Dolar

42,6945

Euro

50,1592

Altın

5.898,49

Bist

11.311,31

Dergilerin serüvenleri, Ayraç'ın enerjisi ve 'eğitim'i

15 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-28 10:05:31

Dergilerin serüvenleri, Ayraç'ın enerjisi ve 'eğitim'i
Dergicilikte sorun yaşıyoruz: Kalıcı, çaplı, uzun soluklu dergiler çıkaramıyoruz. Çığır açan dergiler oldu zaman zaman: Ağaç, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera, bir dönem Varlık, Gergedan bunlardan bir kaçı. Ama artık yok bu dergiler.

Varlık çıkıyor elbette ama 'var' mı gerçekten? Kurucusunun zamanındaki gibi varlığını hissettirebiliyor mu; edebiyatın ve hayatın neresine değiyor, değebiliyor; ne kadar ruh üfleyebiliyor bize, -edebiyatımıza ve hayatımıza? Gerçi Enver Ercan, Varlık'a bir canlılık katmaya çalışıyor; ama bu toprakların derûnî ruh kökleriyle ve çınarlarıyla bağ kuramadığı için, yeni ve güçlü edebiyatçıların yetişmesinde büyük ölçüde sadece ağ, hatta ayakbağı işlevi görüyor, ne yazık ki.

Aynı gözlemler Hürriyet Gösteri ve Milliyet Sanat dergileri için de geçerli; hatta daha fazla geçerli. Büyük sermayenin 'yemi' olmanın ötesinde, bu plastik, ruhsuz ve köksüz dergiler niçin çıkar hâlâ, anlayabilmiş değilim!

Hece, Dergâh ve Yedi İklim, meyve veren, birkaç kuşak nitelikli yazar yetiştirebilen edebiyat dergileri. İnsan, Dergâh'ın eski münbit havasını özlüyor; fırtına gibi esen Yönelişler'i arıyor! Hece, edebiyat dergiciliğinde iyi bir hava yakaladı ve oluşturdu da ayrıca. Ama Hece'nin şiir'e bakışı -kanımca- çok sorunlu! Yine de bu dergiler, hâlâ mektep olma özelliklerini, sabırla, dirençle ve istikrarlı bir şekilde sürdürüyorlar; genç kuşakları edebiyatsız, susuz ve kaynaksız bırakmıyorlar.

Bu arada Beşir Ayvazoğlu yönetiminde Türk Edebiyatı dergisi, deyim yerindeyse, çağ atladı: Dosyalarıyla, tasarımıyla, istikrarlı ilerleyişiyle göz dolduruyor. Tıpkı Hece'nin harikulâde özel sayıları gibi. Ama Türk Edebiyatı'nın bu canlanışının hak ettiği ilgiyi görememesi insanı üzüyor açıkçası.

Bir de aslında yanıp sönen birer feneri andıran Ali Ural dergilerinden de sözetmek gerekir: Merdiven, ne kadar şirin ve şiirimsi bir dergiydi, öyle değil mi! Karabatak da, şair ve sıkı estet Celal Fedai'nin katkılarıyla yine genç, yetenekli arkadaşların önünü açmak için 'vira bismillah' diyen Ali Ural dergilerinden.

Ve tabiî İbrahim Tenekeci'nin dergilerini de dertlerini de unutmamak gerekiyor: Tenekeci de, İtibar'la, edebiyatın ve genç yazarların itibarını korumayı sürdürüyor.

Sahi, bir de Fayrap vardı, sarsıyordu; sarsıldı ve kapandı mı acaba?

* * *
Bu dergilerin hepsi de, edebiyat dergileri. Bu ülkede ufuk açıcı düşünce dergileri çıkarılamadı hiçbir zaman. Hareket dergisi, bir fırtına estirdi ve gitti.

İlim ve Sanat'ın düşünce dergiciliğinde estirdiği kanatlandırıcı hava, hâlâ canlılığını sürdürüyor, özletiyor İlim ve Sanat'ı.

Tezkire'yi az kalsın unutuyordum: Ercan Şen'in yılmaz gayretleri, insanüstü özverisi ve Yasin Aktay'ın, Ahmet Çiğdem'in desteğiyle iyi bir fikir dergiciliği yapıyordu Tezkire; ama kapandı gitti o da.

Aynı şekilde, Defter dergisi, Türkiye'ye, salt 'tercüme' de olsa düzeyli bir entelektüel birikim armağan etti. O da bitti: Tercüme fikrin ömrü nereye kadar sürebilir/di/ ki?

Enis Batur dergiciliğinin çocuğu Cogito, yayınını, yürüyüşünü sürdürüyor hâlâ. Yerini, yurdunu bulabilir de, entelektüel 'yersiz-yurtsuzluk'tan kurtulabilirse, Cogito, düşünce hayatımıza daha anlamlı, daha derinlikli ve daha uzun soluklu katkılar sunabilir.

