İklim değişiyor. Bu sene kış görmedik mesela. Mart'a kadar pastırma yazıydı İstanbul'da. Mart, birkaç gün kış havası getirdi.
Küresel ısınma böyle bir şey işte. Ya aşırı kurak, ya aşırı yağışlı.
Öyle anlaşılıyor ki, CHP'de de bir 'iklim değişikliği' var.
Rüzgar, bir aşağıdan esip etekleri uçuruyor, bir yukarıdan esip şapkaları...
"Baykal beni taciz etti" diyor Kemal Bey'e 'basın emekçisi' İklim Bayraktar, "İsterseniz kayda alabilirim."
CHP'yi su yolu yapıyor. Baykal'ın kapısını aşındırıyor.
Gürsel Abi'siyle konuşuyor.
Muharrem İnce ile dertleşiyor.
Ömer Faruk Eminağaoğlu'na içini döküyor.
CHP'de 'belaltından vuran' bir ekip kurulması için olağanüstü bir çaba sarfediyor.
Kimsenin aklına kötü bir şey gelmesin, boks sporundan ödünç alınmış bir deyim, 'belaltından vurmak.'
Kemerin üstüne vurunca puan alırsın, kemerin altına vurunca ceza...
İklim Bayraktar'ın kastı, herhalde, siyasette puan aldıracak vuruşlardır.
"Büyük balık getireceğim" diyor. "Bunun için ufacık da olsa bir alet lazım değil mi, bari onu sağla..."
"Kendi imkanlarınla çek" diyor Kemal Bey, görüşmelerden birinde.
Belaltı ekibi neden bu kadar önemli acaba?
Tuhaf bir jargon. Benim yerimde başka birisi olsa, ne işler çıkarırdı bu jargondan.
Baykal cephesinden açıklama geliyor, "Oda zaten 22 metrekare. İklim Bayraktar da kapıdan gülerek çıktı."
Açıklama, İklim Hanım'ın 'taciz' iddiasına cevap vermek maksadıyla yapılmış. Demek istiyor ki '22 metrekarelik odada taciz yapılmaz. Zaten asistan bitişikte. Kız da gülerek çıktı odadan. Taciz olsa yüz ifadesinden anlaşılmaz mıydı?'
Belki anlaşılırdı, kimbilir?
Belki de meslek aşkıdır, her mesleğin kendine göre zorlukları olur...
Baykal'a yakın bir Halk TV var. Kılıçdaroğlu, Oda TV'den sadece yazılı yayın yapan Soner Yalçın'a verilmesini (veya satılmasını) istiyor Halk TV'nin. Gidip rica ediyor, olmuyor.
Bunun için mi sıkıştırıyor acaba Baykal'ı? Koca ana muhalefet partisi bu kadarcık şeyin peşine düşer mi?
Baykal, 'şantaj' diyor ama Kılıçdaroğlu'nun yapmayacağını söylüyor. Nezaketen mi söylüyor, ciddi ciddi mi? Seçim yakın, ipin ucu Kemal Bey'in elinde. Ne olur ne olmaz diye, biraz kontrollü konuşmuş olabilir mi?
Olabilir.
Olmayabilir de.
Önceki gün yazmıştım, 'Kemal Bey çorap örmez, giyer' diye. Belki gerçekten kendisi yapmıyordur, 'sen yap, yan cebime koy' diyordur.
Dün, Abdülkadir Selvi arıyor. Soner Yalçın, gazetecilerin gözaltına alınmasıyla ilgili kuvvetli bir açıklama istemiş Kılıçdaroğlu'ndan.
Kılıçdaroğlu'nun hemen ertesi gün yaptığı açıklama, o açıklamaymış.
Harika!
Örnek bir işbirliği.
Müvekkillerle dayanışma.
Aslında, 'iklim değişikliği' yeni değil. Mazisi var. Bugünlerde daha net görünüyor, saklanamıyor, o yüzden biz şaşırıyoruz.
Hani iki yıl önce CHP Genel Merkezi'nde bir böcek bulunmuştu... Neden CHP o böceğin üstüne gitmedi mesela?
Ya CHP'nin, teberrularla ayakta duruyormuş gibi edebiyat yapan, sonra da 20-30 milyon dolara satılan KanalTürk'e aktardığı 'belgesel paraları?' (Herhalde, Türkiye'deki TV sektörü, o kadar pahalı bir belgesel yapmamıştır. İşin tuhafı, belgeseli gören de yok şimdiye kadar.)
Ya CHP'ye iktidar umudu aşılamak için yapılan 'kaset' operasyonu?
Kemal Bey'i 'Gandi' yapan 'Varan Bir?'
Baykal'ı kontrol altında tutmak için bekletildiği söylenen 'Varan 2?'
İklim Hanım, yanılıyor olmasın? Acaba CHP'de belaltı ekibi var da o mu bulamadı? Yoksa buldu da söylemiyor mu?
CHP'nin, ülkeyi kalkındıracak, milleti heyecanlandıracak projeler üretememesinin sebebi bu mu acaba? Vakit mi kalmıyor?
Neden, bizim siyaset üreten, fikir üreten, proje üreten bir ana muhalefet partimiz yok?
Bir ana muhalefet partisi, bu kadar mı 'acayip işlerin odağı' haline gelir?
Tuhaf!
Yorum Yap