Türkiye’nin son zamanlarda Irak merkezi hükümeti ile diyalog arayışları ve PYD’nin Suriye’de Barzani yandaşlarına yönelik operasyonları üst üste geldiğinde seçimin galibi olmasına rağmen KDP’nin Kürt halkı adına tek başına karar verebilecek güçte olamayacağı gerçeğini karşımıza çıkarıyor. PÇK’nın seçimlere katılması sembolikte olsa Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmiştir. Önümüzdeki günlerde Demokratikleşme Paketi’nin Türkiye’de pratiğe geçmesiyle Kuzey Irak’ta PÇK, Suriye’de PYD’nin Kürt halkı içinde itibar kazanması kaçınılmaz.
Bu ise Türkiye’nin aleyhine değil tam tersine lehine fiili bir durum ortaya çıkaracaktır. Eylül 2013’te yapılan Kuzey Irak seçimleri, Barzani’ye rağmen Öcalan’ın İran’da, Irak’ta ve Suriye’de Kürt siyasi hareketinin önemli bir lideri olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Türkiye Kürtleri olmadan tarih sahnesine çıkmaya hazırlanan ve Büyük Ortadoğu Projesinde kendisine rol biçilen Kuzey Irak Kürt yönetiminin başarılı olması mümkün değildir.
Barzani’nin bağımsızlık ilan edebileceklerini açıklamadan önce, Suriye’nin kuzeyinde faaliyet yürüten 4 Kürt partisine, "Suriye Kürdistan Demokrat Partisi" adı altında birleşme emrini vermesi, PKK’nın Irak ve Suriye Kürtleri üzerindeki nüfuzunu ortadan kaldırmaya yönelik olduğu şeklinde ele alınabilir. Barzani’nin talimatıyla Abdülhakim Beşar liderliğindeki Suriye Kürt Demokrat Partisi (El-Parti), Mustafa Cuma başkanlığındaki Azadi Partisi, Mustafa Oso liderliğindeki Azadi Kürt Partisi ve Abdülhamit Hemo liderliğindeki Kürdistan Birliği'nden oluşan 4 parti, kongre ile kendini fesh ederek yeni partiye katıldı. Böylelikle uzun bir zamandır Rojava'da Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile sorun yaşayan 4 partinin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin isteği üzerine tek parti çatısı altında birleşmiş oldu.
Ancak bu parti liderlerinin Rojavay’a gidip gidemeyecekleri meçhul. Çünkü söz konusu parti başkanları, Baas rejiminin hedefinde oldukları için yıllardır Suriye'ye dönemediklerinden siyasi çalışmalarını Erbil'de yürütüyorlardı. Ancak Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin, partinin yeni başkanı için Suriye'ye dönme ve orada siyasi faaliyetlerini yürütme şartı koyduğu belirtiliyor. Tek çatıda birleşen 4 parti ve güçlerinin, faaliyetlerinden rahatsız oldukları Suriye Demokratik Birlik Partisi'ne (PYD) karşı ortak hareket edecekleri söyleniyor söylenmesine de evdeki pazarlık çarşıya uyacak mı hep birlikte göreceğiz.
Erbil kralı Barzani, Kandil derebeylerini kendi otoritesini tehdit eden bir odak görüyor. Türkiye gibi bölgedeki en güçlü devletle neredeyse 45 yıldır gayri nizami harp taktikleriyle savaşan PKK örgütüyle çarpışmayı göze alamadığı içinde barışçıl yöntemlerle sorunu çözmeye, PKK’lı Kürtleri Kuzey Iraktan sürüp çıkarmaya çalışıyor. Kandil derebeylerini ikna etmek için Türkiye hükümetini ikna etmeye çabalıyor. Hem Kandil hem de Türkiye hükümeti arasında hakem rolü üstlenebilecek bir pozisyonda. Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi Dışişleri Bakanı Falah Mustafa Bakir, barış süreci kapsamında PKK'lıların Kandil dağından inerek Türkiye’de politik hayata katılması gerektiğini söylemiş, BBC Türkçe'ye “Gerekirse arabulucu olabiliriz” açıklamasında bulunmuştu.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Dışişleri Bakanı Falah Mustafa Bakir’a göre Kandil’deki PKK’lıların Türkiye’ye dönüp siyasi hayata katılması gerekiyor. Bakir, barış sürecinin tek maddelik bir konu olmadığını, güven artırıcı adımlara ve diyalog sürecine devam edilmesi gerektiğini söylüyor. Kandil’deki "PKK varlığı sorununun" çözüme kovuşturulmasını gerektiğini söyleyen Bakir “barışın olduğu yerde silahların yeri yoktur” diyor.
