Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

Uluslararası İyilik Ödülleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2)- 'Çok daha sinsi, çok daha tehlikeli bir hastalığın bünyemize sirayet ettiğini görüyoruz. Bu tehlike, gösterişin, gizliliğin yerini almasıdır. Bilhassa sosyal medyanın da etkisiyle bu incelik kayboluyor. Çok daha vahimi yardım edebiyatı, fiiliyatın, aksiyonun yardım faaliyetinin önüne geçebiliyor. Birçok insan ihtiyaç sahibine elini uzatmaktansa kendisine hiçbir külfeti

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-03-12 15:55:00

Uluslararası İyilik Ödülleri
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Çok daha sinsi, çok daha tehlikeli bir hastalığın bünyemize sirayet ettiğini görüyoruz. Bu tehlike, gösterişin, gizliliğin yerini almasıdır. Bilhassa sosyal medyanın da etkisiyle bu incelik kayboluyor. Çok daha vahimi yardım edebiyatı, fiiliyatın, aksiyonun yardım faaliyetinin önüne geçebiliyor. Birçok insan ihtiyaç sahibine elini uzatmaktansa kendisine hiçbir külfeti olmayan sanal ortamda sözüm ona yaptığı paylaşımlarla insanlık ve kardeşlik vazifesini yerine getirdiğini zannediyor. Öyle ki gösteriş merakı ve iyiliğin ifşası çoğu zaman yapılan hayır, hasenatı bile perdeliyor." dedi.

Erdoğan, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası İyilik Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, etkinliği düzenleyen ve yarın kuruluşunun 42. yıl dönümü kutlanacak vakfa emek ve gönül verenlere teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle 1975 yılının kasvetli ortamında bu güzide kurumun tesisine öncülük eden hocalara gayretleri için ülke ve millet adına minnettarlık duyulduğunu ifade ederek, Hz. Muhammed'in bir hadisi şerifinde, "Ademoğlu ölünce amel defteri kapanır ancak 3 kişinin amel defteri kapanmaz." dediğini, bunların da geride sadaka, hayırlı bir evlat ve faydalanılacak bir ilim bırakan kimseler olduğunu müjdelediğini anlattı.

Allah'ın herkese bu dünyadan göç ederken bu müjdeye mazhar olacak bir hayat yaşamayı, arkada hayırla yad edilecek eserler bırakmayı nasip etmesi için dua ettiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bundan 42 yıl önce mesuliyet bilinciyle hareket eden bir avuç vakıf insanının diktiği fidan hamdolsun bugün sadece ülkemizde değil, dünyanın 135 ülkesinde meyve veren bir ağaca dönüştü. Adeta bir Birleşmiş Milletler toplantısını andıran, dünyanın tüm renklerini, tüm güzelliklerini yansıtan şu manzara azmin, fedakarlığın, 42 yıllık sabırlı bir mücadelenin ürünüdür. Türkiye Diyanet Vakfı yurt içindeki 1000 şubesi, eğitimden insani yardıma kadar geniş bir çerçeve yayılan faaliyetleriyle ülkemizde ve dünyada çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Vakfımız bir taraftan hayır, hasenat kültürünün yaygınlaşmasını sağlarken diğer yandan da tüm Müslüman ülkelere, mazlum coğrafyalara Türkiye'nin dostluk elini ulaştırıyor. Bu noktada uluslararası imam hatip ve uluslararası ilahiyat programlarını çok anlamlı, çok değerli buluyorum."

- "Türkiye'nin gönül elçisi olarak kabul ediyorum"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın 70 ülkesinden gelen 2 bin 140 öğrencinin vakfın desteğiyle ilim tahsili yaptığını, bu öğrencilerin gelecekte Türkiye ile kendi memleketleri arasında güçlü bir beşeri köprü oluşturacağına inandığını söyledi.

"Bu salonu dolduran her bir kardeşimi Türkiye'nin gönül elçisi olarak kabul ediyorum." diyen Erdoğan, aynı şekilde Uluslararası İyilik Ödülleri'ni ve bu kapsamda icra edilen etkinlikleri de önemli gördüğünü vurguladı.

Erdoğan, adalet, ihsan, merhamet ve istikamet gibi ilkeler doğrultusunda yürütülen hizmetlerin ilelebet devam etmesi temennisinde bulunarak, Türkiye Diyanet Vakfının Diyanet İşleri Başkanlığı ile başlattığı "Hediyem Kur'an Olsun" projesinin de doğru yönde atılmış bir adım olduğunu belirtti.