Elbette ki, fikir hayatımıza önemli katkılar sunan Toplum ve Bilim'le birlikte adeta kapalı devre yayın yapan, bende sanki çıksın diye çıktığı izlenimi bırakan Birikim dergisi ile yeniden bir canlanma yaşadığını gözlemlediğim Umran dergisi de yayınını sürdürüyor ama ülkenin fikir hayatına ne ölçüde imajinatif katkılar sunuyor bu iki dergi de, kuşkuluyum. Daha ses getirici bir çıkış bekliyorum ben, özellikle de Umran'dan; umarım bir gün o da olur.

Divan ve Doğu-Batı, düşünce hayatımızın en derinlikli, en çaplı ama yayınlarını sessiz-sedasız sürdüren iki önemli dergisi. Bu iki derginin varlığı bile umutlandırıyor insanı.

Yine Mostar, fikrî canlılığını, Genç Dergi heyecanını ve düzeyini sürdürüyor. Ama belli bir çevrenin dışında hak ettiği ilgiyi görmemesi ilginç bu dergilerin. Aynı şey düzeyli makalelerin yer aldığı Bilge Adamlar ve Rıhle için de geçerli.

* * *
Bunca dergiye rağmen, dergilerin serüvenleri, durumu pek iç açıcı değil ülkemizde. Uzun soluk üfleyebilen, ekol oluşturabilecek dergiler pek yok; olanlar da ya ölüyorlar bir süre sonra ya da ses getiremiyorlar, bu çorak ülkede.

Bu arada Anadolu, hâlâ direniyor, hâlâ samimiyetin, sahiciliğin kaynağı olduğunu göstermeye devam ediyor: Anadolu'da çıkan dergilerde bir ruh görüyorum o yüzden: Külliye, Kertenkele, Tasfiye, Değirmen ilk aklıma gelen güzel dergiler. Ah İkindi Yazıları, ah Küçük Dergi, ah...

* * *
Meşrûtiyet döneminin, dergiler açısından Cumhuriyet dönemiyle karşılaştırılamayacak kadar zengin, derinlikli ve verimli olduğunu bu ülkenin entelektüel çevreleri bile bilmiyor hâlâ: 'Dilimizi' kaybettiğimiz ve tabiî medeniyet gökkubbemiz başımıza çöktüğü için! Oysa meselâ Beyazıt Kütüphanesi'nde beş bin küsur (evet 5 bin tür) dergi var; ve bu dergiler çöken gökkubenin altında, dilleri dilimize benzemediği için (!) acı acı bize bakıyorlar yalnızca!

* * *
Dünyada dergiler çağı kapanıyor gibi aslında: Meselâ bir zamanlar bütün dünyada büyük yankı uyandıran -İngiltere'deyken bütün eski sayılarını topladığım!- Encounter türü bir dergi yeniden çıkarılamadı Batı'da bir daha. İngiltere'de, Fransa'da, Amerika'da yine de güçlü dergiler yayımlanıyor; gelenek oluşturan dergiler; ama pek ses getiremiyor onlar da. Meselâ The Atlantic Monthly, yayınını sürdürüyor. Aylık 800 sayfa yayımlanan World & I da hakezâ. Ama Batı'da düşünce de, sanat da artık çığır açacak yerden çoktan düştü yere; yara bere içinde düşünce hayatı da, sanat hayatı da o yüzden: Postmodern popüler kültür, nitelikli dergileri, okunmayan, ekol oluşturamayan akademilere, üniversitelerin kütüphanelerine hapsetmeyi başardı!

* * *
Arap dünyasında dergilik bizden çok iyi durumda. El-İctihad, Arap dünyasının son dönemde çıkardığı ve bütün Arap dünyasında ses getiren, önemli bir fikir dergisi olmayı başarmıştı; şimdi durdurdu yayınını. Samir Amin'lerin 60 küsur yıldan bu yana çıkardıkları 'sosyalist' et-Tarîq dergisi yayınını sürdürüyor hâlâ!

Kuveyt Enformasyon Bakanlığı, inanılmaz müthiş dergiler yayımlıyor: Araplar, bölgesel küreselleşmelerini Arapça üzerinden çoktan tamamladıkları için, bir yerde çıkan bir dergi, bütün Arap dünyasına ânında ulaşıyor ve takip edilebiliyor. O yüzden Kuveyt'te yayımlanan dergiler, boşa yayımlanmıyor anlayacağınız.

Aylık düşünce dergisi el-Hilâl vardı bir asırdan fazla bir süredir yayımlanan; o da yayınını sonlandırdı yakınlarda, ne yazık ki!

* * *
Düşünce de, sanat da, edebiyat da, zevk de, beğeni de dergilerde yeşerir, dergilerde boy atar. Dergiler, bir ülkenin düşünce, sanat ve edebiyat hayatının tohumlarını eker, geleceğinin ipuçlarını gösterir, iyi kötü.

Dergisiz bir dünya, dertsiz bir dünyadır: Gamsız, kedersiz, kaygısız. Kaygı, varoluşun olmazsa olmaz şartıdır: Kaygı yoksa, insan da yoktur, yok olmaya mahkûmdur. Kaygısız insan, ayakta durma zeminini çoktan yitirmiş bir makinadan, kolaylıkla oraya buraya sürüklenebilen bir robottan başka nedir ki!

Dergiler, bir ülkenin düşünce, sanat ve edebiyat hayatının hem yol fenerleri, hem de atardamarları gibidir: Atardamarları duran bir insan, ölüdür; yol fenerlerini yitiren insansa, yolunu da, yönünü de yitirmeye mahkûm.

* * *
Konuyu, Ayraç'a getirmek için kurdum bütün bu 'uzun' cümleleri. Ayraç, Yunus Emre Tozal'ın heyecanlı ve fedakâr çabalarıyla yayını sürdüren, ülkenin tek kitap ve eleştiri dergisi!

Bir ara Mustafa Çalık, Polemik dergisini çıkarmıştı: Ne kadar lezzetli bir dergiydi öyle! Bir de Virgül dergisi vardı: TLS (Times Literary Supplement), The New York Review of Books ve London Review of Books'un karışımı nefis bir dergiydi. O da rahmetli oldu, sizlere ömür!

Ayraç, 'alan'da ipi tek başına göğüsleme mücadelesi veriyor. Ve bu mücadeleyi her yeni sayıda daha iyi, daha coşkulu, daha kendinden emin bir şekilde sürdürüyor.

Üç yaşına bastı Ayraç ve kendini aştı, estetik tasarımı ve daha sevimli yeni boyutuyla: Son üç sayıdır küçük boy yayımlanıyor artık. Ve ilgilerini sürekli çeşitlendirerek geliştirdiği için de yeni okuyucu çevrelerine ulaşmayı başarıyor. Bunda ekibin heyecanı, coşkusu, içtenliği ve imrendirecek işbirliği büyük rol oynuyor. Yunus Emre Tozal, iyi bir 'orkestra şefi' çünkü.

* * *
Ayraç, her sayısında, doyurucu dosyalarla birer dipnot düşüyor düşünce ve sanat hayatımıza. Art arda yayımlanan rüya ve intihar dosyalı Ayraç'ların ardından son Ayraç (Mayıs) sayısı, eğitim dosyası olarak hazırlanmış. Dosyada birbirinden güzel, ilginç yazılar var. 'Kim, kimi ne hakla ve hangi yetkiyle eğitebilir?' sorusu ekseninde hazırlanmış dosya.

Abdullah Yavuz Altun, modern, merkeziyetçi, Aydınlanmacı eğitim sistemini, mafya filmlerinin dünyası üzerinden sorguluyor. Nefis bir yazı.

Yunus Emre Tozal, eğitimin arkeolojisini çıkarıyor: İslâm medeniyetinden günümüze gelinceye kadar Batı uygarlığının değişik çağlarında gezinerek.

Hasan Aksakal, Kant'ın eğitim kitabını tanıtıyor; Kant'ın 'çocukların dînî eğitimlerinin en erken yaşlarda başlamasının çocuğun zihnî ve ahlâkî gelişimi açısından şart olduğu' fikrine dikkat çekerek. Ekrem Sakar, Peyami Safa'nın eğitim ve gençlik kitabını irdeliyor.

Dosya'nın en ilginç yazılarından biri Ayşegül Tozal'a ait. Bir ara Gandi'nin danışmanlığını da yapan, aslen tıp doktoru İtalyan eğitimci Maria Montessori'nin çocukları zihnen eğitmek yerine, bilfiil kendi yetilerini ve kişiliklerini geliştirmeyi eksene alan, 'çevre'ye duyarlı, eşyayla ve kabiliyetleriyle doğrudan irtibata geçebilmelerini öngören eğitim modelini tanıtıyor ve tartışıyor Tozal.

Dergide, resimle eğitim, 'iyi, güzel, doğru eğitimi' gibi sorunları inceleyen yazılar başta olmak üzere birbirinden ilginç başka metinler de yer alıyor.

Dergi çağı sanki bitmiş gibi görünüyorsa da dergilere ihtiyacımız bitmiş değil hâlâ, işin aslına bakılırsa. O yüzden Ayraç'ı takip etmekte fayda var. Eğitimciler, entelektüeller, fikir, sanat ve yazı'ya ilgi duyan gençler için oldukça ufuk ve zihin açıcı, ilgisiz ve kayıtsız kalınamayacak, her bakımdan 'eğitici', 'öğretici', 'besleyici' bir dergi Ayraç çünkü.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik A.Ş. 'ye aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara