Dolar

42,6945

Euro

50,1592

Altın

5.898,49

Bist

11.311,31

Deniz Feneri yazımı böldü

16 Yıl Önce Güncellendi

2011-07-07 07:16:47

Deniz Feneri yazımı böldü


Bugün, kabineyi yazmak daha cazipti. Ama ben, kabinedeki değişikliklere kısaca değinip Deniz Feneri soruşturmasına dönmek istiyorum.

Güntülü, bizim asistan arkadaşımız. Kapıdan girerken 'Bakanlar kurulu listesini vereyim mi' diye sordu. 'Az önce dinledik' diye düşündüm ama, 'ver' dedim.

Birkaç saniye sonra getirdi. Liste, eksik göründü bana. Birkaç kişi daha olması lazımdı.

'Bakan sayısı azaldı' dedi, 'ondan olabilir.'

'Onu biliyorum' dedim. 'Bu, ondan da eksik.'

Biraz sonra, tamamlanmış olarak getirdi.

Hâlâ kısaydı, Bakanlar Kurulu listesi. Ama buna hazırlıklıydık, Başbakan Erdoğan, bunun bilgisini seçimden önce vermişti.

(Mehtap Hanım, yıllardır, çok başarılı bir şekilde asistanlık hizmeti veriyor. Kısmete bak, Güntülü'nün adı, Mehtap'tan önce geçti.)

Bakanlar Kurulu'nun analizine girmeyeceğim. Ama, Erdoğan Bayraktar'ın kabineye katılışını önemli bulduğumu, Suat Kılıç'ın Gençlik ve Spor Bakanlığı'na getirilişini, bakanlığın adına da mahiyetine de uygun düştüğünü not etmeliyim.

İdris Naim Şahin'in İçişleri Bakanlığı neredeyse bir yıl önceden bahis konusu ediliyordu. Ben söylentilere fazla kulak asmam. Ama demek ki bu söylentinin aslı varmış.

Bekir Bozdağ'ın da, hukukçu kimliğiyle, 'yeni anayasa' çalışmalarında aktif bir rol alacağı düşünülebilir.

Ömer Dinçer'in Milli Eğitim Bakanlığı da çok önemli. Erdoğan hükümetleri, eğitim sisteminde köklü bir reforma yönelmemişti. Özgürlüklerin genişletilmesine ve eğitim imkanlarının yaygınlaştırılmasına öncelik verildi. Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu'nun dönemlerinde, bu konularda önemli bir mesafe katedildi.

Aynı zamanda bir eğitimci olan Dinçer'in Milli Eğitim Bakanlığı'na getirilmesi, Dinçer'i tanıyan herkeste reform çağrışımı yaptı.

Fatma Şahin'in birikimi ve bugüne kadarki performansı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na uygun düşüyor.

Bürokraside başarılı bir grafik çizen İsmet Yılmaz'ın Savunma Bakanlığı'na getirilişini de anlamlı buluyorum. 'Anlamlı' kelimesinin anlamı yakında netleşir.

Kabine, herkese hayırlı olsun.

Gelelim Deniz Feneri'ne.

Dara düşmüş, bir afetin, bir savaşın ya da onlar kadar kötü bir yoksulluğun, yoksunluğun içine düşmüş insanlara yardım etmek, insanın yapabileceği en güzel iştir.

Yurtiçindeki ve yurtdışındaki yardım faaliyetleri, Türkiye'nin son 10-15 yılda başardığı en önemli işlerden biridir.

Ben bu başarıyı yerinde gördüm.

Endonezyalı bir genç, 'İslam dünyasının onurunu Türkiye kurtardı' dedi. Bu cümleyi işitmek bile çok değerliydi.

Descartes'ın 'Düşünüyorum, öyleyse varım' lafını, 'Yardım ediyorum, öyleyse varım' diye söylemek, cümlenin anlamını değiştirir, ama değerini düşürmez, belki yükseltir.

Ama yardım, hassas iştir.

Her işte bir itina, bir hassasiyet elbette lazımdır. Ama yardım faaliyetlerinde bu hassasiyet, yapılan yardımdan daha önemlidir.

Yardım paralarının sorumluluğu, başka paraların sorumluluğundan daha fazladır.

Yardım paralarını çalmak, başka paraları çalmaktan daha büyük hırsızlıktır.

Dün gözaltına alınan Kanal 7 eski ve yeni yöneticilerinin, Mustafa Çelik'in, Zekeriya Karaman'ın, Zahit Akman'ın, böyle bir hırsızlığa tevessül ettiklerini asla düşünmüyorum.

Ama, Deniz Feneri Derneği'nin özellikle Almanya'daki faaliyetlerinde bir düzensizlik, bir gevşeklik olduğunu hissediyorum.

Bu düzensizliklerin, bu gevşekliklerin, - bir yanlışın, bir sürü doğruyu yok etmesi gibi- bir çok güzel şeyi haleldar etmesine, hırpalamasına üzülüyorum.

Birçok güzel şeyden biri, bu yardım faaliyetlerini yapanlara duyulan güvendir. Biri, yardım faaliyetlerinin kendisidir.

Biri, Kanal 7'dir.

Biri, iyi işlere önayak olan birçok güzel insandır.

Dilerim, bu olayda adalet tecelli eder.

Dilerim, hiç kimse sinsi tezgahların kurbanı olmaz. (Böyle bir koku mu alıyorsun derseniz, henüz almıyorum. )

Dilerim, bu arkadaşlar, en kısa zamanda alınlarının akıyla işlerinin başına dönerler.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara