Cemaatin tavrı ve Suriye Suudileri

Son günlerin en hızlı tartışmasına bodoslama dalan Ak Parti muhalifi yazarçizer taifesine, Zaman’dan destek gelmesi, tartışmayı başlatan odağın beklediği bir durum muydu değil miydi bilemiyorum. Lakin cemaatin özel hayata müdahalenin İslami bir icraat mantığı ile bağdaşmayacağını, İslam tarihinden örneklerle özellikle Hz Ömer kıssası üzerinden ısrarla vurgulaması dikkat çekici. Sanırım bu karşı çıkışın en önemli sebepleri arasında, özel hayata müdahale hazırlığının bazı çevrelerce faturasının cemaate kesilmesinin önüne geçmek olduğu söylenebilir. Bu konuda cemaat, iktidar ile arasına bir kırmızıçizgi çekmeyi zorunlu görüyor olmalı. Bir diğer neden de cemaatin kontrolündeki öğrenci evlerine yönelik asılsız ihbarla yapılabilecek polis baskınlarının, evlerde kalanlar üzerinde, psikolojik tahrifata yol açabileceğinin düşünülmesi.

Gündemle ilgili cemaatin tavrını öğrenmek isteyenler, Cuma günleri Zaman Gazetesinde Kürsü sayfasına bakabilir. Neden derseniz Kürsü’nün vazgeçilmez müderrisi Fethullah Gülen Hoca Efendi. Bu hafta okurlarla ve sevenleriyle paylaştığı makalenin başlığı, gündeme denk düşüyor ve cemaatin zaviyesinden gündeme nasıl bakıldığını ortaya koyuyor. ‘Toplumsal problemlerin çözümü’ başlıklı yazısında “…Bütün bu uğraşıların sonucunda toplum içindeki arızalı insanları düzeltmek ve toplumun arızalarını temelden gidermek mümkün olmuyorsa, toplumu düzeltmeyi düşünenler işte o zaman eksiği-gediği nefislerinde görerek kendi içlerine yönelmeli ve mutlaka kendilerinde derinleşmelidir.” tavsiyesi ön plana çıkıyor. Sanırım murad edilen arif olanın anlaması.

Gündeme ilişkin bir diğer konu da Suriye’deki gelişmeler. Küresel kraliyetçilerden icazetli Suudi rejiminin Suriye’de yeni bir ordu kurma hazırlığı içerisinde olduğuna Batı basını yer veriyor. Anlaşılan Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesinden ümit kesen odaklar, Suudi sermayesine bel bağlamış. BBC’nin alıntıladığı habere göre; Guardian gazetesi, Suudi Arabistan'ın binlerce Suriyeli isyancıyı eğitmek ve silahlandırmak için milyonlarca dolar harcamayı planladığını yazıyor. Gazetenin Suriyeli, Arap ve Batılı kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Riyad, Esad'ı yenilgiye uğratmak ve giderek güçlerini artıran cihat yanlısı örgütlere karşı denge sağlamak için Eylül ayında kurulan Ceyş el İslam'a (İslam'ın Ordusu) desteğini artıracak. 43 Suriyeli grubun oluşturduğu Ceyş el İslam, parçalanmış haldeki isyancılar arasında "önemli bir oyuncu" kabul ediliyor. Irak Şam İslam Devleti ve Nusra Cephesi gibi El Kaide bağlantılı grupları dışlayan güçte, cihat yanlısı olmayan gruplar ve Selefi örgütler yer alıyor. Guardian henüz doğrulanmamış bir habere göre Ceyş el İslam'ın Pakistan'ın yardımıyla eğitileceği ve bu güçteki isyancı sayısının 50 bin'e kadar çıkabileceğinin iddia edildiğini aktarıyor.

Suudi Arabistan istihbarat Servisi Başkanı Prens Bandar Bin Sultan'ın Ceyş El İslam'a uçaksavar ve tanksavar silahları sağlanması konusundaki itirazını kaldırması için ABD'ye baskı yapıyor. Silah sevkiyatı için Ürdün'den topraklarını açması isteniyor. Suudi Arabistan desteğindeki Körfez Araştırmaları Merkezi'nden Mustafa Alani, "Suriye'de iki savaş var. Biri Suriye rejimi diğeri de El Kaide'yle. Suriye ikisiyle birlikte savaşıyor" diyor. Financial Times yazarı Philipp Stephens, "Amerika Orta Doğu'daki yangınlardan kolay kaçamayacak" başlıklı yazısında Suriye'deki kriz derinleştikçe ABD'nin krize ilgisinin daha da azaldığını belirterek "Orta Doğu'daki ayrılığın merkezinde Suudi Arabistan ile İran arasındaki derin husumet var. Amerika'nın sınırlayıcı gücü olması bu husumet kontrolden çıkabilir. Önce Irak ardından Libya deneyimi farklı müdahalelerin tehlikelerini ortaya koyduysa, Suriye de eylemsizliğin korkunç tehlikelerini gözler önüne serdi" diyor.

[email protected]