Kalkınmacı ve büyümeci ideolojinin şiddet boyutları özelleştirilmiş maden ocaklarındaki her üç ayda bir toplu kıyımlarla ortaya çıkıyor.
Gözünü karartmış piyasanın en kısa zaman, en düşük maliyet ve en yüksek karlılıkla kurduğu sermaye birikiminin diyetini, üst üste gelen grizu patlamalarıyla maden işçileri ödüyor.
Riskli ve tehlikeli iş kolu yeraltı madenciliğinin özelleştirilmesi ve taşeronlaşmanın yeraltı ölümlerini nasıl hızlandırdığı bu defa Zonguldak'taki Taşkömürü Kurumu'na bağlı kömür ocağında yaşandı.
Taşeron işletme kömür ocağında betonlama yaparken 2'si mühendis 28 işçi taşeron firma çalışanı grizu patlaması sonucu 540 metre derinlikte göçük altında kaldı, iki gündür ulaşılamayan madencilerin aileleri bitmeyen bekleyişleri sürüyor. Aynı kuyunun üst katı kamu tarafından işletilirken alt katlarını taşerona vererek galeri açtıran gecekondu yönetim anlayışının nasıl koordinasyon sağladığı şüphe uyandırdı.
Maden ocaklarına işçiler hayattayken gelip denetlemeyen yetkililer, bakanlar göçük üzerine yine olay mahalline vardılar.
Son altı aydaki üçüncü maden faciası için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı 'Umudumuzu koruyoruz' dedi.
Teknik açıdan ihmal ve hata görülmediğini söyleyen bakan, en son ekim ayında kapsamlı denetim yapıldığını ekledi.
İşletmelerin, taşeron firmaların ihmallerinin konuşulmasını bile 'siyaset yapmak' diye tepki veren bakanlar bu kadar sık maden kazasını piyasa işi ihtimalini bertaraf etmek peşindeydi.
Taşeron işçi ölümleri olağanlaştırılıp, normalleştirilirken 'iş kazası' ve 'maden faciası' terminolojisiyle de saldırgan özelleştirme furyası perdeleniyordu.
Aralık, şubat ve mart aylarında meydana gelen özel maden işletmelerindeki toplu ölümlerinin 'özelleştirmelerle' organik bağı yok edilip, sendikasız, güvencesiz ve örgütsüz çalışmanın 'sorgulanması' devletçe engelleniyor.
Çalışma güvenliği için yapılması zorunlu yatırımı, yani 'maliyetli kalem' eğitim ve ekipmanın yaşamsal önem taşıdığı yeraltı madenciliğini Şarklı zihniyetli ucuzcu özelleştirmelere açan devlet ailelere 'sabır' telkin ediyor.
Maden kazalarında namlı Çin teknolojisiyle açılan ocağın kuyu açma çalışma sırasında 4 Çinli işçinin kaynak yapımı esnasında kıvılcım patlamasıyla öldüğü öğrenildi ve ocağın güvenlik standartları merak ediliyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü raporlarına göre Türkiye, iş kazalarında hayatını kaybeden maden işçisi sıralamasında dünya birincisi.
2000'li yıllar maden işçisi ölümlerinin dramatik biçimde yükseldiği yıllar olmasında piyasalaşan çalışma şartlar yegane nedeni.
1995 yılında tek bir maden kazasının olduğu ülke, son yıllarda maden ocağı cehennemine dönüştü. Dünyanın önemli maden üreticisi ülkelerle Türkiye arasındaki ölüm oranlarındaki açık fark, çarpıcı değerler veriyor.
2004-2006 yıllarında Kanada'da yüz binde 35, ABD'de yüz binde 27, Avustralya'da yüz binde 13'lük oran Türkiye için yüz binde 92 ....
Ucuzcu taşeron şirketlere dağıtılan ocaklarda eli kolu mahkum madencinin 540 metreye indirildiği iş ortamının 'güvenlik koşulları' ölüm koşullarını davet ediyor.
Yine Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 'Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi'ni imzalamaktan kaçan hükümetin tavrı 'özelleştirme kayırmacılığının' kanıtı.
Maden işletme sahiplerine ve hükümete yükümlülükler getiren sözleşmeyle maden çalışma standartları yükseltiliyor.
İşverenleri her türlü güvenlik önlemlerini alma ve işçileri eğitme zorunluluğu getiren kapsamlı sözleşme getireceği 'işletme masrafından' dolayı imzalanmıyor.
Zambiya, Zimbabve, Botsvana, Bosna Hersek gibi az gelişmiş ülkelerin kabul ettiği sözleşme büyüme hedefiyle ve dünyanın sayılı ekonomilerinden olmakla övünen Türkiye'nin imzalamaması 'sermaye canını' gözetmek değil mi?
Yorum Yap