PYD Rojava’da siyaset sahnesini, sınırları kontrol eden bölgesel bir aktör ve güç. Kuzey Irak petrollerinden elde ettiği yeşil dolarların yüzü suyu hürmetine kral benim iddiasındaki Barzani’ye biat etmeyi ret eden PYD, Saddam’a karşı efsanevi savaş yürüten Peşmerge’den avami tabirle tırsmıyor. Çünkü Peşmergenin 10 yıldan fazla bir süredir savaştığı görülmemiş. Kendilerine tahsis edilen kışlalarda yan gelip yatan peşmerge, son dönem Osmanlı ordusunun başına bela kesilen Yeniçeriler gibi. Ticaretle uğraştıklarından savaşçı kabiliyetlerini çoktan kaybetmiş durumdalar. Oysa PKK ve PYD güçleri sürekli gerilla stratejisine uygun hareket ettiklerinden daha zinde. Türkiye kırsalından çekilen PKK unsurları şimdi Rojava’da hem Baas rejim ordusuna karşı hem de IŞİD güçlerine karşı kısıtlı imkânlarıyla savaşıyor.
Silah ve mühimmat temininde Avrupa’da çalışan Kürt işçilerin bağışları kullanılıyor. Baas ordusuna ve IŞİD merkezlerine düzenlenen baskınlarda ele geçirilen mühimmat ve silahlarla savaşı sürdürmeye çalışıyor. Kendilerine yardım edeceklerini umdukları Bölgesel yönetimin lideri Mesut Barzani, PYD tarafından Rojava’da ilan edilen özerklik kararını eleştirmişti. En son bölgesel yönetimin Rojava sınırına bir hendek kazması tartışmalara neden olmuştu. Bölgesel yönetimin Dışişleri Bakanı Falah Mustafa Bakir, hendek kazılmasına “kaçakçılığı ve IŞİD, El Nusra gibi El-Kaide ile ilişkili terör örgütlerin Kuzey Irak’a girişlerini önleme amacını” gerekçe gösteriyor.
Suriye'nin Kürt bölgesi Rojava ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında yeni bir kriz patlak verdi ve Hendek savaşı olarak devam ediyor. KDP’nin sınıra kazdığı hendekler Rojavalı Kürtler arasında tepki topluyor. Hendek Rojava Kürtlerine rağmen tamamlandı sayılır. Bağdat ile ilişkileri son dönem hayli gerilen KDP yönetiminin Ankara ile olan bağları daha da sıkılaştırmaya yöneldiğini vurgulayan gözlemciler, Erbil ile Ankara arasındaki ittifakın Rojava üzerinden yeni bir dayanak bulduğunu ifade ediyor. Sınıra kazılan hendekler Suriye Kürtleri arasında sert bir tepkiye sahne olurken KDP'nin Bağdat ile gerilen ilişkileri sonucu Ankara'yla daha da yakınlaşmasının Rojava politikasını da doğrudan etkilediği iddia ediliyor.
Ankara bu politikası ile Suriye Kürtlerine tıpkı Tarık Bin Ziyad’ın yaptığı gibi gemileri yaktırıyor. İspanya’ya ayak basan ünlü komutan askerin gemilere güvenip geri dönmeyi düşünebileceklerinden hareketle Vizigotların önünde mağlup olmamak için, savaşmaktan başka bir seçenek daha olduğunu haykırmıştı, zelil bir mağlubiyet ve Vizigot baltalarının sunduğu ölüm. Rojva Kürtleri içinde durum aynı. Ya ne idüğü belirsiz IŞİD yamyamlarının palalarında kanları aksesuar olacak ya da Rojava’nın tam bağımsızlığı ve özgür Suriye için savaşacaklar. Baas ordusu ve IŞİD güçleriyle savaşmaktan başka seçeneği olmayan ama Suriye’yi bize pardon dize (!) getirecek taktik bu.
Rudaw adlı internet sitesinde yer alan habere göre, Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) lideri ve Irak Kürt yönetiminin Başkanı Mesut Barzani, Erbil'de partisinin yöneticileri ile bir araya gelerek, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtler'in yaşadığı 'Rojava' olarak bilinen bölgenin sınırındaki gelişmeler, Irak'ta yapılacak genel seçimler ve Irak Kürt bölgesi yönetimine Rojava üzerinden PKK'nın yaptığı eleştirileri cevapladı. Yapılması sürekli ertelenen Kürt Ulusal Kongresi için ise, PKK'nın delege sayısının yarısını istediğini söyleyen Barzani, "Biz bunu kabul etmiyoruz" diye konuştu. Anlaşılan Barzani, PKK önderliğini ikna edemiyor, yanına çekemiyor. O Kürdistan coğrafyasının tartışılmaz lideri değil. Eğer bana sorarsanız Barzani’nin karizmasını çizen Kürt lider kim, bende derim ki Abdullah Öcalan.
Twitter:@oc320c39
[email protected]
Yorum Yap