Bugünkü yazım çok can sıkıcı bir konu hakkında olacak. Ancak amacım insanları daha fazla endişelendirmek değil. Birkaç aydır dünya basınından bu konu hakkındaki haberleri takip etmeye çalışıyorum ve son açıklamalardan sonra bu konuda yazmam gerektiğine karar verdim.
Evet, sanırım duymayan yok, sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı tehdit ettiği söylenen domuz gribinden söz ediyorum.
Sağlık Bakanlığı, yurtdışından 43 milyon doz domuz gribi aşısı geleceğini açıkladı. Bunun 1 milyon 800 milyon dozluk kısmı Ekim ayının üçüncü haftasında olmak üzere tamamı Aralık ayının sonuna kadar Türkiye gelmiş olacak. Bir diğer açıklamada ise, insanlardan sağlık ocaklarına gidip isimlerini yazdırmaları isteniyor.
Bu açıklamalar, ister istemez bütün insanları endişelendiriyor. Kendimi bildim bileli komplo teorilerinden hiç hoşlanmam, lakin biraz tedbir hiç kimseye zarar vermez. Onun için de domuz gribi ve aşısı hakkında yetkililere bazı sorular sormamız gerek.
Ben tıp uzmanı değilim onun için tıbbi terimler kullanmayacağım. İddiaların çok ciddi olduğunu düşünüyorum ve umarım geç olmadan cevaplandırılır. Evet, tekrar söylüyorum bunlar iddia ve Sağlık Bakanlığı bu aşıları temin ettiğine göre bütün bu iddiaların gerçek olup olmadığı hakkında da fikir sahibidir herhalde.
Dünyada domuz gribi aşısı üretebilmek için sadece beş firmaya izin verildiği söyleniyor. Bu durumda Türkiye'ye gelecek olan aşılar hangi firmadan geliyor. İnsanlar bu aşıların hangi firmaya ait olduğunu bilecek mi?
Bu firmaların, 2001 de Amerikan Kongresinde alınan bir kararla, ürettikleri aşıların insanlara verdiği her türlü zarardan dolayı kanun karşısında sorumlu tutulamayacakları, söyleniyor. Bu doğru mu?
Bu aşıların çok ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı, hatta bu aşıyı yaptıranların kısmi felçten ölüme kadar çeşitli tehlikelerle karşı karşıya olduğu söyleniyor, bu doğru mu?
Hiçbir ülkenin aşı sonrasındaki takip için yeteri kadar bilgilendirilmediği söyleniyor. Aşılanan kişilere, aşının yan etkilerinin ne olduğu hakkında bilgi verilmediği söyleniyor.
Bu aşıları yaptıran kişilerden imza alındığı söyleniyor. Bu imzaların aşıyı yapan kişi, kuruluş ve de aşıyı üreten firmaya karşı hiçbir hak talep edilmesin diye alındığı söyleniyor. Yani kendi ölümüne imza atıyorsun.
Türkiye'de insanlardan sağlık ocaklarına başvurmaları, isimlerini yazdırmaları isteniyor. Acaba sadece isim mi yazdırılacak, yoksa imzaları da mı alınacak. Bu durumda insanlar o aşıyı yaptırınca bundan dolayı görebilecekleri her türlü zararı da önceden kabullenmiş mi olacaklar. Aşı yaptırmak istemeyenlerden de mi imza alınacak.
Böyle büyük çapta bir aşılamayı yaptıran ülkelerin insan hayatı üzerinde çok büyük bir bahis oynadığı söyleniyor. Gerçekten insanların sağlığı hiçe sayılarak bahis mi oynanıyor? Sağlıkla oyun olur mu?
Aşının hiçbir sağlık sorununa yol açmadığına ilişkin, insanlara garanti verilebiliyor mu? Yoksa “ önce Sayın Başbakan ve ben bu aşıyı yaptıracağız kendimize” şeklindeki bakan açıklaması mı tek garanti. Sakın bu, yıllar önceki Çernobil faciasının ardından bir bakanın “çayda radyasyon yok, bakın ben içiyorum' demesi gibi olmasın.
Yazının devamı için tıklayın
Yorum Yap