Ben çocukken öyle bi korku vardı: Çin Uyanınca korkusu! Cabbar muhabirler Esracengiz Çin'e gönderilir; bu KapalıKalabalıkKutu'ya dair yazı dizileri hazırlanırdı. Onlar hazırlardı; biz de yerdik yani Allah ne verdiyse.
Sonra Çin UYANDI ve baktık ki UYAN DA PAZARA GİDELİM uykusuymuş Çin'inki: Dünya pazarlarını bastılar, hakikaten.
Şimdi Müreffeh (hayatta en sinir olduğum kelime)
Türkiye Cumhuriyeti'ni ALEVİLER UYANIRSA korkusu sarmış mıdır acaba?
Hiç sanmıyorum! Biz korkmamız gerekenlerden korkmayıp korkmamamız gerekenler'den korkarak Tarih'e şan salmış bir milletiz. (Mal olmuş; daha mı iyi olurdu?)
Bunca yıldır Derin 1 Kemalist Uyku'da uyumakta olan Aleviler yaptılar yürüyüşlerini: çok saygıdeğerdi. Görülmeye de değerdi, muhakkak.
Yalnızca 'Alevi Uykusu'nun bazı bekçileri, Mühim (ve ekranlardan inmeyen) Alevi Büyükleri tasvip etmemişler bu yürüyüşü. Etmiyorlarmış meğer. Galiba biraz fazla hakiki sol ve sivil itaatsizlik tınısı geldi kulaklarına.
Oysa Aleviler'e yakışan Kemalist Oy Depoları olarak ne halt ederlerse etsinler (yani hiçbi şey etmesinler) her zaman oylarını CHP'ye vermektir.
Sabretmektir, sabretmektir ve yine sabretmektir.
ZORUNLU DİN DERSİ; mecburi Sünnilik Dersi'dir işte: lamı cimi yok. Bu Memleketin hatırısayılır sayıdaki Alevi ailelerinin çocuklarına Sünni Din Dersi okutulur epeyce yıl oldu: Yıllardır.
Cemevlerini gönüllerince açamazlar. Diyanet bütçesinden pay alamazlar.
Diyanetimiz'in bütçesi de iş paylaşıma, şeffaflığa geldi mi Askeriyemiz'in bütçesi gibidir: Çanakkale Geçilmez modelidir.
Aleviler çok hassastılar gerçi yürüyüşlerinde: Kendilerine destek vermek için orada bulunan DTP'lileri (hiç de nazik sayılamayacak koşullarda) kürsüden indirdiler.
DTP'liler bugünlerde özellikle 'Adım çıkmış teröriste/İnmez parlamentere' muamelesine tâbi tutulduğundan, Kendi Ekran Büyüklerinin hiç de tasvip etmediği bir yürüyüşü
gerçekleştirmiş bulunan Aleviler DAHİ DTP'lileri kürsüden indirmekte beis görmediler.
Oysa bir Alevi+Kürt Dayanışması şahane olurdu. Ve fakat Bu Topraklar'a yakışmaz öyle şahanelikler.
Aleviler'in (Derin Liderleri'ne itaatsizlik göstermiş bulunan) Yürüyen Aleviler'in (en nihayet) dahi; kırmızı çizgileri var.
DTP'nin ve Öcalan'ın; herkesin, her kesimin kırmızı çizgilerini oluşturması, bu çizgilerin giderek daha da daha da kalınlaştırılması hayra alamet değil pek tabii ki.
Ama Saygın Başbakanımız'dan Muhtelif Bakanları'nın muhtelif çıkışlarına öylesine 'hayırlara vesile olsunlar' bir döneme girmiş bulunuyoruz ki-
Hükümet Sözcüsü 1001 Çiçek Bey'den, Saygın Bakanımız Gönül'ün harikulade isabetsiz sözlerine; nerdeyse bir Siyaseten Yanlışçılık yarışına girilmiş vaziyette.
Ben şimdi Dengir Mir Mehmet Fırat beyin yerine özenle seçilmiş bulunan Saygın Aksu'dan bir çıkış bekliyorum. Hoş, kendisi yılların/on yılların eskitemediği bir bakanımızdır. Kapalı Kapılar Ardında gerçekleştirecektir en güzel icraatlarını. Edecektir; en muhtaç olduğumuz güzel sözleri.
Geçenlerde Radikal'e ağzının payını vermiş Saygın Başbakanımız. Ama Fehmi Koru'nun payını vermek için bulmuş bulunduğu 'Sevsinler seni'yi çok seviyeli buldum ben.
Ya 'Yesinler seni' deseydi, Fehmi beyin kendini nasıl hissedeceğini düşünebiliyor musunuz?
Hoş, o her halükârda 'Thomas'a Komaz' çizgisinden taviz vermeyecek biridir.
Şimdi düşünün: HaddindenFazlaKemalist Can Dündar'ın son eserlemesi bile 'suç duyurusu yapılmaya layık' görülüyor.
Vay sen misin: Atatürk günde 3 paket sigara, 15 kahve içer; akşamları da 1 büyük rakıyı devirirdi? diyen. Çakalların çocukları korkutması; yapayalnız, üstelik Türk doktorlarına güvenemeden ölmesi cabası!
Komplo Attırmacılık konusunda herrr nevi eşiği aşmış görünen ekonomatriks Yiğit Bulut; Can Dündar'ın 'Mustafa'sının Süleymaniye'de askerlerimizin kafasına çuval geçirenlerin son plot'u olduğunu İddiaa'ladı. Tahayyül edin!
O nedenle ben Alevi yurttaşlarımıza sabır telkin ederek yazımı bitireceğim. Zira: her şeyin başı (ve sonu tabii ki) sabır.
Tayland'da (bir programda izlemiştim) bir köyü doğumlamaları asla kontrol edilemez hale gelmiş bulunan maymunlar basmış. O kadar çok sayıda ve o kadar afacanlar ki (sevsinler, onları) dar ediyorlar köyün ahalisine yaşamı.
Ve fakat Budist oldukları için hiçbir şey yapmıyor Taylandlılar. ?Gerekirse yüz ya da bin yılda bu maymun sorunu kendiliğinden çözülecektir? diye düşünüyorlar. İşte en güzel yaklaşım!
Alevi yurttaşlarımızın EkranlardanAlışığızBüyükleri'nin telkinlerini dinlemelerinden yanayım. Mustafa Kemal'in Hazreti Ali'nin reenkarnasyonu olduğunu filan, düşünmeye devam etsinler.
Elbette Kemalizm'de taşlar (kendi kendine) yerine oturacak; ayaklar yeniden ayak, başlar her zamanki gibi baş olacak, yani kalacaktır. 'Hani benim haklarım?' diye yüz bin kişilik yürüyüşler- şık olmuyor yani.
Yorum Yap