Dolar

42,8122

Euro

50,3708

Altın

6.103,26

Bist

11.311,06

Hasan Bülent Kahraman: Erdoğan Kemalist çizgiye geldi

Hasan Bülent Kahraman, 'Demirel CHP'li olarak öldü, Erdoğan Kemalist çizgiye geldi' yorumunda bulundu...

10 Yıl Önce Güncellendi

2016-10-07 09:44:00

Hasan Bülent Kahraman: Erdoğan Kemalist çizgiye geldi

Sabah Gazetesi yazarı Hasan Bülent Kahraman, bugünkü "Lozan: Kemalizmin kayan düzlemi" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başlattığı Lozan tartışmalarını ele aldı. Kahraman, "Süleyman Demirel daha 'İnönücü' bir çizgiye kaydı (CHP'li olarak öldü). Erdoğan şimdi daha Kemalist bir çizgiye geldi. Ama Kemalistler de başka bir noktaya vardılar. Ulusalcı, Attila İlhan, Doğu Perinçek gibi Kemalistlerin alabildiğine sert eleştirdiği o 'İnönücü' görüşü benimsediler" dedi.

İşte Hasan Bülent Kahraman'ın yazısı:

Gelelim Lozan tartışmalarının muhassalasına.

Tüm bu sorgulamaların özeti olan görüşümü tekrarlayayım: bu ideolojik bir tartışmadır, elbette öyledir, özü gereği öyledir. İyi ki de öyledir. Bu nedenle Lozan konusu İslamcıları ve Kemalistleri yer yer birbirine yaklaştırır yer yer uzaklaştırır.

İkisi de milliyetçiliğin daha ileri ve katı pozisyonlarında benzeri görüşleri savunur. Daharadikal, sert ve müdahaleci bir tercih içinde bulunanlar Lozan'ı ve Misak-ı Milli'yi yetersizgörür.

Burada ilgimi çeken de Kemalizmin bu türünün yaklaşımıdır. O çevreler zaman içindeAtatürk'ün 'bağımsızlıkçı' ve anti-emperyalist tutumunun yozlaştırıldığını savunur.

O çizgiyi İnönücü olarak nitelendirir. Ama milliyetçi- mukaddesatçı çizgi de aynı düşüncededir.

Erbakan, mesela, 1970'li yıllarda bu görüşteydi. Adını anmazdı ama savunduğu görüşler müfrit Kemalistlerin yaklaşımıydı. Demirel de, yazdım, bir dönem, Musul konusunda benzeri bir görüşü savunuyordu.

İşte ilginç olanı o noktadan ileriye gidilmesidir.

Gene Demirel'i örnek vereyim. Bir zamanlar öne sürdüğü Musul görüşünü daha sonra 'revize' etti. Özal, Körfez savaşına müdahil olmaya kalkıştığında karşı çıktı, Musulkonusunda köprülerin altından çok sular aktığını söyledi. Kardak krizinde aynı mesafelilikle davrandı. Ilımlı Kemalistler bu yaklaşımı benimsediler, savundular.

Öte yandan, 'Türkiye'nin OD'da söz hakkı vardır'ın ötesinde 'olmalıdır' görüşünü savunan 'şedit/ müfrit Kemalistler', gelin görün ki, Erdoğan hükümetinin OD politikasına şiddetle karşı çıktılar. Bırakalım doğruydu yanlıştı tartışmasının ayrıntılarını bir yana. Bu düşünce, yani 'OD'ya müdahil olmamız gerekir' düşüncesi, Hatay ve Montreux konularıyla birlikte ele alındığında, doğru muydu, değil miydi, Kemalizmin cevaplaması gereken bir sorudur.

Ulusalcı Kemalistler, evet, Lozan'da Adalar meselesinin ele alınmamasını eleştirmiş, onu bir oldubitti kabul etmiş, Musul konusunda Kemal Paşa'nın daima hak iddiasında bulunduğunu, İngilizlerin kendisini Şeyh Sait isyanıyla durdurduğunu söylemişlerdi. Ama sonradan İnönücü dedikleri bir çizgiye kayıp bu defa, 'Arap'la çorapla ne işimiz var demişlerdi.'

Oysa bana göre, Erdoğan yönetimi Suriye konusunda tamı tamına Kemalist bir yaklaşımla ilerliyordu. Eleştirecekse bu mantıkla eleştirmesi gerekiyordu.

Şimdi aynı yönetim Lozan'ı Adalar konusunda eleştiriyor. Lozan'ı reddetmiyor. Ama bir görüş öne sürüyor işte ve gördüğüm kadarıyla Kemalist çevreler veryansın ediyor. Ama ortada işte böyle gözden saklanmaz, mertek gibi bir gerçek var. Onu ne yapacağız?

Velhasılı kelam Demirel daha 'İnönücü' bir çizgiye kaydı (CHP'li olarak öldü). Erdoğanşimdi daha Kemalist bir çizgiye geldi. Ama Kemalistler de başka bir noktaya vardılar.Ulusalcı, Attila İlhan, Doğu Perinçek gibi Kemalistlerin alabildiğine sert eleştirdiği o 'İnönücü' görüşü benimsediler.

Oysa Ecevit zamanında Kıbrıs'a müdahale ettiğinde o çıkarmayı Kemalist, anti-emperyalist, yedi düvele kafa tutan (Kemalizmin kendi tanımladığı ana deyim budur) bir hareket olarak nitelendirmişlerdi.

İşte Lozan tartışması budur. Bu kayan düzlemler, değişen görüşler, farklılaşan tutumlar tartışmasıdır.

Bağırıp çağırmadan sakin sakin düşünelim, hepimizin kafası karışık...

A,ÇOKGÜNGÖR
4*Rusya’nın doğalgaz, ABD’nin petrol paylaşımı kavgasına Türkiye ittihad-ı İslam da var deyip bölgeye sahip çıkıyor. Şimdi Atatürkçü muhibbi Sayın Kahraman kavramları karıştırmasın. Özal Ortadoğu’ya açılınca baronsal ve cuntasal çevreler Demirel’e politik destek çıkarak önlemeye çalıştı. Demirel siyasi çıkarı için kabul etti. Bu yüzden 90’lar kaybedildi. Ama 3 Kasım, 1950 çizgisini hem ülkede hem bölgede derinleştirdi. Bu politika aynı zamanda Büyük İsrail’i isteyen Tel-Aviv’i fena bozduğu için Menderes’ten beri her darbe fitnenin arkasında oldu.Ve Kemalist-Atatürkçü çizgiye arka çıktı.
A,ÇOKGÜNGÖR
5* Yalnız şu var. Bu söz Bediüzzaman’ın Kur’an ve Hz. Peygamber’in gaybi müjdesine istinaden bir asır önce, yıkım zamanında söylediği sözün 4-6 yıl içinde gerçekleşmesi söz konusudur: “Şu istikbal inkılâbâtı içinde en gür sedâ İslam'ın sedâsı olacaktır” Bu risaletin tebşiri olduğu için söylenmiş ve günümüzü murad eder. 3 kasım-1 kasım-15 Temmuz bunun miladıdır. Bu sefer Siyonistler-neoconlar-maşaları meczubun cemaati-emperyalistler kaybedecek. Kemalizim de Atatürkçülük de. Ve Sevr-Lozan’ın defteri dürülecek. İnşaallah.
A,ÇOKGÜNGÖR
1* Sayın yazar kavram kargaşası içinde. Ağaçları birbirine benzeyen limon ve portakalları aynı kefeye koymuş. Bir kere istiklal mücadelesi Lozan’da sapmış. Mimarı iki kişidir. Üçüncüsü Lord Gürzon-Naum Haym’dır. Tarihi çizgiyi red edipbatıya katılınmış. Ne zamana kadar 1950’ye kadar. CHP’lilik olan Kemalizm o seçim hezimeti sonrası yeni adı Atatürkçülük olmuş. Buna karşı tarihi çizgi yani milliyetçi-mukaddesatçı çizgi ise dönüş emareleri göstermiş.Hem Menderes, hem Demirel, hem Özal hem de Erdoğan o çizgiye sahip çıkmış. Erbakan ise dindar ulusalcı-milliyetçi idi. O çizgiye muhalifti.
A,ÇOKGÜNGÖR
3*Demirel’in sözüdür:Politikada dün dündür, bugün bugündür. Yani değişkendir. Kemalist çizgi hem Kamal’da hem de İnönü’de esasta aynıdır. Ama şartlara göre bir adım öne iki adım geriye şeklindedir. Redd-i miras esastır. Erdoğan’da Musul-Kıbrıs-Suriye meselesi yeni enerji koridoru ve paylaşımı kavgasına ittihad adına müdahalesidir. Bunun kemalist veya Atatürkçü çizgi ile ne ilgisi olabilir. Biz Lozan’da 4-5 Türkiye genişliğinde toprakları bırakmışız adaları, Musul’u ve Batı Trakya’yı da. Yeter ki küçük de olsa benim olsun zihniyeti. Şimdi ise bölge kaynaklarının yağmalanmasına dur deniyor.
A,ÇOKGÜNGÖR
2*Menderes ile başlayan Ortadoğu’ya dönüş 4 darbeye mal olmuş. Menderes konak sakini diye adlandırdığı bölge milletlerini birleştirmeyi murad edince darbeyi yemiş. Demirel o çizgiyi Filistin davasını resmi gündeme alınca o da darbe yemiş.Özal ekonomi ilişkileri derinleştirince, zehirlenmiş. Erdoğan ise Mehdiyet’in esası olan içte dışta ittihadı-ı İslam’ı prensip yaptı. Ortaasya’dan Ortadoğu hatta Afrika'ya kadar dindaşlarımıza Osmanlı gibi sahip çıktı. Çıkınca Yinon Plancıları onu hedef aldı.Çağdaş Hasan Sabbah ve Haşhaşiler nereden çıktı. 40 yıllık plandı, pilav yapıp 15 temmuz'da yedik.
omerhalis
Lozan konusulunca niye hic kimse diliniyutmuscasina İtalyan hahambasi haim noum dan ve onun ustlendigi hainliklerden bahsetmez.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Bakan Kurum'dan deprem bölgesi için 'Tohum' filmi paylaşımı

Haber Ara