Kaset işi fesat işi tak fişi bitir işi

Türkiye’de, yargı ile yürütme arasındaki yetki savaşının ardından şimdi de Milli İstihbarat Teşkilatı'nın süper yetkilerle donatılmasını tartışıldığı süreçte başbakanın oğlu ile sözde konuşmalarının kayda alındığı tapelerin servis edilmesi, oldukça dikkat çekici bulunuyor. Star ve Yeni Şafak gazetelerinin, 7 binin üzerinde kişinin dinlendiğini iddia ettiği haberi gündeme bomba gibi düştü.

Aslında Başbakanı ve ailesini hedef alan dinlemeler zaten halkın malumu. Başbakan açıkça kendi ofisinin dinlendiğini ifade etti. Böcek koyan casusların ismen belirlendiği ancak yurtdışına çıktıkları, yakalanmaları için girişimlerde bulunulduğu ve bu isimlerin başbakanın yakın korumalarının içinde yer aldığı bizzat başbakan ve yakın çalışma arkadaşları tarafından açıklandı.

Dinlemelerin paralel yapının işi olduğu söylendi. Paralel yapının cevabı çok gecikmedi. Hemen ardından Youtube'a düşen ve Başbakan Erdoğan ile oğlu arasında geçtiği iddia edilen ses kaydı, İstanbul borsasına yansıdı. Ses kaydı piyasaları dalgalandırdı. Salı günü borsa eksi 2,5 ile açılış yaptı, Türk lirası Dolar karşısında değer kaybetti.

Reuters'a göre, “Türkiye'de yabancı şirketler zayıflayan para birimi, yükselen enflasyon ve büyüyen siyasi güç mücadelesinin etkilerini hissetmeye başlıyor. Ama şirketlerin hiç biri yatırımlarını azaltmayı düşünmüyor. Diğer gelişmekte olan ekonomiler gibi Türkiye de son aylarda, ABD'nin parasal teşvik programını azaltma planından olumsuz etkilendi. Son risk önleme girişimi tümüyle Türkiye'yi kapsıyor. Türkiye Merkez Bankası'nın şu anda kesinlikle istemediği bir şey varsa o da siyasi bir kriz.”

Reuters'ın ‘Türkiye Merkez Bankası'nın şu anda kesinlikle istemediği bir şey varsa o da siyasi bir kriz’ belirlemesi, Türkiye’nin yaşadığı veya yaşatıldığı süreçte kimlerin parmağı olduğunu ifade ve işaret ettiği gibi taşeronların da kimlere çalıştığını açıkça faş ediveriyor. Muhalefet Ağrı dağı kadar gerçek kabul ettiği ses kayıtlarını bahane ederek, Başbakan Erdoğan'ın istifasını istiyor.

Türkiye ekonomisini istikrarsızlaştırmak isteyen odakların yönlendirmesi ile Kadıköy'de bir grup protestocu, Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarını protesto etmek için toplandı. Polis gruba tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etti. İstanbul'un Bakırköy, Kartal, Maltepe, Okmeydanı, Sarıyer ve Sarıgazi ilçeleriyle birlikte Ankara ve İzmir'de de protesto yürüyüşleri düzenlendi. Velhasıl ülke bir anda karışıverdi.

Türkiye’nin yarım yüzyıldan beri dost ve müttefik bildiği ülkelerin, Amerika, İngiltere ve Almanya’nın İnternet Kanunu düzenlenmesi ile ilgili Türkiye’ye yönelik eleştirileri her ne kadar insan hakları, bireysel özgürlük gibi popüler söylemler ile perdelense de asıl amaçlarının, Türkiye’nin bu alanda zaaflarının sürdürülebilir devamlılığı olduğu kesin.

Ak Parti iktidarı Arap Baharı, Gezi olayları, Bosna Hersek ve en son da Ukrayna’da yaşandığı gibi göstericilerin sosyal medya ve paylaşım sitelerinden örgütlenerek vandalist eylemlere kalkışmasının önüne geçmeyi hedeflediği internet yasası ile Milli İstihbarat Teşkilatının diğer ecnebi mübadilleri gibi gerekli yasal donanımlara sahip olmasını istediği yasası da bu çerçevede ele alınmalı.

Çünkü internet üzerinde güçlü bir kontrol mekanizmasının kurulması konusu, bugün Dünya üzerindeki pek çok devletin öncelikli gündem maddelerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Devlet yapısının temel prensiplerinin ve toplumun ahlaki değerlerinin korunması argümanı ile yola çıkan hükümet organları, öncelikli olarak sosyal paylaşım siteleri olmak üzere, tüm küresel internet ağı üzerindeki denetim yetkilerini her geçen gün arttırmakta.

Rusya’nın Sesi radyosuna konuşan Rusya Siyasal Araştırmalar Merkezi uzmanlarından Oleg Demidov; Türkiye’de şu anda işbaşında bulunan hükümetin söz konusu girişimi ile iki meseleyi birden çözmeyi planladığını ifade ediyor; ‘‘Hükümetin buradaki ilk hedefi, potansiyel siyasal muhaliflere olan bilgi sızıntısının önünü kesmek ve savunma sanayi alanında faaliyet gösteren ya da hammadde üreten büyük çaplı kamu veya özel sektör şirketlerine ait stratejik ticari sırları saklamaktır.

İkinci hedef ise ideolojik bir karakter taşımaktadır. Buradaki temel misyon, kendi kontrolleri altında olan enformasyon alanından dışarıya doğru gerçekleşen ve kontrol edilemeyen bilgi akışını sınırlamaktır. Çünkü bu enformasyonel süreç, hükümetin siyasal görüşleri açısından istenmeyen bir durum niteliğine sahiptir. Ayrıca hükümetin kendi görüşüne göre kabul edilmiş olan toplumsal değerler üzerinde tahrip edici etki yaratmaktadır ve mevcut durumdaki istikrarı zedelemek suretiyle sosyal süreçlere üzerinde de negatif rol oynamaktadır.

Sosyal sitelerin kontrol edilemeyen birer silah oldukları kanaatindeyim. Sosyal ve siyasal süreçler üzerinde etki yaratmak için sosyal sitelerin başrolde olduğu ve etkin kullanılan eylemlerin hiçbiri, eylemi organize eden sosyal internet sitesi yazarlarının istediği biçimde sonuçlanmamıştır. Belarus’ta 2011 yılından bu yana geçen süreçte hem Twitter, hem Facebook, hem de diğer kitlesel sosyal siteler üzerinden pek çok eylem organize etme girişimi oldu. Ancak bu girişimler pratikte nüfusun büyük bir kısmından destek görmedi ve hiçbir sonuca ulaşamadı’’ şeklinde görüşlerini belirtiyor.

Son bir aydır ne oldu bilinmez Doğan Grubu gazeteleri çalakalem dalkılıç, iktidarın aleyhinde verip veriştiriyor. Hürriyetin bugünkü manşeti ‘Ses bombası’ başlığını taşıyor. Adı üstünde ses bombası işte. Gürültü çıkarır. Behey gafiller siz bilmez misiniz ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan şimdiye kadar hangi kuru gürültüye pabuç bıraktı da buna bırakacak? Ankara’da gençler ne diyor biliyor musunuz, “Ey reis biz seni İstanbul’un boğazında değil Ankara’nın ayazında sevdik. Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin, Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten”

Twitter:@oc320c39

[email protected]