Zincirler kırılsın Ayasofya açılsın
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-12-03 10:54:30
Ayasofya fethin sembolü. Doğu Roma İmparatorluğunu tarih sahnesinden silen Hazreti Peygamberin muştusuna mazhar serdengeçtilerin, ilk Cuma namazı kıldıkları yer. Kutsal mabedin adındaki “sofya” sözcüğü, herhangi bir kimsenin adı olmayıp, eski Yunanca’da “bilgelik” anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla “aya sofya” adı “kutsal bilgelik” ya da “ilahî bilgelik” anlamında.
Doğu Roma başkentinin fethinden önce Müslümanlar arasında kutsiyetine dair rivayetlerin oluştuğu görülür. Hatta Battal Gazi’nin hayatını konu alan menkıbelerde, Konstantinopolis kuşatması sırasında, Batta Gazi ve arkadaşlarının Bizans surlarını aşarak Ayasofya’nın içine girdiği ve burada namaz kıldığı anlatılır.
Evliya Çelebi'nin "Seyahatnamesi"nde; Ayasofya'nın Resulullah -sallAllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in doğum tarihi olan 571 miladi yılında geçirdiği bir depremden bahsedilirken, kubbesinin onarılışı ile ilgili şu ilginç rivayet göze çarpar: "Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselam'ın doğduğu gece vuku bulan zelzeleden; Kisra sarayı, Kızıl elma ve Ayasofya'nın kubbesi yıkılmış idi.
Bir müddet zaman geçtikten sonra Hızır Aleyhisselam'ın hatırlatması ile Bursa'da ikamet eden üç yüz keşiş, Rahib Bahira 'nın öncülüğünde Mekke'ye geldiler. O zaman küçük yaşta olan Hazreti Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam'ın ağzından bir miktar tükürük ile, mübarek ellerinin suretini aldılar.
Ebu Talib 'in el yazısı ile ceylan derisi üzerine resmedilen bu suret, halen bir kutuda saklıdır. Elhasıl Peygamber -sallAllâhu aleyhi ve sellem- in ağız suyundan ve Mekke'nin pak toprağından bir miktar alan papazlar İstanbul' a geldiler. Ayasofya'nın yıkık olan kısmını bununla tamir ettiler. Peygambermiz Aleyhisselam'ın Tükürüğü ile yapılan yer, kubbenin kıble cihetinde, otuz iki nakışlı olarak halen bellidir.
Bunu bilenler o yere nazar ettiklerinde: "Allâhümme salli ala Muhammed!" derler. Zira bu kısım, kubbenin diğer yerlerinden daha parlaktır. Fetihden sonra Fatih: "Bu kubbe Hazret-i Peygambermizin -sallAllâhu aleyhi ve sellem- ağız suyu ile ayakta tutuldu!" diye, ta kubbenin ortasına zincir ile altın bir top asmıştır ki, bunun içi elli Rum kilesi buğday alır. Bu top altında Hızır'ın ara sıra salih Müslümanlar ile buluştuğunu söylerler." (Evliya Çelebi Seyahatnamesi: c.1 , s.89)
Yine başka bir kaynakta Yusuf b. Abdullâh'ın Tevârih-i Âl-i Osman'ında şöyle bir rivayet aktarılır; Muhammed Mustafa (s.a.v.) dünyaya geldiğinde Medâyin'de Nuşirevan-ı Âdil 'in tâk-i kisrası (köşkünün kubbesi) zelzeleden aşağıya göçtü. Acem vilayetinde ateşperestlerin ateşi söndü. Ayasofya'nın kubbesi çatladı. İmparator o kubbeyi tekrar yaptırdı ve her yaptırışında yıkıldı. Neticede âciz kaldılar ve râhipler ittifak edip imparatora gelerek durumu anlattılar: 'Arap diyârında bir Peygamber zuhur etmiştir, adı Muhammed'dir, onun dünyaya gelmesiyle bu kubbe yıkılmıştır, derman ancak ondan gelir' dediler.
İmparator Herakliyus hemen itibarlı bir elçiyi hediyelerle Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) gönderdi. Elçi mektupla varıp durumu bildirdi. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ağız suyunu alıp güzel bir taşa sürdü ve elçiye verdi: "Bu taşı kubbeye koyunuz" buyurdu. Elçi de taşı Herakliyus'a götürdü. Herakliyus taşı bina ustalarına verdi, onlar da kubbeyi yeni baştan inşa ederken bu taşı kubbeye yerleştirdiler. Kubbe bir daha yıkılmadı.
Bu güzel rivayetlere kimsenin itiraz edeceği yok. Ayasofya her mümin kalbin bir gün ibadete açılması için dua ettiği kutsal mabed. 03 Aralık Salı günlü Amerika’nın Sesi Radyosu haberinde, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Ayasofya hakkında yaptığı açıklamalarla bu tarihi yapıyla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdiği, Bizans döneminde kilise olarak inşa edilen ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında camiye dönüştürülen Ayasofya’nın, halen müze olarak hizmet verdiği belirtiliyor.
Son günlerde MHP Grub Başkan Vekillerinden ve Türk Tarih Kurumu eski başkanlarından Yusuf Halaçoğlu’da konu ile ilgili üstün gayret gösteriyor. Ayasofya'nın cami olarak yeniden ibadete açılması için kanun teklifi dahi verdi. Hatta Ayasofya'nın 24 Kasım 1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile müze haline getirildiği anımsatılan gerekçede, bu kararın, Resmi Gazete ve benzeri devletin hiçbir resmi yayınında yayımlanmadığı, bununla ilgili herhangi bir kayda da rastlanılmadığı belirtildi.
Gerekçede, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü tarafından, 7 Haziran 1965 tarihinde, Ayasofya Kararnamesi'nin Resmi Gazete'de yayımlanıp yayımlanmadığına dair verilen bir dilekçeye, 14 Haziran 1995 tarihinde Genel Müdür Özgür Erkman imzası ile "? 24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Resmi Gazete'de yayımlanmadığı tesbit edilmiştir" cevabı verildiği ifade edildi.
Benim anlamak istediğim, Ayasofya’nın ibadete açılmasının siyaseten en çok hangi partinin işine yarayacağı? MHP’li bir vekilin hem de grub başkan vekili statüsünde birisinin, Ayasofya’nın ibadete açılması durumunda, halk nezdinde bunun iktidar partisinin hanesine yazılacağını bilmemesi mümkün değil. Ya bu çorbada bizim de tuzumuz var havasındalar, ya da hükümetin Ortodoks âlemi ile arasındaki patlak vermesini murat ettikleri bir skandal yaratmak peşindeler. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. Bence ince elenip sık dokunmalı ve kimsenin gazına gelinmemeli. Lakin gönlüm derki zincirler kırılsın Ayasofya açılsın..!
[email protected]
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER
Haber Ara
Yorum Yap