“We will not go down, In Gazze tonight”...
Geçtiğimiz gece SEDAV’ın mezuniyet törenindeydik. Mavi Marmara yolcularından sevgili arkadaşım Demet Tezcan’ın kızı Sedanur, sanırım iki aya kadar önce davet etmişti. Otuz öğrenci dört yıllık çalışmalarının ve uzun tempolu emeklerinin sonucunda “şal” giyme töreniyle diplomalarını aldılar. Demet, ayağının tozuyla Anadolu’daki şehit ailelerini ziyarete gittiği için kızının mezuniyet gecesine iştirak edemedi. Onun adına, Hocamız Fatma Kutluoğlu ve İHH Kadın Kolları Başkanı Av.Gülden Sönmez birlikte alkışladık talebeleri.
“Şal Giyme Töreni”ni daha evvel seyretmemiştim hiç. SEDAV, bir Osmanlı geleneğini ihya ederken kadim mirasla bugünün birikimini birleştiriyordu aslında. Hocalarının elinden icazet ve yeterlilik alırken çok heyecanlıydı talebeler, gözleri ışıl ışıldı. Krem/beyaz saten ve üzerine altın sırma ile işlenmiş Osmanlı tuğrası taşıyan atkılarını giyerken, onları ilmiye kapısından geçen süvariler gibi seyrettik, ayakta alkışladık bizler de...
SEDAV, 2005 yılında kuruldu. Sürekli Eğitim Gönüllüleri Dayanışma ve Kültürlerarası Diyaloglar Derneği’nin bünyesinde yediden yetmişe herkes eğitim alabiliyor. SEDAV, aslında uzun yıllardır demirden bir bukağı ile sıkıştırılmış, resmi ideoloji tarafından dayatılan eğitsel kariyer şablonuna ciddi ve hayati bir alternatif sunuyor. Alternatif kelimesi, yaptıklarını tam olarak karşılamıyor doğrusunu isterseniz. Çünkü sundukları eğitime dair tarif, bir yanıyla uzun köklü geleneğimize atıf yaparken diğer yanda resmi ve uluslararası olan eğitim performanslarına da paralel... Geçmişle geleceği, birikimle hedefi birleştiriyor, hasat ediyor. Bu haliyle SEDAV, eğitimi okuldan hayata doğru yaygınlaştırma azmiyle, alışık olduğumuz ve bizi her seferinde dışlanmak belasıyla kahreden kısır döngüden de kurtarıyor. Eğitimi yeniden tarif ediyor... Okul duvarlarını, yeryüzüne hatta evrenin olmayan duvarlarına kadar genişletiyor. Sadece belirli senelerde ve sınıf sistemine dayalı olarak değil, eğitimi insan ömrüne denk bir kıvama yaygınlaştırıyor.
Derneğin kurucusu Ömer Faruk Korkmaz, “bir medeniyet tasavvuru” olarak kurdukları SEDAV hakkında şunları söylüyor: “Milyonlarca gencin girdiği sınavdan birkaç yüz bin tanesinin üniversiteye girebildiği bir dönemde, eğitime sevdalıların çıkış arayışının sonucu olarak kurulmuş bir dernektir SEDAV. Kabiliyeti henüz ortaya çıkarılmamış gençlerle dayanışmanın merkezidir. Uluslararası birçok tecrübeyi harmanlayarak ülkemiz insanına uygun hale getirip sunmak SEDAV’ın en önemli özelliğidir.”
SEDAV yönetim kurulu başkanı Ebru Kara da yaptığı açılış konuşmasında topluma ve insanlığa yararlı öğrenciler yetiştirme konusundaki gayretlerini anlattı, eğitimin toplumu ve insanlığı kurucu sözünden bahsetti... SEDAV’ın gayretli öğretmenlerinden de bahsetmeden geçemem. En az bir Doğu bir de Batı dilini öğrenmek kasdıyla verilen eğitim harika! Programa biraz erken geldiğim için Arapça ve İngilizce müzik performansı sergileyecek öğrencilerin provalarına da katıldım. Michael Heart’ın “Bu gece Gazze’de Teslim Olmayacağız” şarkısını ben de ezberledim. (http://www.habervakti.com/?page=news_details&id=4592) Heart Suriye kökenli bir müzisyen, Amerika’da yaşıyor ve bu parçayı geçen yıl Gazze’yi adeta asit yağmuruna tutan “Dökme Kurşun” Operasyonuna itiraz için yazmış... Öğrenciler Öğretmenleriyle o kadar uyum içindeydiler ki, liselerde ve üniversitelerde görmeye pek de alışık olmadığımız cinsten, çok modern, katılıma dayalı ve etkileyici bir harmoni... Eğitimcilerden Semra Bilici mesela. Kendisiyle SEDAV talebelerinin karşılaştırmalı edebiyat derslerine iştirak etmiştim. Semra Hanım, kendisi de öğretmen olduğu halde her öğrencinin dünyasıyla yeni bir eğitimden, yeni bir öğrenme sürecinden geçtiğini anlatıyordu. Riyazüssalihin ile fotoğrafçılığı, İbni Haldun ile rock müziği, sosyal siyaset ile Mehmet Akif’in Safahatı’nı bir arada okuyabilmek... Muhteşem bir evrensel hasad...
Gecede en anlamlı konuşmayı Mavi Marmara önderlerinden sevgili arkadaşım Av.Gülden Sönmez gerçekleştirdi. Gençleri evrensel barış için aktif olmaya davet etti, temiz ve sahih niyetle çıkılacak yolda Allah’ın bereketiyle karşılaşacağınızdan emin olun dedi... Gülden’e Gazze’ye sarılırmışcasına sarıldık hepimiz. Gözlerinde onur, tevazu ve mahzuniyet hepsi bir aradaydı. Narin elleri, konuşurken sanki binlerce kişiyi kucaklayacakmış gibi genişleyip uzarken, İstanbul’dan dünyaya büyüyen bir sevda ve cesaret efsanesi gibiydi... Bir ara Furkan Doğan’ı sordum. Gülden, şehitlerimizi tek tek ziyaret etmiş, hepsi öyle güzel ve parlaktı ki dedi. Sonra kulağıma eğilip, “Furkan’ı hiç merak etme, bir bebek gibi uyuyordu” dedi. Furkan’ın ruhunun SEDAV Mezuniyet Gecesinde koşuşturan gençlerin arasında estiğinden hepimiz öyle emindik ki... Gülden Sönmez, çağımızın Asiye’si diyebileceğim cinsten, güçlü bir kadın... Irmakların ona taşıdığı dünya bebeklerini, kucağına aldığı gibi, onların annesi oluveriyor...
SEDAV’a gönül dolusu teşekkür ile...
Yorum Yap