünya hayatının son bulacağına, herkesin öleceğine ve tekrar diriltileceğine; hesaba, Sırata, Mizâna, Cennet'e, Cehennem'e vb. inanmak.
6) Kadere, hayır ve şer her şeyin Allah'ın dilemesi ve yaratmasıyla olduğuna inanmak gerekmektedir.
Mü'min sayılabilmek için bunlara toptan inanma gereği olduğu gibi, her birine ayrı ayrı inanmak da zarurîdir. Bunlardan birini inkâr, tamamını inkâr sayıldığından, küfürdür. Zira imanda bölünme olmaz.
Mü'min sayılabilmek için sadece Allah'a inanmak yetmiyor. Allah'a inanmakla beraber Hz. Muhammed'in O'nun peygamberi olduğuna, ilâhi emir ve yasakların insanlar arasında uygulanmasının lüzumuna inanmak da gerekiyor.