Çağ körleşmesini aşabilmenin anahtarı: Ümmîleşmek
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-16 08:11:06
Çağrımızın kendi çağını kurabilmesinin, dolayısıyla bizi çağın dışına iten, duyma, düşünme ve varolma biçimlerimizi belirleyen çağ körleşmesini aşabilmemizin yolunun ümmîleşmek'ten geçtiğini, ümmîleşme'nin de üç aşamalı bir oluş, varoluş ve varkılış: Ya da çağdan kurtulma, çağa girme ve çağı aşma: Veya ön alma, ön açma ve öne koyulma... yolculuğu olduğunu söylemiştim: Tıpkı Efendimiz'in yaptığı gibi.
Peygamberimiz'in âlemlere rahmet olarak gönderildiği zikredilir kitabımızda, sarahatle. (Efendimiz'in (sav) âlemlere rahmet olarak gönderilmesinin ne anlam ifade ettiğini ayrıca konu edineceğim başka bir yazıda). Burada şu kadarını söyleyeyim: Efendimiz'in âlemlere rahmet olarak gönderilmesi, sırasıyla, oluş / çağdan kurtulmak / ön almak yani mekke süreci; varoluş / çağa girmek / ön açmak / yani medine süreci ve nihayet varkılış / çağı aşmak / öne koyulmak yani medeniyet süreci olarak tarif ettiğim üç temel yolculuk, iki âyette "şahit", "mübeşşir" ve "nezîr" olarak zikredilir.
* * *
Ümmet, "her şeyin anası" demektir. "Her mü'min, tek başına bir ümmet"tir. Dolayısıyla "ümmet", "öncü" demektir. Kitabımızda, Efendimiz'de ete kemiğe bürünen, tecessüm eden, tebeddün eden "ümmet", dolayısıyla ümmîleşme süreci, bütün müminleri teşmil edecek şekilde Bakara sûresinde 143. ayet-i celîlede "ümmeten vasatan", Al-i İmran sûresinde 110. âyet-i kerîmede "hayra ümmetin" ifadeleriyle tasvir edilir.
"Ümmeten vasatan" ifadesi, zannedilegeldiği gibi, "orta ümmet" demek değildir; "merkez ümmet" demektir. Ayette bu mânâ sadedinde, "bu ümmet"in insanlık için "adalet nümûnesi" ve "hak/ikat şahitleri" olmasından ve daha da önemlisi, Efendimiz'in buna "şahitlik" ("vasat"lık ve vasıta'lık) edeceğinden sözedilmesi oldukça çarpıcıdır.
Al-i İmran 110'daki "hayra ümmetin" ifadesini anlayabilmek için 104. âyete bakmamız gerekiyor. Elmalılı'nın orijinal tefsirinden aktarıyorum: "Hem sizden müteşekkil, önde gider, hayra davet eder, maruf ile emir ve münkerden nehyeyler bir ümmet olsun, işte onlardır o felahı bulacaklar."
Elmalılı'ya göre: Maruf, mukteza-yı İslâm olan tâatullah; münker, mukteza-yı İslâm'a muhalif olan ma'siyetullah demektir. Maruf ve münker'in mi'yarı / ölçüsü ve ölçücüsü, hablullah'tır.
Hablullah / Allah'ın ipi, Ebi Saidi Hudrî (ra)'den mervî bir hadis'te "Sema'dan Arz'a indirilmiş hablullah, kitabullah'tır" şeklinde vuzûha kavuşturulur.
* * *
Çağrımızın kendi çağını kurabilmesi için, Kitab'a ve Sünnet'e gitmemiz gerekiyor. Yakıcı soru şu burada: İçinde bulunduğumuz çağın, çağrımızın çağrısıyla şekillendirilmediği, yani duyuş, düşünüş ve varoluş biçimlerimizin hâkim çağın duyuş, düşünüş ve varoluş biçimleri tarafından şekillendirildiği bir çağda, Kitab'a ve Sünnet'e gidebilmemiz mümkün mü?
Önce, çağın ağlarından ve bağlarından arınamadığımız; ardından, çağın içine giremediğimiz ve nihayet, çağın içine girdikten sonra çağı aşacak bir yerde / konumda bulun/a/madığımız sürece mümkün değil.
Çağın ağlarından ve bağlarından arınamadığımız için olamıyoruz / ön alamıyoruz; ön alamadığımız için de çağın içine girip varolamıyoruz / ön açamıyoruz; ön açamadığımız için de hakikati varkılacak / çağı aşacak ölçekte bir yolculuğa çıkacak şekilde öne koyulamıyor, insanlığa öncülük yapamıyoruz.
Çağın ağlarından ve bağlarından kurtulabilmemiz, yani ön alabilmemiz için tâatullah makamını geçmemiz; çağın içine girebilmemiz ve ön açabilmemiz için "ma'siyetullah sürecini başarıyla aşabiliyor olmamız; öne koyulabilmemiz, öncülüğe soyunmayı hakedebilmemiz için de hablullah'a sarılmamız şart.
Başka bir deyişle, bütün zamanları seferber edebilmemiz, bütün zamanları kendi çocuğumuz kılabilmemiz ve bütün zamanların çocuğu olabilmemiz gerekiyor.
* * *
Şu ân çağrımızın kurduğu bir çağda yaşamadığımız için, bu üç yolculuğu yapamıyoruz; o yüzden semantik bir intihar'la kaşı karşıyayız: Semantik intihar, yola çıkamamak, nasıl bir yolculuğa çıkılacağını bilememek ve yolculuğun nasıl gerçekleştirileceğini idrak edememek demektir.
Peki, semantik intiharı nasıl önleyebiliriz? Kalkış noktası ile varış noktasını buluşturarak. İyi de, çağ körleşmesi yaşadığımız bir zaman diliminde, bir kalkış noktası ve varış noktası fikri var mı zihnimizde ve hayatımızda? Ne yazık ki yok. O hâlde, çağrımızın kendi çağını nasıl kurabileceği meselesi üzerinden yaptığımız fikrî yolculuğu bu iki nokta üzerinden sürdürmemiz gerekiyor... O da yarına artık...
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap