Mustafa Balbay'ın darbe günlükleri gündeme bomba gibi düştü. 2. darbe günlükleri bunlar. Darbe günlükleri denilince Özden Örnek akla geliyordu. Artık Mustafa Balbay da hafızalarda yerini alacak. Darbe günlüklerinin ikisi de birbiriyle örtüşüyor. Ergenekon savcısı Öz'ün Özden Örnek'in ifadesine başvuracağını öğrenmemizden hemen sonra patlayan bu günlükleri Balbay şaşırarak karşılıyor ve ?ben onları bilgisayardan silmiştim? diyor. Ama uzmanlar çok titiz bir çalışma ile bilgisayardan silinenler arasından bu çok mahrem konuşmaları buluyor. Bu günlükler diğer adı geçen paşaların da savcı Öz'ün önüne gitmesini gerektirecek.
Darbeciler meğer neler tasarlamış? İki darbe günlüğü de birbirini tamamlayan unsurlar içeriyor. Darbecilerin siyasi gelişmelerin hoşlarına gitmeyen bir şekilde gitmesinden dolayı medyayı, STK'ları ele geçirip yeni bir darbe girişiminde bulundukları aşikar. 28 Şubat kesmemiş onları. Eski komutan, yeni STK başkanı Şener Eruygur'un galiz küfürlerle dönemin önemli siyasi kişiliklerini andığını aktarıyor Balbay. Aralarında en çok darbe sever özelikler arzeden Şener Eruygur . Son derece öfkeli ve muhteris paşa örnekleri var. Kendi aralarında meslektaşlarını darbeden yana ve darbeye karşı olarak tasnif etmişler. Hatta darbe sonrası bakan ve müsteşar adlarını da belirlemişler. http://www.haber7.com/haber/20090317/Mustafa-Balbayin-sok-eden-gunlukleri.php
Medya'yı da bir güzel terbiye etmişler. Balbay'ın günlüğünde geçen ifadelere göre Yaşar Büyükanıt, Aydın Doğan'a neden her gün gazetelerinizin birinci sayfasında türbanlı bir bayan fotoğrafı var? diyor. (Başörtüsünü meşrulaştırmamak gerektiğini emrediyor) Büyükanıt daha sonra arkadaşlarına ?Yahu, adama bunu dedik o da gazetesine Hülya Avşar'ın poposunu koymuş bu kez? diyor. Utanarak aktardığımız bu ifadeler darbeseverlerin ne denli traji komik işler yaptığını açığa çıkarıyor. Aydın Doğan telaşla bir türlü orta yolu bulamıyor demekki!... Medya patronlarının paşalar karşısında kendilerini nasıl hissettiklerinin bir fotoğrafı bu. ?Başörtülü fotoğraf olmasın? emrinin medya patronunun zihnindeki yansıması bu demekki. Bunlarla sonuç alamayınca Tuncer Kılıç paşanın, Abdullah Gül'e ?Ben senin yerine olsam, karının örtüsünü çıkarırım. dedim. Kendi kararı dedi. Ben de insan karısına hakim olamaz mı dedim. Bunlar bize iyi yaklaşmaya çalışıyor ama, değişmediler? dediğini okuyoruz Balbay'ın darbe günlüklerinden. O zamanlar bir başbakana bunu diyenler Hayrünnisa hanımın başörtüsü için 27 Nisan muhtırası yayınlamışlar ve ne kadar rezaletler çıkarmışlardı, biliyoruz.
Darbeci paşalar dernekleri, rektörleri, sendikaları sokağa dökecek ve ?Sarıkız? darbesini yapacakmış. Bunu beceremeyince daha romantikleşmişler ve ?Ayışığı? adını verdikleri bir başka darbe hazırlığına girişmişler. Ayışığı altında 10. yıl marşları söyleyerek darbe planları yapıyorlardı demekki. O zaman modaydı, her törende 10. yıl marşı ile ilkokul çocuklarının kullandıkları bayrakları ellerinde sallarlardı, bu darbe adları bize poz veren tören görüntülerini hatırlatıyor.
Darbeciler çeşitli taktikler peşinde koşmuş. Düşman gördükleri Ak Partiyi ilkönce parçalamak istemişler. Bunun olmadığını görünce MGK toplantılarında imalar ve ağır hakaretler yöneltmişler hükümet üyelerine. ?Çankaya sağlam? diye gevrek gevrek gülerek aralarında darbe yapma ile ilgili şakalaşmalarda bulunmuşlar. Bunlar ile bir yere varamayacaklarını, darbe yapamayacaklarını görünce ise Şener Eruygur şunları söylemiş.
?- Yapılması gereken nedir? Şimdi darbe olmaz. 28 Şubat benzeri durum da zor. Artık tecrübe de kazandılar. Ama, yapılacak şu, korkutup yerlerinde tutmak, kendi hedefleri bakımından bir şey yapamacakları bir yerde tutmak. Biz bunu yapmaya çalışacağız.? Bu ifadeler parti kapatma girişimlerinin arka planındaki düşüceleri de açıklıyor aslında. Yenemediğim bir gücü tehdit altında bırakarak felç halinde bırakayım düşüncesidir bu.
Hızını alamayan Eruygur paşa ?Ben çağdaş giyim esastır diye broşürler hazırlattım, gönderiyorum. Atatürk'ün zamanında kadının özgürlüğünü, giyimini gösteren fotoğraflardan broşür yaptırdım. MGK'da hiç yeri olmadan, lafım kesilmesin diye çıktım irticayı konuştum?
Bunları orta vadede parçalayabiliriz... Asıl iş CHP'de. Onların bir şeyler yapması lazım. Onlardan uygun olanları cesaretlendirmek lazım? 2003 yıllarından hatırlıyoruz. Askeri kaynaklı olduğu belli olan başörtüsünü öcü gibi gösteren afişlerin gazetelere, derneklere asılırdı.
Darbe günlüklerinden alıntı yapmakla bitmez. Genel durum şu. Kifayetsiz muhterisler darbe sevdası içinde kıvranıyorlar ama bir türlü taşı gediğine oturtamıyorlar. Gazetecilerle oturup oturup dertleşiyorlar. Bir türlüde işin içinden çıkamıyorlar. İşin iyi tarafı şu.Allah'dan darbeyi yapamıyorlar.Yoksa bu trajikomik halleri ile Dalton'lardan beter bir duruma düşecekler. Tel tel dökülen yapıları içinde bir darbe yapsalar bile memleketi yönetemeyip ?yok mu bu memleketi içine düşürdüğümüz felaket durumdan kurtaracak birileri? diyecekleri belli. Bu görüşüme geçtiğimiz günlerde açıklama yapan eski meclis başkanı Bülent Arınç bir başka versiyonu ile eşlik ediyor.? Bu darbeci paşalar devrinde iyi ki savaşa girmemişiz yoksa memleket perişan olurdu zira adamların darbe düşünmekten savaş düşünecek hali kalmamış? diyerek nefis bir durum tahlili yapıyordu. Genelkurmay'ın darbecilerin sözcülüğüne soyunarak buna cevap yetiştirmeye çalışması ise bu son gelişmelerle artık yorum yapmaya gerek duyulmayacak bir noktada olduğumuzu gösteriyor.
Özden Örnek'in darbe günlükleri için MAZLUMDER iki ayrı kez suç duyurusunda bulunmuş ve sivil mahkeme dosyayı askeri mahkemeye göndermişti. Askeri yargı ise Genelkurmay adli müşavirliğinde dosyayı 2 yıldır bekletiyor. MAZLUMDER bu kez konuyu AİHM'e taşımıştı. Bu son ortaya çıkan günlük ise Türkiye'de çift başlı bir yargı yapısının ne kadar hukuk dışı bir durum oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Hurşit Tolon'un son yayınlanan ses kaydı ise şöyle diyor. Askerle polisin ilişkilerini değerlendiren sesin, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'la ilgili söyledikleri ise oldukça dikkat çekici; ?Celalettin'i emniyet genel müdürünü sıkar yaa. Şeyi sıkar yaaa Vali'yi. Bu telefonu açar bu ordu komutanı, yapmayın etmeyin, çıldıracağım, açar bana bak vali, o emniyet müdürüne söyle ayaklarını keserim haa der tak kapatır.? Darbe sevdalılarının devletin bir başka kurumuna bakışı da bu işte.
Türkiye ilerliyor, gelişiyor.Bir muz cumhuriyeti olmadığını, olamayacağını, olmaması gerektiğini gösteriyor. Elinde güç olup da saçma sapan işler peşinde koşanlar bu yarışta dökülüyor. Tarihin karanlık sayfalarında yerlerini alıyorlar. Türkiye bu badireleri atlatacak. Artık bu ülkede halkın üstünde bir güç olamayacağını tüm darbe girişimcileri anlayacak
www.omerfarukgergerlioglu.blogcu.com
Yorum Yap