Dolar

42,6945

Euro

50,1592

Altın

5.898,49

Bist

11.311,31

Başbakan'a örtük mektup (1)

18 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-26 10:12:00

Başbakan'a örtük mektup (1)

Bendeniz, Başbakan'a, –veya Cumhurbaşkanı'na, Genelkurmay Başkanı'na– açık mektup yazacak tıynette, “hormonlu” biri değilim. Siyasete, bürokrasiye bulaşmaktan kaçınan, kendisini hasbelkader –bir medeniyet tasavvuru geliştirilmesi, öncü bir kuşak yetiştirilmesi gibi– daha kalıcı, daha uzun vadeli hedeflere kilitleyen birinin (pehhh!) böyle bir işe soyunması elbette olmayacak bir şey.

Bu satırları siyaseti, bürokrasiyi küçümsemek veya kötülemek için yazmıyorum. Aksine siyasette de, bürokraside de, hırsızlığa, yolsuzluğa, komisyonculuğa bulaşmamış, bulaşmayacak; ehliyetli ve liyakatli, yaratıcı ve ahlâklı kişilere en fazla ihtiyaç hissettiğimiz bir zaman diliminden geçiyoruz.

Burada söylemek istediğim şey şu: Türkiye'nin temel varoluş sorunlarının kalıcı çözüm formüllerini üretecek adres, siyaset de, bürokrasi de değil.

Türkiye'nin temel sorunu, varoluş sorunudur: Tarihin yeniden yapıldığı, dünyanın entelektüel, kültürel, siyasî haritaların yeniden çizildiği, Batı uygarlığının dünya üzerindeki üç yüzyıllık hâkimiyetinin hem başka kültürlere, medeniyetlere, dinlere hayat hakkı tanımadığı, hem de gezegenimizi, tabiatı alabildiğine tahrip ettiği, dünyayı büyük siyasî, ekonomik ve kültürel katastrofların, çıkmaz sokakların eşiğine sürüklediği, farklı kültürlere, medeniyetlere, dinlere mensup toplumları, halkları barış, adalet, hak, hukuk ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde nasıl birlikte yaşatabileceğinin yollarını, yöntemlerini bilemediğinin ve bulamadığının bütün çıplaklığıyla anlaşıldığı şu küresel kaos ortamında, Türkiye'nin, (dünya tarihinin yapılmasında kilit rol oynayan medeniyet iddialarını, rüyalarını ve ideallerini yeniden formüle ederek, çağdaşlaştırarak tıpkı pax Ottomona tecrübesiyle bütün dünyaya gösterdiğimiz gibi) dünyada adaletin, vicdanın, sulhün, selâmetin, hakkaniyetin, kardeşliğin yavaş yavaş hâkim olmaya başlamasının tek kurucu aktörü olmasını sağlayabilecek, geleceğin bölge ve dünya tarihinin şekillenmesinde kilit rol oynamamıza imkân tanıyabilecek bir zaman aralığından geçiyoruz.

Bölge ülkeleri de, büyük dünya güçleri de, ekonomik ve siyasî açıdan güçlenen, kültürel ve entelektüel açıdan rotasını bulan, medeniyet iddialarını, rüyalarını ve ideallerini yeniden formüle ederek, çağdaşlaştırarak uzun, zorlu bir yolculuğa çıkabilen bir Türkiye'nin orta (25-50 yıllık) ve uzun (50-100 yıllık) vadede dünya tarihinin akışını şekillendirebilecek en önemli aktörlerden biri hâline gelebileceğini çok iyi biliyorlar.

 

Yazının devamı için tıklayın

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara