Kul hakları içinde en mühim olanı ana-baba hakkıdır. Allah ve Resûlü'ne itaatten sonra ana-babaya itaat gelir. Çünkü anne ve babalarımız varlık sebebimiz ve velînîmetimizdir. Maddî ve mânevî hayâtımızı inşâ eden müstesnâ fazîlet âbideleridir. Bir anne yüreği ve kucağı, çocuk terbiyesinin yapıldığı muhteşem bir dershânedir. Âile yuvası, çocuğun istikbâlini şekillendiren ilk eğitim müessesesidir. Dolayısıyla anne ve babaların evlâtları üzerindeki hakları sayıya gelmeyecek kadar çoktur.
Onlara güzel davranmak
Cenâb-ı Hak, kendi haklarından sonra anne-babaya iyi ve güzel davranmayı ilk sırada zikrederek şöyle emreder:
“Allâh'a ibâdet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabâya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere iyi davranın...” (en-Nisâ, 36)
“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını vasiyet ettik! Çünkü anası, onu nice sıkıntılara katlanarak (karnında) taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için:) «Önce Bana, sonra da ana-babana şükret!» diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak Banadır.” (Lokmân, 14)
Edep ve nezaket ölçüsü
İnsanlar, gerek ana-babalarına gerekse diğer insanlara karşı muâmelelerinde İslâm'ın koyduğu edeb ve nezâket kâidelere tâbî olurlarsa, son derece huzurlu ve gıpta edilmeye lâyık bir toplum meydana gelir. Nitekim Fransız müellif Brayer, Osmanlı toplumunda müşâhede ettiği fazîlet tablolarını, bâzı kıyaslar yaparak şöyle ifâde eder:
“Osmanlı'da çocuklar, yetişip kemâl yaşına geldikleri zaman, anne ve babalarının yanında bulunmakla iftihâr ederler. Anne-babaları küçükken kendilerine nasıl şefkat gösterdilerse, çocuklar da aynı şekilde mukâbele etmekle bahtiyâr olurlar. Oysa diğer memleketlerde çok defâ çocuklar olgunluk çağına girer girmez, ana ve babalarından ayrılırlar. Maddî menfaatleri husûsunda onlarla çekişe çekişe münâkaşa ederler. Hattâ bâzen kendileri refah içinde yaşadıkları hâlde onları sefâlete yakın bir hayat içinde bırakırlar. Kendilerine en çok ihtiyaçları olduğu bir devrede anne-babalarına karşı âdeta yabancılaşırlar.”