Suriye Kürtleri düşman değil!

Aklıselim olmak ne kadar zormuş? Yabancı ajanslarının geçtikleri haberler üzerinden kendi paradigmanızı temellendirmeniz kadar acı bir şey yok. Türkiye Müslümanları da maalesef bu durumu yaşıyor. Oltaya takılanların kendilerini uzman görmesi böyle takdim etmesi de ayrıca bir garabet. Bölgenin diğer egemen devletlerinin resmi ajansları veya Ortadoğu’nun enerji kaynaklarına çöreklenen ülke gizli servislerinin yönlendirme amaçlı sızdırdıkları haberler, sistemden habersiz bazı safdiller için birinci elden haber kaynağı olabiliyor.

Emperyalist odakların bölgede konuşlandırdığı ajansların, bölge halklarının bilinçlerini ve zihinlerini kendi amaçları doğrultusunda kurgulamaya yönelik çabaları karşısında ortaya çıkan bilgi kirliliği bir realite. Yaşanan bu defacto durum karşısında eliniz kolunuz bağlı, çaresiz, beklemekten başka bir şey yapamıyorsunuz.

Bakın İslamcı camiaya! Her biri Suriye’de Baas rejimine karşı savaşan Selefi örgütlerin sözcüsü. Kimi Özgür Suriye Ordusu’ndan yana kimi El Kaide uzantısı mormon sakallı savaşçılara taraf. Çarşaf çarşaf, komutanları ile söyleşiler yayımlanıyor. Bu İslamcı kardeşlerimizin görmezden geldikleri, Suriyeli Müslüman Kürtler. Suriyeli Müslüman Kürtlerin yoğun yaşadıkları bölge Rojava.

Rojava; Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeye verilen ad, Kürtçe'de 'Batı' anlamına geliyor. Bölge halkının ''Rojava Kürdistanı' olarak andığı yer Türkçe'ye Batı Kürdistan olarak çevrilebiliyor. İşte mevcut iktidardan icazetli bazı İslamcı yazarçizer takımı, Rojava halkını neredeyse İslam düşmanı Baas rejimiyle eşdeğer kabul ediyor. Daha yakın zamana kadar Beşşar Esed’in vatandaş saymadığı, kimlik kartını bile esirgediği bu Kürtler, nedense İslamcı camiada muteber değil!

Suriyeli Kürtlerin temsili konusunda müzakerelerde bulunmak için Cenevre’ye giden PYD lideri Salih Müslim’in, “Cenevre II’nin Kürtler için Lozan’ın tekrarı olmasına izin vermeyeceğiz” dediği basında yer aldı. Ne demek istedi hiç düşündünüz mü? PYD’nin Kuzey Suriye’deki artan hâkimiyetinden rahatsızlığını gizlemeyen Ankara, Suriyeli Kürtlerin Cenevre-II’de İstanbul merkezli Suriye Muhalifler ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) bünyesinde temsil edilmesini istediği kamuoyunun malumu. Türkiye’nin bir süredir PYD’ye, İstanbul merkezli Suriye Muhalifler ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’na katılması ve Esad rejimine karşı net tavır alması konusunda yoğun baskı uyguladığı biliniyor. PYD baskılara boyun eğmeyince bu kez Ankara, PYD lideriyle ile diyalogu kesti. İyi mi yaptı? Yoksa bu bir taktik mi?

Suriye Kürtlerini temsil eden PYD’nin kendisine dayatılan SMDK bünyesinde yer almak istememesinin kendisine göre makul gerekçesi var. Suriye Kürtleri kendilerine Türkiye’yi örnek aldığından, diğer Baas rejimi karşıtı muhalif örgütlerin Arap etnisitesini ön plana çıkaran yapılanmalarına karşı çıkıyor. Kürt kimliği ile tanınmak istiyor. Bu talebinin mümkün olabileceğini Kuzey Irak ve Türkiye Kürtlerine bakarak görüyor. Suriye Kürtleri sadece kendilerinin değil Türkiye’nin de çıkarlarını gözetmek zorunda olduklarını biliyorlar. ABD’nin, AB’nin, Rusya ve İran’ın Suriye oyunlarını kim bozuyor sizce? Irak üzerinden Suriye Kürtleri üzerinde baskı kurmak isteyen İran’ı kim frenliyor sizce? Türkiye’ye karşı Bölgesel Kürt Yönetiminin karizmasını kim çiziyor? Son söz dostlar, Suriye Kürtleri düşman değil..!

[email protected]