Kazakistan'ın Ankara Büyükelçiliği, Türkiye-Kazakistan diplomatik ilişkilerinin kuruluşunun 25. yıl dönümü münasebetiyle bir otelde program düzenledi.
Programa, 11. Cumhurbaşkanı Gül, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekulı, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Kazakistan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Haluk İpek, eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve çok sayıda davetli katıldı.
Gül, programda yaptığı konuşmada, Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuştuklarında onları ilk kutlayanın Türkiye olduğunu belirterek, o dönemin siyasetçilerine şükranlarını sundu.
Ne zaman Türk cumhuriyetlerine gitse resmi toplantılara başlarken, hepsinin "Bizi ilk tanıyan ülke Türkiye Cumhuriyeti oldu" dediğini aktaran Gül, kendisinin de bundan her zaman gurur duyduğunu ifade etti.
Sovyet sistemi çöktüğünde yeni Türk dünyasının ortaya çıktığına işaret eden Gül, "Bizim açımızdan da yeni bir dünya oldu. 21'inci yüzyıla Türk dünyası büyük bir ümitle başladı. Çok büyük bir aydınlıkla başladı." ifadelerini kullandı.
Gül, 25 yıl içinde her ülkenin kendisini inşa ettiğini, bu süreçte Türkiye'nin de büyük bir heyecan duyduğunu kaydetti.
Soğuk Savaş döneminde Türkiye'nin Türk dünyasıyla ilişkilerinin neredeyse kopuk olduğunu anımsatan Gül, "Ama hiçbir zaman esir Türkler meşalesi sönmedi." dedi.
- "Atlarla gittiniz, uçaklarla bizi ziyarete geldiniz"
Resmi toplantılarda Türk cumhuriyetleri yetkililerinin "Buradan atlarla gittiniz batıya ama uçaklarla bizi ziyarete geldiniz" dediklerini aktaran Gül, o dönemde Türkiye'nin ve gönüllü kuruluşların büyük bir fedakarlık içinde olduklarını söyledi.
Türklük bilinci olanların orada ne oluyor ne bitiyor bunun üzüntüsü ve heyecanı içinde olduklarını dile getiren Gül, Türk cumhuriyetlerinin vatandaşlarının, yokluk zamanında Türkiye'nin bütün imkanlarını paylaşmasını ve yol göstericilik yapmasını hiçbir zaman unutmadıklarını dile getirdi.
Türk cumhuriyetleri içerisinde Kazakistan'ın öne çıktığını kaydeden Gül, 25 yıl içerisinde tüm devletlerin yeniden ülkesini inşa etme gayreti içinde olduğunu, Kazakistan'ın bunların içerisinde Nursultan Nazarbayev'in önderliğinde çok emin adımlarla yoluna devam ettiğini vurguladı.
- "Nazarbayev'in politikası takdire şayan"
Bugün 25 yıl geriye bakıldığında Kazakistan'ın inanılmaz mesafe aldığını dile getiren Gül, "Ülke sınırlarının hepsini zaptı rapt altına aldı. Bir tarafta Rusya bir tarafta Çin gibi dünyanın dev ülkeleriyle komşu olup, gelecek nesillere sınır meselesi bırakmamak, bu olağanüstü bir başarı." dedi.
Kazakistan'ın realist ve gerçekçi yaklaşımla nükleer meselesini çözdüğünü anımsatan Gül, "Bunların barışçı ve gerçekçi bir şekilde, uzun ve ciddi müzakerelerden sonra bir sonuca bağlanmış olması da olağanüstü bir başarı." diye konuştu.
Nursultan Nazarbayev'in politikasının takdire şayan olduğunu dile getiren Gül, Astana'yı başkent yapmasının da stratejik bir adım olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı seçildiğinde Nazarbayev'in kendisini ilk tebrik eden kişi olduğunu dile getiren Gül, "Geçmişten kalan bir boşluk vardı. Onu doldurmak için sistemli bir şekilde karşılıklı ziyaretleri hiç aksatmadan gerçekleştirdik." diye konuştu.
Gül, Kazakistan'ın 25 yılı içinde en dikkat çekici hususu şöyle anlattı:
"Nazarbayev'in kendi evlerinin içini sağlam bir düzene koyma istikametleri. Sağlam bir siyaset, sağlam bir dış politika. Dış politikada dünyaya açık bir politika izlediler. Gerek uluslararası gerek bölgesel güç dengeleri arasındaki dengeyi gayet dikkatli bir şekilde kolladılar. Bundan da büyük bir takdir aldılar. Çünkü hem küresel hem bölgesel güvenliğe katkı yapan güvenilir bir aktör olarak Kazakistan kendisini gösterdi. Bunun neticesindedir ki BM Güvenlik Konseyine üye oldu. Sovyet sisteminden ayrılıp da Güvenlik Konseyine üye olan başka bir ülke yok. Bundan daha önemli başka bir şeyi yaptı Kazakistan, SİKA dediğimiz Asya'da güvenlik ve iş birliği konseyinin kurucusu oldu."
- "Sağlam bir stratejinin neticesi"
"Kazakistan'ın istikrar, güvenlik ve barışa katkısı, kendi enerjisini kalkınmasına vermesine yol açtı." yorumunu yapan Gül, 1991 yılında Kazakistan'ı bilenlerle şimdi bilenlerin iki resmi karşılaştırdıklarında olağanüstü gelişmeyi, imarı gördüklerini, bunun da sağlam bir stratejiden kaynaklandığının altını çizdi.
- "Güçlü bir Kazakistan'ın önemini beraber göreceğiz"
TBMM Türkiye Kazakistan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Haluk İpek, Kazakistan'ın 26 yılının dolu dolu geçtiğini ve dünyada bugün çok önemli stratejik bir yere sahip olduğunu vurguladı.
İpek, "Türk dünyasının en batısında Türkiye en doğusunda ise Kazakistan vardır. Küresel oyuncular güç mücadelesini etrafımızda gerçekleştiriyor. Türk dünyasının doğusunda güçlü bir Kazakistan'ın Türkiye ve Türk dünyası açısından ne kadar önemli olduğunu hep birlikte göreceğiz." dedi.
- "Kazakistan-Türkiye ilişkileri büyük önem arz ediyor"
BBP Başkanı Mustafa Destici, "Esir Türkler" diye bir davaları olduğunu belirterek, 25 sene önce bunların hür, bağımsız birer Türk devleti olduğunu söyledi.
İki ülke ilişkilerinin büyük önem arzettiğini dile getiren Destici, Kazakistan'ın Nursultan Nazarbeyev'in şahsında, Türk dünyasıyla ilgili tüm kuruluşlara katkı sağladığını ifade etti.
Kazakistan'ın bağımsızlığın 26'ncı yılını kutlayan Destici, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için her türlü katkının sağlanmasını ümit ettiklerini belirtti.
Destici, şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun "Bir hayalim var, Adriyatik'ten Çin Seddine Türk Birliği istiyorum" sözleriyle konuşmasını tamamladı.
- "Sözleri, gelecek kuşaklar için hedef olacak"
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Türk dünyasının iki lokomotif ülkesinin medeniyet coğrafyasındaki dirilişin öncüleri olduğunu ifade ederek, "Aksakalımız Nursultan Nazarbayev'in üstün liderliği ve ileri görüşlülüğü sayesinde, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın özel ve içten çabalarıyla ilişkilerimiz adeta altın çağını yaşamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Nazarbayev'in "Türklüğümüzü, çocuklarımıza ve bütün dünyaya öğretelim" sözüne atıfta bulunan Topçu, sözlerinin gelecek kuşaklar için hedef olacağını söyledi.