Bilhassa Afrika, Asya'nın bazı bölgeleri ve Güney Amerika'daki Müslümanların Kur'an-ı Kerim temininde ciddi sorunlar yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, "Kimi zaman koskoca bir köy sadece bir mushafla iktifa etmek zorunda kalabiliyor. Misyonerler bu bölgelerdeki kardeşlerimizin aklını çelmek için tüm imkanlarını seferber ederken onları mushafsız bırakmak bize yakışmaz. Hayırsever ve alicenap milletimizin bu konuda da vakfımızı yalnız bırakmayacağına inanıyorum. İnşallah bizler de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sizlerin çalışmalarına destek olmayı sürdüreceğiz." diye konuştu.

- Kadir, kıymet bilmenin önemi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ehli hünerin kadrini bilmek de büyük bir hünerdir." sözünü anımsatarak, bilhassa iyilik, ihsan ve karşılıksız verme gibi mecralarda kadir, kıymet bilmenin çok daha önemi olduğunu anlattı.

Millet olarak nispeten iyi konumda olunsa da bugünün dünyasında bu hasletlerin giderek kaybolduğunu belirten Erdoğan, bugünün insan tipolojisinin kendi çıkarı, zevki, kariyeri ve konforu dışındaki hiçbir şeye kıymet ve ehemmiyet vermeyen bir profille izah edildiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bırakın uzak coğrafyalardaki muhtaçlara yardım etmeyi, en yakınındaki komşusuna, ailesine, kendi şehrindeki, apartmanındaki mağdurlara dahi gözünü kapatan bir hayat biçimiyle karşı karşıyayız. Çocukları sahip çıkamadığı için bakımsızlıktan vefat eden anne, babaları yüreğimiz kanayarak izliyoruz. Bunun yanında çok daha sinsi, çok daha tehlikeli bir hastalığın bünyemize sirayet ettiğini görüyoruz. Bu tehlike, gösterişin, gizliliğin yerini almasıdır. Çünkü bizde sağ elin verdiğini, sol el bilmeyecek. Bunun sebebi muhtaçların onurunun kırılmaması, rencide olmamaları, iyilik sahibinin niyetinin bozulmamasıdır. Biz de halkın değil, Hakk'ın bilmesi yeterlidir, kafidir. Fakat, bilhassa sosyal medyanın da etkisiyle bu incelik kayboluyor. Çok daha vahimi yardım edebiyatı, fiiliyatın, aksiyonun yardım faaliyetinin önüne geçebiliyor. Birçok insan ihtiyaç sahibine elini uzatmaktansa kendisine hiçbir külfeti olmayan sanal ortamda sözüm ona yaptığı paylaşımlarla insanlık ve kardeşlik vazifesini yerine getirdiğini zannediyor. Öyle ki gösteriş merakı ve iyiliğin ifşası çoğu zaman yapılan hayır, hasenatı bile perdeliyor. Gönüle dokunmayan, amele dönüşmeyen bir yardımseverlik duygusu bana göre hastalıklı bir haldir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalbin çevrede olan bitene karşı hassasiyetini giderek kaybettiğini vurgulayarak, son 6 yıldır Suriye'de olduğu gibi normalde dünyayı ayağa kaldırması gereken vahşet görüntülerinin birkaç ülke dışında hiç kimseyi harekete geçirmediğini anlattı.

Akdeniz'de boğulan masumlar, kimyasal silahlarla katledilen yavrular, her gün ekranları kaplasa da yüreklerde hiçbir iz bırakmadığına dikkati çeken Erdoğan, Rabbin bunu Kur'an-ı Kerim'de kalbin katılaşması, pas tutması, hatta taşlaşması olarak ifade ettiğini anlattı.

Kalplerin nasır tuttuğu, taşlaştığı zor bir dönemde yaşanıldığını belirten Erdoğan, "Merhamet diliyle konuşanların kelimeleri maalesef artık duyulmuyor. Sadece Hakk'ın rızası için koşan, koşturan, gecesini gündüzüne katan, fisebilillah çalışan iyilik neferlerini mumla arıyoruz." dedi.

(Sürecek)

Haber Ara