Mutlu (Tönbekici) pazartesi günki Vatan'da içten bir yazı yazmış.
'Dışı seni yakar/içi beni' bir durum onun için pek tabii ki.
Benim 'Ben olsam jandarmaya gitmezdim' ahkâmıma da dokundurdu diye 'Kalbini kırmadım dilerim' telefonu açtı.
Ben de pazar günki yazımda onun ve ablasının kalbini kırmamaya özen göstermiştim. Esasında. Ama ablası, jandarmanın bunu bu kadar medyaya bayraklandıracağını 'bilseydim, başvurmazdım' noktasına dahi gelmiş. Okuduğum kadarıyla.
Sonuç olarak aile içi bir kavganın dökümlerini, kurumuna şikâyette bulunulmuş, herhalde
Şirince jandarmaya bağlı olduğu için- Jandarmaya n'oluyor? Nasıl böyle bir paparazzileme faaliyetine girişebiliyorlar?
Dalga dalga medyalamamızda hemen 'Ermeniye bak! Aa, Agos'ta!'ya vardırılıyor? Sansasyonel Feministler (olsa adları gerek) o dayanışmacıdan çok skandalcı hanımların da katkı numerolarıyla.
Mutlu haklı: böyle durumlarda insan en çok çocuğu için korkuyor. Çocuğunun ruhu duymasın istiyor. En büyük kaygısı/endişesi bu oluyor.
Ben diyelim 'Perihan Mağden Paketi' diyebileceğim son derece rahatsız edici/hayat kalitemi, hatta hayat sevincimi/mutluluğumu düşürücü bir paketten yararlanıyorum/yararlandırılıyorum sürekli.
Ağzımdan alevler saçan 1 Ejderha Kadın olduğuma dair feci klişe bir önyargı paketi var. Sonra tanıyıp 'Aa, siz esasında tatlıymışsınız/komikmişsiniz. Oysa sizin için neler neler söylediler', 'Şimdi yeni bir paketim var size dair'e de sinir oluyorum.
Zira gördüklerinde/idareten gösterdiğim yerde de değilim.
Diğerinde de. Beni tanımaları kat'i surette gerekmiyor.
Yazılarım maalesef ton itibariyle diğer (özellikle errrkek) köşecilerden daha şahsi olduğu için, şahsiyetime karşı bir kalkan/bir kule/bir zart/bir zurt oluşturma zaruretini-
İlla benimle, yazılarımla 'şahsi' bir ilişki kurma iddiacılığını 'Ay hiç beğenmiyorum, ama mecburen okuyorum yazılarını' tiyatro kumpanyalamalarını filan- hadi açık söyleyeyim felaket düşük/bezdirici buluyorum.
Okuma kardeşim! Yazılarımı okumanı gerektirecek hiçbir şey yok! En son 97'de Pazartesi Dergisi'nde yazıyordum. Hâlâ bana gelip, ?Ben sizin Pazartesi'deki yazılarınızı beğenirdim? diyenler var. Yani aradan on küsur yıl geçmiş. Ben bi bok yazamıyorum on-on bir yıldır.
Ama bu çok çok 'high' tip illa billa benim NE KADAR yazamadığımı görmek/yazılarıma ne kadar illet olduğunu tespitlemek için ısrar muhabbet okuyor.
Ben nasıl Perihan Mağden değilsem, böyle bir paket beni ağır müşteki ediyorsa- Evet! hayatta ennn çok kızımın ?Perihan Mağden'in kızı?lanmasından korkuyorum.
Zira hiç birbirimize benzemediğimiz gibi kızımla, ben sizin beni zannettiğiniz/zannetmek istediğiniz kadına DAHİ benzemiyorum.
Başbakan hastane kartını gösterdi diye girip hastalıklarını teşhirliyorlar. Şeker hastasıymış! Yahu, sana ne?
Herkes paparazzileşiyor. Sürekli.
Hakiki Gündem'le ilgilenmemek için de. Memlekette demokrasinin köküne kibrit suyu dökmeyi planlayan 1 Yargı Darbesi işleme konulmuşken-
Askeriye'nin herrr hafta yeni darbeci/müdahaleci cevizleri ortalığa dökülürken-
Onun bunun özelinin geyiğiyle, evet; eleştiri yok, yorum yok, analiz yok, akıl yok, fikir yok. Ermeni düşmanlığı var, kirletme var, aşağı çekme, sansasyonelleme, sömürme, taciz etme: Hep aynı düşük tarife!
Hani Tuğba Özay diye kendini bir sosyal biçerik/bilgi ve kültür şelalesi addeden nerdeyse şizoid mankenlik vakamız var.
Geçen yaz sonunda mı, ne: Israr-muhabbet; ama beş kere reddettim filan- Paşakapısı Kadın Hapishanesi'ndeki mahkûmlar son kitabımı okumuşlar. Kitap üstüne konuşma yapmaya gittim.
Takdir edersiniz ki sadece hapisteki kadınlara bir hayrım dokunsun diye yapıyorum ve de
alabildiğine yorucu/can sıkıcı bir durum benim için.
Bu da o sırada o hapishanede kalıyor ifade özgürlüğü suçlusu olarak. (Öyle addediyor kendini. Çok sosyal bıcırık ya.) Neyse konuşmanın yapılacağı salona yürürken yanımdan salına salına geçti.
Ben de başımla selam verdim selamına karşılık. Konuşmama katılmazsa kaybedeceğim hiçbir şey yok. (Tersi, söz konusu olabilir.)
Bu, hemen hapis sayıklamalarından Doğan Kitap'tan 1 kitap çıkartıyor. Bir bölümünün adı: ?Perihan Mağden'i nasıl mahvettim? mi, ?Nasıl ağzının payını verdim? mi öyle bir şey.
İyilik olsun diye gittiğiniz kadınlar hapishanesinde bile biri, kendine ruhsal sineklerinden magazin yağı çıkartıyor.
Cumhurbaşkanı'nın çağırdığı Cumhuriyet Bayramı Daveti'nden uçağınıza yetişmek üzre koşarak çıkıyorsunuz. Bir Yaratık hakkınızda, ?Köşkte kustu! Müze Müdürü de onu tuttu? diye destursuz yalanlar havaya saçabiliyor! Maksat çamur sıçratmak olsun! Köşk davetinde dahi güvencede değilsiniz. 'Ya tutarsa' ümidiyle, birilerinin yedinci sınıf iftiralarını üstünüze boca edebiliyor!
Böylesine paparazzilenmek habire-
Herkes paparazzileşmiş. Ve de hep birlikte aşşağı çekmek arzusu. Tavan yapmış vaziyette.
Acil şifalar diliyorum. Ben yanmışım. Ama hakikaten bu ülkede şöhret korkunç bir batakhane.
Paparazzilenmek
19 Yıl Önce Güncellendi
2008-07-01 07:42:00
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER
Haber Ara
Yorum Yap