Dolar

32,1943

Euro

35,0807

Altın

2.472,24

Bist

10.158,63

Albayrak'tan iktidara 'darbe' eleştirileri

Hakan Albayrak, darbe girişimi öncesi siyasi iktidarın darbe ihtimali üzerinde çalışmamasını eleştirdi...

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-07-21 07:21:38

Albayrak'tan iktidara 'darbe' eleştirileri

Karar Gazetesi yazarı Hakan Albayrak, bugünkü "Bir daha asla" başlıklı yazısında 15 Temmuz darbe girişimi öncesi, siyasi iktidarın darbe ihtimali üzerinde çalışmamasını ve önlemler almamasını eleştirdi. "Bırakın FETÖ'yü, cuntayı; 12 Eylül 1980'de olduğu gibi ordunun bir bütün olarak darbeye kalkışabileceği farz edilerek ona göre hazırlıklar yapılmalıydı. En kötü senaryolara hazırlıklı olunmalıydı" ifadelerini kullanan Albayrak, "Dünyada askerî darbe tehdidine maruz kalma ihtimali en yüksek siyasi iktidar olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti Hükümeti, bir askerî darbe teşebbüsünün nasıl engelleneceği veya durdurulacağı, böyle bir durumda tam olarak nelerin yapılması gerektiği konusunda hiç mi kafa yormadı? Polisin elinde tankların paletlerine sıkacak basit bir RPG'nin bile olmaması, yedi düvele meydan okumayı temsil eden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni hava saldırılarına karşı koruyacak bir füze sisteminin bulunmaması vs, vs, vs, nasıl izah edilebilir? Ya millet o gece sokağa çıkmasaydı?" dedi.

İşte Hakan Albayrak'ın yazısından bir bölüm:

Olan oldu ve muhakkak ki olanda hayır var. 15-16 Temmuz gecesi millet sokağa çıkıp ihanet ordusunu kuşattı ve o sayede hükümete bağlı kuvvetler milletin omuzları üzerinde yükselerek hainlerin tepesine binebildi. Polis daha donanımlı olsaydı, tankları etkisiz hale getirmeye yarayan silahlara da sahip olsaydı ve daha hızlı hareket etseydi, milletin kıyamı olmadan binseydi hainlerin tepesine, zaferimiz bu kadar derin olmazdı. Üstelik, çatışmalarda çok daha fazla insanımız can verebilirdi.

Olan oldu ve muhakkak ki olanda hayır var, evet; fakat şu soruları yine de sormamız gerekiyor:

Dünyada askerî darbe tehdidine maruz kalma ihtimali en yüksek siyasi iktidar olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti Hükümeti, bir askerî darbe teşebbüsünün nasıl engelleneceği veya durdurulacağı, böyle bir durumda tam olarak nelerin yapılması gerektiği konusunda hiç mi kafa yormadı? Polisin elinde tankların paletlerine sıkacak basit bir RPG'nin bile olmaması, yedi düvele meydan okumayı temsil eden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni hava saldırılarına karşı koruyacak bir füze sisteminin bulunmaması vs, vs, vs, nasıl izah edilebilir? Ya millet o gece sokağa çıkmasaydı? Ya FETÖ ve müttefiklerinin darbe teşebbüsü erkene alınmayıp milletin ayakta olduğu akşam saatlerinde değil de planlandığı gibi sabaha doğru saat 03:00'te gerçekleşseydi? Ya Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları da işin içinde olsalardı?

Bırakın FETÖ'yü, cuntayı; 12 Eylül 1980'de olduğu gibi ordunun bir bütün olarak darbeye kalkışabileceği farz edilerek ona göre hazırlıklar yapılmalıydı. En kötü senaryolara hazırlıklı olunmalıydı. Ama gerçek şu ki, siyasi iktidar, bu hususta İsveç veya Lüksemburg'daki siyasi iktidar gibi darandı. Askerî darbe diye bir şey bu memlekette hiç yaşanmamış ve bundan sonra da hiç yaşanamazmış gibi davrandı. Öyle davranmayanların endişelerini de yadırgadı. Askerî darbe tehdidine dikkat çeken Yeni Şafak gazetesi tu kaka edildi mesela. Önlerine gelene ‘Askerî darbe için bundan daha münasip bir konjonktür olamaz, çok radikal tedbirler almak lazım' diyenler meczup muamelesi gördü. İnanılmaz bir aymazlık hüküm sürdü. O kadar devlet büyüğü, o kadar siyasetçi, o kadar danışman, o kadar akıl hocası içinde bir tanesi çıkıp “Bu memleketin özüne yabancı olan ve siyasi iktidardan ölesiye nefret eden subaylar niye darbeye kalkışmasın ki? FETÖ'cüler ve 27 Mayıs ihaneti burunlarında tüten diğer potansiyel cuntacılar Allah'tan korkmuyorlar, millete saygı duymuyorlar, demokrasiye metelik vermiyorlar, hukuki kaygıları yok, ahlaki kaygıları zaten hiç yok; şartlar bu kadar müsaitken devleti gasp etmeye niye yeltenmesinler ki? Her an darbe olacakmış gibi müteyakkız olmalıyız” demedi, dediyse de dinletemedi.

O gece Türkiye düşebilirdi. Ama Rahman ve Rahîm Allah bize acıdı, üzerimize rahmet ve bereket yağdırdı. Katından yardımcılar gönderdi bize. Melekler olaya el koydu ve bizi organize edip zafere taşıdı. Takdir, milletin bizzat millet eliyle kurtarılması imiş. Takdir, milletin bu topraklara ayağını şimdiye kadar hiç basmadığı bir özgüvenle basması imiş. Takdir, milletin ensesinde boza pişiren üniformalı despotlara 100 sene boyunca boyun eğmekten mütevellit aşağılık kompleksinin, Menderes'in idamına sessiz kalmaktan mütevellit derin suçluluk duygusunun, o yakıcı pişmanlıktan mütevellit travmanın nihayet aşılıp, milli iradenin devleşmesiymiş.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara