DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Soru'nun iz'i, çocuksu ruhun nefes alıp verdiği peygamberî ses'te gizli

2012-09-24 07:49:22
Çocuklar, İlâhî Söz'ün 'ses'i ses peyzajı'nın yegâne 'vasat'ı ve 'vasıta'sı peygamberî solukla nefes alıp veren rahmet çiçekleridir.

Katışıksız, arı duru çocuksu ruhun en olgun, en derûnî timsallari sanatçılar ve düşünürlerse, dölyatağını fizikötesi ses'in oluşturduğu hakikatin şifrelendiği ses peyzajı'ndan ontolojik olarak 'süt emen', bize bu peygamberî ses'i beşerî ses'e ruh üfleyecek bir niteliğe dönüştürerek armağan eden, böylelikle bizi arındırarak kendimize getiren, rahmet çiçeklerinin izini sürdükleri giz'i çözerek, devşirdikleri baldan bizi de tattıran engin meyveleri...

* * *
Biz yetişkinler, soru soramıyoruz artık; soru sorma yetilerimizi yitirdik, çocuksu ruhumuzu yitirdiğimiz için.

Oysa 'en iyi' soruları çocuklar sorar; en temiz, en saf, en katışıksız, en hesapsız-kitapsız, dolayısıyla en temel ve biz yetişkinlere 'saçma' görünen en aykırı soruları: Ve biz yetişkinlerin verdikleri cevaplara kuşkuyla bakar, tekrar tekrar sorar çocuklar: Çocuklar, soruların peşini bırakmazlar; yetişkinlerse, soruları peşlerinde bırakırlar...

* * *
Dahası, soru'nun, nasıl en iyi şekilde sorulacağını da çocuklar bilir; bizim bildiklerimizi bilmedikleri, dolayısıyla zihinleri henüz kirlenmediği için...

Daha önemlisi de, çocuğun meleksiliğini borçlu olduğu meleke'lerin anakaynağı nebevî ses peyzajı'ndan gelen iç ses, varlığını ve hayatiyetini sürdürdüğü, melekût âleminin çekim alanında yaşamasını mümkün kılan 'ses telleri' bozulmadığı için... Ruhunun nefesi kalbinin sesine göre hayatını yaşadığı için...

* * *
Çağımızın insanı soru soramaz: Soru gibi gözüken sorular gerçek sorun'larla ilgili gerçek soru'lar değil, kendisinin sorun yaptığı sorulardır. Yetişkin, insan'la ilgili, hayat'la ilgili, hakikatle ilgili soru sormaz genellikle. Cesaret edemez buna... İnsan'la, hayat'la ve hakikat'le ilişkisi sorunludur çünkü. İnsanî özellikleri aşınmış, hayat'a ve kendisine yabancılaşmış, hakikat'ten uzaklaşmıştır zira.

O yüzden yetişkin büyük ölçüde 'nasıl?' sorusunu sorar. Yani yetişkinin soru dağarcığı ve sorun algılaması, epistemolojik alan'la sınırlıdır. Epistemolojik alan'sa, esas itibariyle, nicelik'le, yüzey'le, görünüm'le, kabuk'la, araç'la ilgilidir ve ilgilenir.

Kısacası, 'dış ses'le, fizîkî ses'le, iç sesi boğan; insanın iç sesinin nefesi masumiyeti ve mahzuniyeti yok eden 'gürültü', tek 'ses' katına yükselmiş ve 'gümbürtü'ye kurban gitmiştir.

* * *
Epistemolojik alan, büyük ölçüde, 'nasıl?' sorusu üzerinden varolur ve varlığını sürdürür. 'Nasıl daha fazla üretebiliriz?' 'Nasıl daha fazla kazanabiliriz?' 'Filan yeri nasıl ele geçirebiliriz?' 'Falan dinin mensuplarını nasıl küçük düşürebiliriz?' 'Filan ateisti, filan azınlığı nasıl etkisiz hâle getirebiliriz?' 'Ölümü yok edecek teknolojiyi nasıl geliştirebiliriz?'

Peki, bu sorular, 'kim'in temel sorularıdır? Elbette ki, Batı uygarlığının ve hakikatle ilişkisi sakatlandığı için, esen fırtınalı dalgaların Batı uygarlığının seküler kıyılarına vurdurduğu, uyum / konformizm katsayıları yüksek, çıkarlarının peşinde koşturan, kurulu düzenlerinin çatırdamasından ürken çağın ağları tarafından 'yutulan' metamorfoz yemiş 'insan müsveddeleri'nin...

* * *
'Niçin?' sorusunu sormaz yetişkin. Ve tabiî seküler-kapitalist Batı uygarlığının kurucu ve korucuyu 'baba'ları ve onların karikatürleri konformist uyarlamaları... Çünkü 'niçin?' sorusu ontolojik bir sorudur; bir şeyin mahiyetini, özünü, anlamını kavramaya dönük bir sorudur. Yetişkin, 'niçin?' sorusunu sorduğu zaman, kurduğu dünyanın ya da düzenin çökmesinden korkar: İsterseniz, yukarıda 'nasıl?' sorusu ile sorduğum soruları, 'niçin?' sorusu ile sormayı deneyin, bana hak vereceksiniz.

'Niçin?' sorusunu çocuklar sorar. Ve çocuksu ruhlarını koruyanlar. Çocuk, 'güneş, niçin doğudan doğar?' diye sorabilir. 'İnsanın, niçin iki gözü, iki kulağı, iki dudağı var?' diye de sorabilir. 'İnsanlar, niçin savaşıyorlar; gökkubbe nasıl ayakta duruyor; insan niçin uçmuyor?' diye de...

Çocuğun 'nasıl?'lı soruları bile esasta 'niçin?'li sorulardır, 'niçin?'in izini süren sorular. Yetişkin'in 'niçin?'li soruları ise büyük ölçüde 'nasıl?'lı sorulardır.

* * *
Özetle, çocuk sorar; yetişkinse bakar ve mümkünse kaçamak cevaplar vererek soru'dan, ora'dan da kaçar.

Ama unutmayalım ki, çocuklar, çocuk ruhlu sanatçılar ve düşünürler, İlâhî Söz'ün Nebevî Ses'inin şifrelendiği hakikatin şifrelerini neden bozduğumuzu, çocuksu ruhun ve peygamerî ses'in bize hayat bahşeden, ruh üfleyen meyveleri masumiyetin ve mahzuniyetin gizlendiği ses peyzajı'nı niçin yerle bir ettiğimizi bizi ters köşe yapacak ürpertici ve sarsıcı şekillerde sorabilirler, bir gün mutlaka...
Görüş Bildir Bizimle Paylaş