Dolar

42,7348

Euro

50,2120

Altın

5.943,14

Bist

11.318,89

Kırım’ın anahtarı Türkiye’de!

13 Yıl Önce Güncellendi

2014-03-04 09:14:51

Kırım’ın anahtarı Türkiye’de!
Bütün gözler Kırım’a çevrilmiş durumda. Ukrayna'da Moskova'nın askeri müdahale tehditleriyle derinleşen siyasi kriz, Rusya para biriminin dolar ve euro karşısında daha düşük seviyelere gerilemesine neden oldu. Uluslar arası güç odakları nefesini tutmuş Putin’in atacağı adım kadar, Türkiye’nin de takınacağı tavrı merak ediyor. Türkiye’nin Kırım sorununda izleyeceği politika, kim ne derse desin bu mücadelenin galibini belirleyecek.

Bu nedenle “Kırım’ın anahtarı Türkiye’de” ifadesi hiçte abartılı değil. Çünkü Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından Karadeniz’e geçemeyen ABD ve AB savaş gemilerinin, Rusya’yı köşeye sıkıştırması mantık ve taktik dışı. Bu nedenle muhtemel çatışma durumunda, NATO’nun alacağı karar da Montreux Sözleşmesi ile Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin boğazlardan askeri gemi geçişlerini kontrol altında tutan Türk hükümeti açısından büyük önem taşıyacak.

Bu önemin farkında olan Rusya ve Çin, çoktan Türkiyeli yetkilerle irtibata geçmiş durumda. Rusya'nın Sesi Radyosu'nda önceki gün yer alan habere göre Çin’in, Başbakan Erdoğan'ı NATO gemilerini Boğaz'dan geçirilmemesi konusunda ikna ettiği belirtilmişti. Rusya’nın Sesi, Birleşmiş Milletlerdeki kaynaklara dayandırdığı bu haberinde; Çin’in üst düzey yetkililerinin Türkiye yönetimiyle bir diyalog gerçekleştirerek NATO gemilerinin Boğaz’dan geçmesine izin vermemesi için talepte bulunduklarını, Türk yetkililerinin de bu talebi değerlendireceklerini ifade ettikleri, bu nedenle Çinli diplomatların, Erdoğan’ı ikna etmeyi başardıklarını düşündüklerini kaydetmişti. Ancak Kontinentalist gazetesinin verdiği habere göre Çin temsilcileri, bu bilgiyi doğrulamayı veya yalanlamayı reddetti.

Dün gece itibarıyla da Türk Dışişleri yetkilileri bu haberi yalanlamadı. Muhtemelen haberin dünya kamuoyundaki yansıması ve tesirlerini görmek ve pazarlık gücünü artırmak istemiş olabilirler. İktidar partisinin böylesi bir karar almasında hiç şüphesiz, ABD’nin Türkiye’deki paralel yapıyı kullanarak başbakanı, ailesini ve kabinedeki bakanları dinlemesi etkili olmuştur denilebilir. Türkiye’nin Suriye’de yalnız bırakılması ve 17 Aralık darbe girişimi bu etkiden ayrı düşünülmemeli. Bu açıdan bakıldığında Amerika; Türkiye’de ektiğini biçiyor yorumu yabana atılmamalı.

Nitekim birkaç gün önce, Gölcük Donanma Komutanlığında TCG Heybeliada Korveti'nde düzenlenen toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele’nin; Rusya'nın Kırım Özerk Cumhuriyeti'ne askeri müdahalesinin Türkiye güvenliğine etkisine ilişkin, "Deniz Kuvvetleri, kendisine verilecek ilgi alanındaki görevlerini yerine getirebilecek kabiliyete sahiptir" beyanı oldukça önemli. Çünkü Türkiye Donanmasının bazı unsurları Rusya ve kıyısı bulunan diğer ülkelerle yapılan anlaşmalar çevresinde Karadeniz’de bulunuyor.

Genelkurmay Başkanlığı’nın 20 Şubat 2014, Perşembe tarihli haber bülteninde; Karadeniz Deniz İş Birliği Görev Grubu (BLACKSEAFOR)'na bir firkateyn, Karadeniz Uyumu Harekâtına firkateyn, korvet, hücumbot, denizaltı ve deniz hava vasıtalarının Karadeniz’de görev yaptığı belirtilmişti. Türk Donanmasına ait bazı birimlerin Kırım’da Rusya Federasyonu’nun bilgisi dâhilinde, Kırım Türklerinin garantörlüğü çerçevesinde bir tür barış gücü görevi yapabileceği, uzak ihtimal görülmemeli.

Ukrayna olayları başladığında; Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bölgedeki en önemli dengelerden birinin Türk-Rus ilişkileri olduğunun altını çizerek, Türkiye’nin “Rusya’yla bir gerilim içine girmeyeceği” öngörüsünde bulunmuştu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun; Ukrayna ziyareti sırasında sarf ettiği “Türkiye olarak Kırım’da gerginliğin azaltılması ve sorunların çözülmesi için her türlü katkıyı yapmaya hazırız” sözleri, Türkiye’nin Kırım konusundaki duyarlılığını göstermesi açısından oldukça önemli bir durum. Davutoğlu’nu teyit eden gelişmeler yaşandığında, Rus diplomatik kaynakları; Rusya ve Türkiye heyetlerinin, Ukrayna’daki sorun üzerinde müşterek çalışma yürüttüklerini açıkladı.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Grigoriy Karasin ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu arasında telefon görüşmesinin yapıldığı, iki tarafın da, Ukrayna’daki durumu normalleştirmek için ortak çabaları devam ettirmenin önemini kaydettikleri belirtildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın görüşmenin ardından yaptığı yazılı açıklamada, “Taraflar, Ukrayna’daki durumu görüşmeye devam etti. Feridun Sinirlioğlu, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu ülkeye yaptığı çalışma ziyaretinin sonuçlarına ilişkin Grigoriy Karasin’e bilgi verdi. Ukrayna’daki sosyal ve politik durumun normalleşmesine yönelik ortak çabaları devam ettirmenin önemi kaydedildi.” ifadesi yer aldı.

Rusların Kırım Tatarlarına, Kırım Özerk Cumhuriyeti yönetiminde yer alacakları ve önceki statülerine göre daha iyi şartlarda temsil edilecekleri sözünü verdikleri ve bu konuda Türkiye’yi bilgilendirdikleri belirtiliyor. Kırım Başbakan Yardımcısı Rustam Temirgaliyev’in gazetecilere yaptığı açıklamaya göre, Kırım yönetimi Kırım Tatarları Meclisi ile işbirliği yapmayı amaçlıyor. Temirgaliyev konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Kırım Tatar liderlerine Bakanlar Kurulu ve Kırım Yüksek Konseyi’nde önemli kilit görevler önerildi. Bu görevler arasında Başbakan Yardımcılığı, 7 bakanlıktan 2 bakanlık ve bakan yardımcılığı, ayrıca cumhuriyetin iskânı ve daha önce sınır dışı edilenlerin rehabilitasyonunun tam olarak finanse edilmesi programı geliyor.

Diyalog devam ediyor. İki yıl içerisinde Kırım Tatarlarının toplu bir şekilde yaşamı için yol, gaz, su gibi gerekli tüm altyapı ihtiyaçları tamamen giderilecektir” ifadelerine yer verdi. Günümüzde Kırım’da nüfusun dörtte birini, yaklaşık nüfusları 290 bin civarında bulunan Kırım Tatarları oluşturuyor. Kırım Başbakan Yardımcısı Rustam Temirgaliyev’in bu açıklamasını doğrulayan bir başka gelişme Türkiye’de yaşandı. 3 Mart 2014 Pazartesi günü yani dün, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu; Kırım Türkleri derneklerinden gelen 50 temsilciyi kabulünde, Türkiye’nin her zaman Kırım Türklerinin yanında olacağını vurguladı ve Türkiye’nin başından beri Kırımlı Türklerin anayurtlarına dönmelerini desteklediğini ve her türlü katkıyı sağladığını hatırlattı.

Kırım Müslümanlarına bir başka destek de, Moskova, Merkez Bölgesi ve Çuvaşistan Müftüsü Albir Krganov’dan geldi. Moskova, Merkez Bölgesi ve Çuvaşistan Müftüsü Albir Krganov, Kırım Yarımadası’nda yaşayan çeşitli dinlerin temsilcilerinin Ukrayna’daki sivil çatışmanın etnik düşmanlığa dönüşmemesi için bölgede barışı güçlendirmek için birlikte çalışması gerektiğini açıkladı. Krganov, tüm Müslümanları basirete, uyanıklığa ve “provokasyonlara gelmemeye ve barış ve uyumu korumak için birliği güçlendirmeye” çağırdı. Türkiye’deki mülteci çeçen liderlerin ölüm emrini veren, Çeçenistan Başkanı Ramazan Kadırov’da, yerel halkı korumak için gönüllülerle birlikte Ukrayna’ya gitmeye hazır olduğunu açıkladı.

Avusturya gazetesi Der Standard’da, Rusya’nın büyük güç olarak siyaset sahnesine çıktığı ve Putin’in bu durumu çok akıllıca kullandığı, Rusya’nın büyük güç olarak uluslararası siyaset sahnesine dönüş yaptığı yorumu yapılıyor. Reuters Ajansı’nın Alman Hükümet Sözcü Yardımcısı Georg Streiter’ı kaynak göstererek geçtiği haberde, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Almaya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı telefon görüşmesinde, Kırım’ın mevcut durumunun araştırılması için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT bünyesinde bir çalışma grubu kurulması fikrini kabul ettiği bildirildi. Rusya devlet Başkanı Vladimir Putin'in Almanya Başbakanı Angela Merkel'le telefon görüşmesinde, Moskova'nın Ukrayna'daki uygulamalarının bu ülkeye hakim olan olağanüstü şartlara uygun olduğunu belirttiği açıklandı. Putin Merkel'le yaptığı telefon görüşmesinde Alman başbakanın dikkatini, Ukrayna'da radikal ulusalcıların faaliyetlerinden kaynaklanan tehditlere çekti. Putin ayrıca bu tehlikenin Ukrayna'da yaşayan Rusların yasal çıkarlarını tehdit ettiğini kaydetti.

Bu konuşmanın ardından Avrupa Birliğinde Ukrayna konusunda ilk çatlak belirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier; Almanya'nın AGİT bünyesinde bir temas grubu kurularak diyalog zemini yaratılmasında arabuluculuk yapabileceğini açıklarken, Rusya'nın G8'den çıkarılması önerisine karşı çıktı. Alman basınında en sağlıklı değerlendirme Nürnberger Nachrichten adlı gazete de yer alıyor. Adı geçen gazete; Ukrayna konusunda tek çıkar yolun Moskova ile diyalog olduğu görüşünü savunuyor: “Batı ne yapabilir ki? Diplomasi dışında çok fazla bir şey değil! G-8 Zirvesi’nin tam da Soçi’de yapılması planlandığı için Rusya’nın G-8'den çıkartılması onu daha da kışkırtabilir. Ve de bu, onun iktidar hesaplarından vazgeçmesini de gündeme getirmez. Peki yaptırımlar? Putin bir karşı tepki olarak kendi kendine yaptırım uygularsa bunun çok tehlikeli sonuçları olabilir, özellikle Rusya'dan doğalgaz alan Alman ekonomisi açısından… Ukrayna çevresindeki Soğuk Savaş'ın yeniden tırmanmasının etkileri bu nedenle Almanya'da da hissedilecektir. O yüzden Batı soğukkanlılığını koruyarak Moskova ile diyalog araması bir zaruret.” Yani Türkçesi şu, Rusya ile savaşma, Rusya ile geçinmeye bak!

NATO yan çizdi, Ukrayna’yı Rusya ile aynı çuvalın içinde yalnız bıraktı, Ukrayna’nın imdat çığlıklarına kulak tıkamış vaziyette. Kırım’daki askeri tırmanışın endişe verici boyutlara ulaşması üzerine son gelişmeleri ele alan NATO, yaptığı açıklamada Rusya’yı kınarken askerlerini üslerine çekmesini talep etti. Toplantının sona ermesinden sonra ise genel hatları üzerinde anlaşılan ortak açıklama için NATO üyesi ülkelerin başkentleriyle danışma süreci başlatıldı. Üye ülkelerin açıklamaya yeşil ışık yakmalarının ardından yayımlanan açıklamada, Kırım’daki Rus askeri tırmanması kınanırken Rus Parlamentosu’nun Ukrayna topraklarında Rusya Federasyonu silahlı güçlerinin kullanılmasına izin vermesinden duyulan ciddi endişenin altı çizildi. NATO’nun aksine Avrupa Birliği, Ukrayna’daki son gelişmeleri ve Rusya’nın tavrını dışişleri bakanları düzeyinde, “acil nitelikli” bir toplantıda yarın masaya yatıracak.

Şimdi anlaşıldı mı neden dünkü yazımda “Amerika Kırım için Rusya’yla Savaşmaz!” dediğim? Çünkü Rusya karşısında blok hareket eden bir Avrupa Birliği yok. Almanya dahi daha şimdiden kıvırıyor ve Ruslarla iyi geçinmekten söz ediyor. Ancak ABD’nin 6. Filosu’na bağlı savaş gemilerinin Karadeniz’e doğru yola çıkması da göz ardı edilmemeli. Türkiye, Rusya ile yaptığı enerji anlaşmalarını riske atamayacağı gibi, Rusların nüfuz bölgelerinde yaşayan Türk ve Müslüman unsurların geleceklerini de hesap etmek zorunda.

Twitter:@oc320c39

[email protected]

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Gain Medya operasyonunda yeni gelişme

Haber Ara