Dolar

42,6945

Euro

50,1592

Altın

5.898,49

Bist

11.311,31

'Yeni Türkiye'nin 'yeni dünya'sı (1)

16 Yıl Önce Güncellendi

2011-03-28 08:26:37

'Yeni Türkiye'nin 'yeni dünya'sı (1)

"Yeni Türkiye"den sözedip duruyoruz... İyi de, ne bu "Yeni Türkiye", nasıl bir "şey"? Ayrıca başka bazı yazarlar da "yeni Türkiye"den sözediyorlar. Aynı şeyden mi sözediyoruz, peki?

Büyük ölçüde, hayır. Diğer yazarların sözünü ettiği "yeni Türkiye" ile benim sözünü ettiğim "yeni Türkiye" arasından bazı paralellikler var sadece; hepsi bu.

Açıkçası, bendeniz, biraz daha derin nefes alarak, bir tarih felsefesi okuması yaparak, medeniyet perspektifi ekseninden bakıyorum hâdiseye. Diğer yazarların "yeni Türkiye" tasvirleri, -henüz pek tarif yok ortada- çoklukla konjonktürel. Konkjontürel'den kastettiğim, neo-liberal duyarlıklar ya da perspektifler.

Neo-liberal perspektiflerle bakılarak "yeni" diye adlandırılan Türkiye'nin "yeni"liğinin bir hayli su götürür olduğunu söylemeliyim öncelikle. Sözgelişi, bu yaklaşımlara göre, "yeni Türkiye", daha özgür olacak, neo-liberal küresel dünya'yla (yani insanlığı büyük felâketlere sürüklediği apaşikâr ortada olan küresel sistem'le) bütünleşen bir Türkiye olacak. Vesaire...

Peki, neo-liberal, dolayısıyla hâkim küresel söylemler üzerinden tasvir ve umut edilen yeni Türkiye'nin neresi yeni? Konjonktürlere, dolayısıyla hâkim küresel sisteme meşrûiyet kazandıracak bir Türkiye'nin neresi yeni olabilir ki? Yeni bir şey söyleyemeyen, söyleyeceği yeni esaslı şeyler ol/a/mayan, sadece hâkim küresel sisteme eklemlenme katsayısını geliştiren, artıran Türkiye'nin eskisinden daha "sorunlu" olduğunu söylersem, şaşırmayın lütfen: Küresel sisteme entegre olan sözümona "yeni Türkiye", eskisinden daha "sorunludur": Çünkü bu durumda, Türkiye'nin hem gerçekten söyleyebileceği yeni sözleri, dillendireceği yeni iddiaları bizzat kendi eliyle berhava etmesi sözkonusudur; hem de hiçbir meşrûiyeti kalmayan, üstüne üstlük de bilfiil olmasa bile bilkuvve (yani entelektüel olarak, felsefî olarak) çöken, zorba küresel sisteme meşrûiyet kazandırması sözkonusudur, küresel sisteme eklemlenen sözümona "yeni" Türkiye denen "nesne"nin; özneleşme imkânlarını kendi eliyle yok etmeye kalktığı için "nesneleşen" Türkiye'nin.

Oysa benim âcizâne sözünü ettiğim "yeni Türkiye", çöken, vaatlerini bizzat kendi yapıp ettikleriyle bitiren eski dünyanın, dolayısıyla Batı uygarlığının, dünyayı yalnızca felâketlerin, çatışmaların, hukuksuzlukların, yeni sömürü biçimlerinin eşiğine sürüklediği için bittiğini gören ve ilan eden; ve buna mukabil, daha âdil, daha erdemli, daha vicdanlı, daha hakkaniyetli yeni bir dünyanın kurulabileceği fikrini dillendiren ve bunun da ancak esaslı bir medeniyet fikrini ve iddiasını hayata geçirme yolculuğuna soyunmakla mümkün olduğunu idrak eden bir Türkiye'dir.

Hayal mi görüyorum? Hayal dünyasında mı yaşıyorum? Henüz yayımlanmamış bir kitabı, ilkel ve iğrenç bir şekilde toplattıran, yok eden bir Türkiye'de yaşadığımı unutuyormuşum gibi, nereden çıkarıyorum bütün bunları?

Evet, bunlar aslâ kabul edilemeyecek, onaylanmayacak acı gerçekler. Bunlara isyan ediyorum. Kınıyorum bu ilkellikleri. Onun için "yeni Türkiye"den sözedebiliyorum. Eski Türkiye"nin kalıntısı bu ilkellikleri, sözünü ettiğim "yeni Türkiye"yle aşabiliriz ancak.

Bunlar, bizim açmazlarımız ve bu biz bu açmazları kolaylıkla aşabilecek durumdayız aslında. O yüzden bu yasak hükümetin bakanlarını bile rahatsız etmiştir: Bülent Arınç, Hayati Yazıcı gibi bakanlar, bu duruma kendilerince isyan etmişlerdir.

Ayrıca genel olarak Ergenekon soruşturması dolayısıyla tedirgin olan bir kitle vardır; telefon dinlemeleri, fişlemeler, şunlar bunlar, toplumun ciddi bir kesimini fena halde rahatsız edecek boyutlar kazanmıştır. Tutukluluk süreleri, bu insanları ve ailelerini haksız yere perişan etmektedir...

Bütün bunlar kabul edilemez şeylerdir. Ama bunlar, eski Türkiye'nin zihin yapısının ve kurumlarının kalıntılarıdır. Ve biz bunları aşabilmek için "yeni Türkiye"den sözediyoruz.

"Yeni Türkiye" bunları aşacaktır; yeter ki, takoz konulmasın önüne. Tuzaklar, şark kurnazlıkları, yalan haberlerle tıkanmasın önü "yeni Türkiye"nin.

Ve bunlar, "yeni Türkiye"nin taşıdığı potansiyeller açısından, kolaylıkla aşabileceği sorunlardır.

"Yeni Türkiye", yeni bir dünyanın nasıl kurulabileceğinin ipuçlarını sunabilecek tarihî derinliğe, tecrübeye, özgüvene sahip bir kıtadır aslında. Bin yıl sadece İslâm dünyasının değil, dünyanın en çalkantılı, en bunalımlı bölgelerini yönetmiş, büyük sorunlarını nasıl aşabileceğini göstermiş bir dünya aktörünün tarihî bilincine ve misyonuna sahip çıkmasından sözediyoruz.

"Yeni Türkiye", Balkanlarda, Kafkaslarda ve Ortadoğu'da -şu hâliyle bile- adaletin, vicdanın, erdemin, zekânın, tarihî derinliğe sahip olmanın ne demek olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.

Bu yürüyüşün barış, adalet, kardeşlik ve dayanışma ilkeleri çerçevesinde kuşatıcı bir medeniyet fikriyle hayata geçirileceği günler yakındır ve o yüzden Türkiye, içeriden ve dışarıdan saçma sapan sorunlarla kuşatılmaya çalışılmaktadır.

"Yeni Türkiye"nin dünyaya nasıl yeni bir dünya sunabileceğini Cuma günkü yazıda ayrıntılı olarak göstermeye çalışacağım...

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara