Dolar

42,6945

Euro

50,1592

Altın

5.898,49

Bist

11.311,31

12 Eylül'de yasaklanan millet aklanacak

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-03 09:02:00

12 Eylül'de yasaklanan millet aklanacak

Türkiye, sosyal sözleşmesi olmayan, hatta öznesi olmayan ender ülkelerden biri. O yüzden Türkiye'de yapılan anayasalar, "baba" ve zorba yasa/k/cılar tarafından yapılmış ve millete de dayatılmıştır.

Aslına bakacak olursak, ilk defa milletin anayasa yapmasına olmasa bile, anayasa yapma iradesi göstermesine tanık olacağız 12 Eylül'de. Burada sözkonusu anayasa değişikliğinin görece küçük bir paket olması o kadar önemli değil. Asıl önemli olan şu: Millet, ilk defa içeriği veya kapsamı ne olursa olsun, anayasa konusunda kendisine sorulan bir özne hâline geliyor. Evet, ilk defa olan bir şey bu.

12 referandumu bir yana, gerçek anlamda Öznesi yok Türkiye'nin hâlâ. Siyaseten iktidar olmak, halkın yarıya yakınının oyunu alarak 8 yıl ülkeyi yönetmek, milletin devleti yönettiği anlamına gelmiyor. "Meclis" demek olan milletin ya da millet demek olan meclisin iradesi her şeyden önce üç kez askerî darbelerle bir gecede sona erdirildi bu ülkede. Bir kez de hadım edildi yine silah zoruyla ve zorbaca yöntemlerle.

Sivil ve sivil olmayan yüksek bürokrasiye yön veren irade, milletin iradesi değil, elitlerin / azınlıkların iradesidir. Bu azınlık ve dogmatik irade, milletin iradesinin temsil ve tenkil yeri olan meclis'in beynine ve zihnine zincir vurabiliyor.

Mesele sadece yargı değil. Mesele Türkiye'de milletin iradesinin çok daha genel anlamda ve kapsamlı olarak ipotek altına alınmış olmasıdır. Hem küçük bir azınlık tarafından.

Dünyanın hiçbir büyük ülkesinde küçük bir azınlık o ülkenin kaderiyle oynayacak konuma gelemez, gelmemiştir. Ama Türkiye'de gelebilmiştir. Koskoca bir medeniyet çökertildikten sonra, bu ülkenin yeniden tarih sahnesine çıkmasını mümkün kılacak medeniyet iddiaları yok edildi Türkiye'nin: Bunun için, din hadım edildi; dil, tanınamaz hâle getirildi; sekülerlik / neo-paganizm biçimleri bütün kesimlerde milletin tek vazgeçilmez dini hâline getirildi.

Türkiye'de milletin iradesini ipotek altına alan azınlık, bu milletin omurgasını oluşturan unsurların bir parçası değil. Hâriciye'de yoğunluklu olarak görülebileceği gibi Türk, Kürt, Çerkez, Arap değil; Balkan kökenli ergenekoncuların yoğunlukta olduğu bir şebeke bu. (Burada Balkan kökenli, tertemiz insanlarımızı, kardeşlerimizi rencide edecek bir şey söylemediğimi vurgulamak zorundayım. Irkçılığın, etnik ayırımcılığın her türlüsünü lanetliyorum).

Dünyanın hiçbir büyük, tarih yapmış ülkesinde, o ülkenin aslî unsurlarının devre dışı bırakılıp, ülkenin inanılmaz küçük bir azınlık tarafından her bakımdan kontrol altına alındığı başka bir ülke yok. Bu şebeke, yoğunluklu olarak masonlarla birlikte çalışıyor. Bu şebeke, Türkiye'nin bazı alevî-laik üst kesimlerini kolaylıkla markaja almayı başarmış durumda.

İnsanları etnik kimliklerinden ya da inançlarından ötürü kınıyor, yargılıyor filan değilim. Her ikisini yapmaktan da Allah'a sığınırım.

Ama dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmayan ama yalnızca bizde yaşanan ürpertici bir olguya dikkat çekiyorum: Bu ülkenin omurgasını oluşturan unsurların içinde yer almayan ve Türkiye'yi içerden çökertmeye çalışan bir şebekeden bahsediyorum: Bu şebekeye bugün Ergenekon şebekesi deniyor. Ama ergenekon'la sınırlı değil yalnızca. Taa Meşrutiyet yıllarına kadar gider bu şebekenin kökleri.

İşte bu şebeke devleti ele geçirdiği için, (devletin zaten ele geçirildiğini ifşa ve ilan edercesine, tam bir panik psikolojisiyle, "devleti ele geçirmeye çalışıyorlar" diye yaygara kopartıyor) meclisin milletin önünü açacak girişimlerinin hepsini tıkıyor, engelliyor veya etkisiz hâle getiriyor.

Bu ülkede milleti yasaklıyor. Bu ülkede yasaklanan şey, bütün çağrışımlarıyla, millet olmuştur. Milletin bu ülkenin geleceğinde -bürokrasisinde, askeriyesinde, hâriciyesinde vesaire- söz sahibi olması yasaklanmıştır. Hâlâ başartüsünün üniversiteye, kamu kurumlarına giremediği tek ve son komünist veya faşist ülke Türkiye'dir.

12 Eylül referandumu, milletin iradesinin önünü açacak... Milletin iradesi, gerçek anlamda idareye vaziyet edince, bu millet kendisiyle, birbiriyle uğraşmaktan, yapay, sahte sorunlarla boğuşturulmaktan, birbirine düşürülmekten kurtulacak, Türkiye ancak o zaman önüne bakabilecek ve Yeni Türkiye ancak ondan sonra ufukta görünmeye başlayacak.


Yeni Şafak

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara