Dolar

42,6945

Euro

50,1592

Altın

5.898,49

Bist

11.311,31

Menfaat mevzubahisse, gerisi teferruattır!

19 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-22 04:45:00

Menfaat mevzubahisse, gerisi teferruattır!

Bu sene Ramazan-ı Şerif güzel başladı, şükürler olsun, ne irtica, ne Kalkancı, ne Müslüm. Ne de mü'minlerin kafasında teneke çalan ahir zaman hocaları? (Ahir zaman hocaları=ekranlardan mütedeyyin seyircilere dayak atmaya çalışan Protestan ulema.)

Derken, çok geçmedi, elinde deniz feneriyle geldi!

Allah belalarını versin.

Hırsızlık yapan varsa, onların.

Yoksula, muhtaca yapılan hizmeti baltalamak isteyenler varsa, onların da.

Millete, paranın gerçek değeri ve gerçek kâr nisbetleriyle hiç alakası olmayan oranlarda sözümona 'kâr payları' vaadederek para toplamak, -çok az sayıda kuruluş müstesna- o paraları burada haramzade gibi harcamak, belki hâlâ farkında değiller ama, büyük bir 'ihanet'ti.

Doğru değerlendirilse, biraz istihdam, biraz üretim, biraz ticaret derken, memlekete faydası olabilecek bir 'kaynak' bir takım 'herif-i naşerif'ler tarafından kurutuldu.

Yeni Şafak bir ara manşet yapmıştı, 5 milyar dolara ulaşıyordu 'gurbet hortumu'nun çektiği para. Ama manevi zarar, parayla ölçülemezdi.

Şimdiki fotoğraf, ötekinden daha büyük acı veriyor.

Şimdiki ok, daha zehirli.

Holding üçkağıtçılığından daha yıkıcı.

Bana göre, bizim insanımızın yaptığı en büyük, en değerli işti, Asya'da, Afrika'da, Okyanusya'da yürütülen yardım faaliyetleri.

Darfur'da, Nijer'de kataraktın kör ettiği bir çocuğun gözlerini açmak.

Tsunami felaketinde yetim kalan yüzbinlerce çocuktan hiç olmazsa bir kısmına başlarını sokacakları bir ev, okuyacakları bir okul yapmak, doktor, ilaç götürmek.

Filistin'de, yani Kenan ilinde, yani İbrahim Aleyhisselam'ın, Yakub Aleyhisselam'ın memleketinde, kuyuya atılmış Yusuf gibi hapsedilmiş, etrafında duvarlar örülmüş, günaşırı evlatları öldürülen insanlara bir sıcak çorba, bir avuç pirinç, bir Aspirin verebilmek.

Ben, yapılan işler içinde bunlardan daha değerlisini bilmiyorum.

İşin içinde, diplomasi tabiriyle, 'bayrak göstermek' vardır ama, yapılanların değeri, bayrak göstermenin çok ötesindedir.

Açe'de bir bölgede yardım faaliyetlerini Portekizliler'in üstlenmek istediğini anlatmışlardı. Osmanlı donanmasına ait gemilerle Portekiz gemileri o mıntıkada çatışmış. Portekizliler mağlup olmuş. ?Orada evleri biz yapalım, Türkler'e vermeyin? diye ısrar etmeleri rövanşı almak istediklerindenmiş.

Tek örnek bu değil, gidenler bilir, afet bölgelerinde, uluslar arası yardım kuruluşları arasında fark edilir bir rekabet vardır.

Şimdi biz Türkiye olarak, yardım alanlarında, mesela Almanya'yla Fransa'yla rekabetimizde, büyük bir darbe aldık.

(Almanya deyince, Alman yetkililer, kendi mevzuatlarını hırpalayarak Doğan medyasına yardım ettiler diye bir rivayet dolaşıyor. Gazetecilikte böyle bağlantılar 'not' edilir.)

Bunca sarsıntıdan sonra, bütün bu insani alanlarda gerilememiz kaçınılmaz. Belki başlayan bazı yardımlar duraksayacak. Mesela, Pakistan'da, Gazze'de bir sofraya ulaştırılan sıcak çorba, her zaman bulunamayacak. Afrika'da, daha az insan, katarakt ameliyatıyla günışığına kavuşacak.

Türkiye'de, Erzurum'un, Urfa'nın, Trabzon'un, Hakkari'nin veya Uşak'ın bir mahallesinde ilaç bekleyen, bayramda bir kat elbise bekleyen insanlar mahzun olacak.

Birileri hırsızlık yaptıysa, cezasını çeksin.

Fakat kavga o kadar acımasız yürütülüyor ki, cezayı hırsızlar değil, garipler çekiyor.

Kavgayı yürütenlerin çıkarları her şeyin üstünde, onlardan kimse yoksula hastaya insaf beklemesin.

Onlar için, para mevzubahisse, menfaat mevzubahisse, gerisi teferruattır.

Ramazan-ı Şerif, hayır u hasenat mevsimidir. Yoksunluğu anlama, yaralara merhem olma mevsimidir.

Kıssadan çok yalın, çok 'sade' bir hisse çıkarıyorum: Bu Ramazan'da, daha hassas, daha cömert olmamız gerekiyor.

 

Yeni Şafak

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara